İmanindan şüphe etmek caiz değil demişsiniz.ama gerçekten şüphe ediyorsak ama elimizde değilse...mesela ben gercekten bu konuda cok sorun yasiyorum...tamamen inanmak istiyorum ama duyduğum her dini bilgide hemen onu n hakinda şüphe edecek bir şey buluyor aklim ve böylece hiç bir zaman tam olarak inanamayacakmisim gibi geliyor..hatta diyorum ki gözlerimiz bile bii yaniltiyorsa(sihir falan) ben ayin yarildigini görseydim bile tam inanamayabilirdim..yani çok tehlikeli bir seyin içindeyim nasil kurtulacağım. gizem

*******

Şüpheyle iman bir arada bulunmaz. Yani ilmi tabiriyle “zıtlar içtima’ etmez”, aynı anda aynı yerde beraber olamaz. Ateşle su, gece ile gündüz, nurla zulmet, imanla küfür gibi…

Bir defa şüphelerden kurtulmak neden elinizde-elimizde olmasın?!

Bunun için öncelikle sağlam bir iradeye sahip olacaksınız. O irade nefis ve şeytanın elinde ve emrinde değil, sizin yedinizde-komutunuzda olacak. Mahkûm değil, hâkim mevkiinde olacaksınız. Med-cezirlerle (gel-gitlerle, iniş-çıkışlarla) hayatta bir yere varamazsınız. Tarihteki Ehl-i Sünnet dışı  bid’at ve dalâlet gruplarından Mu’tezile’nin şüpheci mensupları gibi olmayacaksınız. Mesela onlara soruyorsunuz;

- “Ateş yakar mı?”  

- “Bilmem.” diye cevap veriyor bu son derece net ve basit soruya dahi…  Yani bunda bile şüphesi var zavallı yaratığın. Peki onu ikna için yapılabilecek şey nedir? Elinden tutup ateşe sokmak ve yakıp yakmadığını müşahhas olarak kendisine isbatlamak değil midir?

Peki sonuçta onun şüphesi, ateşin yakmasına engel olabilir mi?

Cevabımız, “Hayır” değil mi?

O halde siz ve sizin familyadaki hastaların yapmanız gereken en âcil ve en mühim iş; tedavi olup, o şüphelerden-vesveselerden hiç vakit kaybetmeden derhal ve sür’atle kurtulmanız, imanınızı tazelemenizdir! Tabii bu esnada Cenab-ı Hak’tan da bolca hidâyet talep etmenizdir.

Bırakın sizinkisi gibi şüpheleri, amelde mezhep imamımız İmam-ı Azam Ebu Hanife (rh.) hazretlerine göre, iman mevzuunda bir mü’minin; "İnşâallah ben mü’minim" deyip imanını meşiyyet-i ilahiye (Allah’ın dilemesine) havale etmesi dahi caiz değildir. Çünkü iman hususunda "İnşâallah (Allah dilerse)" sözü, şüpheyi icap ettirir veya şüphe ihtimâli olduğunu ifade eder. Bu ise caiz değildir. Söz konusu ifade, hayatta olan bir kimsenin "İnşâallah ben canlıyım" demesine benzer ki, abes bir sözdür. Bu sebeple bir insanda tasdik ve ikrar bulundu mu, “Ben elbette-hakikaten mü­’minim”, demesi doğru olur. Zira artık iman gerçekleşmiştir. “Allah dilerse  (inşâallah)   mü’minim”, demesi münasip olmaz / uygun düşmez.

Madem tam olarak inanmak istiyorsunuz, inanacaksınız. Ve “hiç bir zaman tam olarak inanamayacakmisim gibi geliyor” türünden saçmalıkları kafanızdan da gönlünüzden de söküp atacaksınız. Sonuçta bu bir hayâldir, hayâller üzerinden muhakeme de hüküm de doğru olmaz. Dolayısiyle imanınızdan kuşku duymayacaksınız! Zira aynadaki yılanın sureti ısırmaz, ateşin resmi yakmaz ve pis bir şeyin yansıması aynayı kirletmez. Aynen bunun gibi, hayâl ve fikir aynasında, küfrün-şirkin, fısk u fücurun / günahların akisleri, dalâletin, vesvese ve kuşkuların gölgeleri ve küfre benzer çirkin sözlerin düşüncesi de dillendirilmedikçe itikadı bozmaz, bozamaz. Yeter ki bunlar gölge olmaktan çıkıp kalıplara girerek aslî hüviyetlerine bürünmesinler. Ancak, sürekli düşmanla burun buruna yaşamanın tehlikesi de ortadadır. O bakımdan doğru olan, yapmamız gereken; bir an evvel bunlardan kurtulup uzaklaşmanın çarelerine bakmaktır.

Ve yine,“gözlerimiz bile bii yaniltiyorsa(sihir falan) ben ayin yarildigini görseydim bile tam inanamayabilirdim” gibi düşünceler-mugalatalar tamamen saçmalıklardır. Bütün bunlar şeytanın, Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) karşısında müşriklere-münkirlere-münafıklara söylettiği herzelerdir. Bunları yutmayacaksınız! Gırtlağınızdan aşağı geçip sizi, kalbinizi-imanınızı zehirlemesine izin vermeyecek, gargara yapıp atacaksınız! Efendimizin (s.a.v.) ve muhaliflerinin âkıbetlerini düşüneceksiniz… Kimin kurtuluş, selamet ve saadet yolunda olduğunu; kimin de felaket ve dalâlet girdabında boğulup gittiğini, ebedî hüsrana mahkum bulunduğunu görecek ve unutmayacaksınız!

Bu son derece tehlikeli uçurumdan, şüphe ve vesveselerden kurtulup felaketin kenarcığından selamete erebilmek için de neler yapılması, nasıl bir yol takip edilmesi hususunda sitede yazılarımız-cevaplarımız var. Lütfen onlardan yararlanmaya çalışınız.

Rabbim (c.c.) cümlemizi, bilcümle Ümmet-i Muhammed’i ve evladını, son nefesimiz dahil, kâmil imandan ayırmasın. 

Go to top