Cemaat olmak, kuru bir insan kalabalığı değil, tam aksine canlı-şuurlu mü'minlerin bir idrâk ve irade ameliyesidir. O bakımdan Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) belirlediği usûl ve esaslara uymayı, muayyen bir nizamı / disiplini gerektirir. Camilerimizde saf düzeni, temizlik, va’z-ezan ve hutbe dinleme, namazların edası ile ilgili bazı hatalar -maalesef- sıkça işlenmektedir. İşte bunlardan biri de saf düzenidir.

Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.), saf düzenini en önde erkekler, onun arkasına ergenlik çağına gelmeyen erkek çocukları, onların arkasına da kadınlar olacak şekilde tanzim etmişlerdir. [Müslim, Sahih, Salât, 132]

İmama uyacak kişi sadece bir erkek ise, imamın sağına durur. Soluna ve arkasına durmak sünnete aykırı olduğu için mekruhtur.

Evde sadece karı-koca varsa, bu durumda erkek imam olup imamete niyet etmeli, kadın da bir saf geride durmalı. Fakat yer müsait değilse, kadın, imamın topuk hizasını geçmeyecek şekilde yanında durabilir. Çünkü tam hizasında durursa namaz bozulur.

İmama uyanlar birden fazla iseler, imamın arkasına dururlar. Ön saf dolunca ikinci saf teşkil edilir. Ön safta yer varken ikinci safa durulmaz. Ön safta namaz kılmanın sevabını, Efendimiz (s.a.v.) şöyle açıklamışlardır: “İnsanlar ezan okumanın ve ilk safta yer almanın sevabını bilselerdi, ön safta durabilmek için kur’a çekmekten başka yol bulamazlardı.” [Müslim, Sahih, Salât, 129; Buhârî, Sahih, Ezan, 9, 32]

Ön saflarda yer varken arka taraflarda saf tutmak mekruhtur. Bazı camilerde imamın arkasında bir-iki saf tutuluyor, müezzin ve birkaç kişi de müezzin mahfilinde saf tutuyor. Bu, kesinlikle sünnete ve cami âdâbına aykırıdır.

Saflar sağ omuz ve ayak hizasına göre ayarlanmalı ve düzgün tutulmalıdır[Ebû Dâvûd, Sünen, Salât, 94] Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.), “Saflarınızı düzgün tutunuz; çünkü safların düzgün olması namazın kemâlindendir (tam ve kusursuz olmasının vesilelerindendir).” [Ebû Dâvud, Sünen, Salât, 94] beyanları ile, saf düzeni hususunda cemaati ikaz buyurmuşlardır. Bu itibarla mü’minler;

Camiye sağ ayağıyla Besmele ve dua ile girer, çıkıncaya kadar i’tikâfa niyet eder; caminin arka taraflarına değil, boşsa ön safa, ön saf dolu ise onun ardındaki boş olan safa oturur. Fakat ön safa geçmek için asla insanların üzerinden atlamaz. Ve yine camide kendisine hususi bir yer edinmez[İbn Mâce, Sünen, Salât, 200] Gafletten uzak, aksine şuur ve idrâk sahibi mü’minler, bütün sünnetlere / âdâba azamî derecede riayet ederler.

***

İlk saftan sonraki safların teşkili nasıldır?

İmamın tam arkası safın merkezidir. Ondan sonra gelen sağına, sonra gelen soluna durur. İlk saf dolunca gelen, ikinci safın teşkiline de yine imamın tam arka hizasına durarak başlar.

Peki ilk saf tamamlandıktan sonra gelen tek kişi nereye durur?

İlk saf dolduktan sonra gelen kişi, safta tek başına durmamak için, birisinin gelmesini, imam rukûya gidinceye kadar bekler. Eğer birisi gelmezse saflardan bu işi bilen ve namazını bozmayacak birini kendi yanına çeker. Böylece arkada bir saf daha teşekkül etmiş olur.  Eğer böyle birisi yoksa, mecburen tek başına imamın arka hizasında durur. Fakat bu zamanda (miladî 21. asrın ilk çeyreği) faziletli olan, cehaletin çokluğu ve yaygınlığından dolayı, ön saftan birisini çekmeyip tek başına durmasıdır. Eğer zaruret olmaksızın tek başına dursa, yine de namazı sahih olur.  Hanbelîlere göre ise namazı sahih olmaz.

Anlatmaya çalıştığımız meselenin uygulaması: Arka safta tek başına kalan kişi, bir başkası da gelmek üzere olmadığında, önündeki safın sağ veya sol kenarında namaza henüz başlamamış olan birini yanına çağırır. Arka ortadan başlamak üzere yeni bir saf oluşturulur. Eğer herkes namaza başlamış ise, öndeki safın sağ tarafında en başta olanın kolundan tutar geriye çeker… O kişi de ayaklarını kaldırmadan sürüye-sürüye geriye gelir, hemen oradan başlamak üzere bir saf teşkil edilir. Ama bu fiili namazını bozmadan yapabilecek durumda biri yoksa, en iyisi, kişi arkada tek başına namaza durur. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, günümüz şartlarında bu uygulama daha isabetli olur.

Go to top