Selamun aleykum,

İmam olarak namaz kildirdiktan abdestsiz oldugumuzu fark ettigimiz zaman cemaata dönüp durumu izah etmemiz gerekirmi, sayet cemaat dagildiysa ne yapmak lazim ?

Bazen cemaat huzurunda yasin, tebareke gibi sureler okuyor hoca-efendiler ve hata yaptiklari oluyor. Cemaat huzurunda olduklari icin mahcup dümemeleri icin insan düzeltmek istemiyor. Dogrumu bu, yoksa müdahele etmek lazimmi ?

Malum: Nisap miktari üzerinden hicri bir yil gectikten sonra sürekli zekat vermek gerekiyor. Bir sahis 10 senedir miladi takvime göre hareket etmis yani her senenin 1 Nisaninda zekat vermis. Simdi hicri yilbasa göre hareket etmesi gerketigini ögrenmis. Gesmise yönelik ve bundan sonrasi icin nasil hareket etmesi gerekir ?

Allah razi olsun.. Fatih

*******

Ve aleyküm selam.

1- İmamın abdestsiz olduğunu fark ettiği durumda Hanefî mezhebine göre imamın da cemaatin de namazı yeniden kılmaları gerekir. Zira cemaatin namazının sahih olması, imamın namazının sahih olmasına bağlıdır. Unutarak da olsa abdestsiz bir şekilde namaz kıldıran imamın namazı geçersiz olduğu için, cemaatin de namazı geçersiz olur. Binaenaleyh hatırladığında o cemaatte olanlara söyleyerek, iletişim vasıtalarıyla ulaşabildiklerine haber göndererek, yazarak bildirir. Haberi alıp bilgi sahibi olan, namazını iade eder, alamayan affolur.

Hulefâ-i Râşidîn’den Ömer b. Hattâb, Osman b. Affân, Ali b. Ebî Talib ve Abdullah İbn Ömer (r.anhum) gibi sahâbiler ile Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelîler’e göre ise, böyle bir durumda cemaatin namazı geçerli, fakat imamın namazı geçersiz olur. Zira bunlara göre cemaatin namazının sahih olması, imamın namazına bağlı değildir. Bu sebeple namaz kıldırdıktan sonra abdestsiz olduğunu hatırlayan imamın namazı sahih olmaz, fakat cemaatin namazı sahihtir / geçerlidir.

Nitekim Hz. Ömer (r.a.), bir sabah namazını kıldırdıktan sonra cünüp olduğunu hatırlamış, bunun üzerine kendi namazını tekrar kılmış, fakat cemaat tekrar kılmamıştır.

Aynı hadisenin Hz. Osman’ın (r.a.) başından geçtiği ve onun da kendisinin namazı iade ettiği, ama cemaate iade etme emri vermediği rivayet edilmiştir.

Ve kezalik Hz. Ali’nin (r.a.) de, “Cünüp bir kimse imamlık yapsa ve bu şekilde namazı bitirse, ona gusül abdesti almasını ve namazını iade etmesini emrederim. Lakin cemaatin namazlarını iade etmesini emretmem” dediği rivayet edilmiştir.

Abdullah İbn Ömer (r.anhuma) de bir gün öğle namazını kıldırmış, daha sonra abdestsiz olduğunu hatırlayınca kendisi namazı tekrar kılmış, fakat cemaat kılmamıştı.  [Bkz. İbn Kudâme, el-Muğnî, 1, 777, 1004. mesele; İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid, 1, 122; ez-Zuhayli, el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletuhû, 2, 199-200]

Görülüyor ki bu deliller, abdestsiz veya cünüp olduğunu bilmeyerek / unutarak cemaate namaz kıldıran ve namaz bitinceye kadar bunun farkına varmayıp daha sonra haberdar olan imamın, yalnızca kendi namazını iade etmesi gerektiği ve cemaatin namazının tamam olduğu yönündedir.

Ancak aslolan; kişinin mensubu bulunduğu mezhebin görüşlerine uymasıdır. Eğer imam Hanefî ise bu mezhebin hükümlerine tâbi olmalıdır.

2- Namaz dışında tilavet olunan aşr-ı şeriflerde vaki olan hataları o anda değil, okuyana daha sonra münasip zaman ve zeminde uygun bir lisanla hatırlatmak daha isabetli ve daha münasip olur.

3- Takvimde şemsî sistemle kamerî sistem arasında, 33 yılda bir yıl fark eder. Miladî takvim şemsî sisteme, Hicrî takvim ise kamerî sisteme göre işler. Şemsî sistemde aylar 30-31, kamerî sistemde ise 29-30 çeker. Dolayısiyle o şahsın uygulamasında, 10 yıllık şemsî takvime nazaran kamerî sisteme göre takriben 110 günlük bir fazlalık oluşmuş. Bunun bir seneye baliğ olması için buna (355 – 110 =) 245 gün daha gerekiyor. Bu süreyi de ilave ettikten sonra bir yıllık daha zekâtını verir ve bilâhare hesabını normal olarak kamerî sisteme göre sürdürür. 

Go to top