Bu dünyada çocuğu olmayan birinin cennette olacak mıdır ? Torunlarımız çocuklarımız olacak mıdır bu duyguyu yaşayamayan cennette yaşayacak mıdır ? “Cennette mü’min, çocuk arzu ettiğinde, hamli, doğumu ve yaş alması bir anda oluverir.” (Tirmizî, Cenne, 23; İbn Mâce, Zühd, 39; Dârimî, Rikak, 11; İbn Hanbel, III, 9) Hadis-i Sahih Midir ? Imam-ı Türki 

 

*******

Müfessirlerin, muhaddislerin ve sair İslâm âlimlerinin kahir ekseriyetine göre Cennet’te tenâsül yoktur, yani çoğalma olmayacaktır. Ancak bazı rivayetlere göre dünya hayatındakinden farklı bir surette çocuk sahibi olmak söz konusudur. Nitekim sizin de hem tahriciyle birlikte kopyalayıp hem de sıhhatini sorduğunuz ve haliyle sahih olduğunda kuşku bulunmayan hadis-i şerif bize bunu haber vermektedir. Ebu Saîd el-Hudrî’den (r.a.) nakledilen bu rivayette Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.);

Cennet’te mü’min çocuk arzu ettiğinde, hamli-doğumu ve yaş alması bir anda oluverir[Tirmizî, Sünen, Cenneh, 23; İbn Mâce, Sünen, Zühd, 39; Dârimî, Sünen, Rikak, 11; İbn Hanbel, Müsned, III, 9] buyurmuşlardır.

Ulemâdan bazılarına göre Cennet’te cinsî hayat vardır, ancak bunun sonucunda çocuk olmaz. Mücahid, Tavus ve İbrahim en-Nehaî (rahımehumullah) bu görüştedirler. Nitekim Ebu Rezîn el-Ukaylî (r.a.) Rasûl-i Ekrem’den  (s.a.v.) şöyle rivayet etmiştir:

Cennet’te Cennet ehlinin çocukları olmaz.”

İshak b. İbrahim ve diğer bazı âlimler (rahımehumullah) ise, hadiste belirtildiği gibi, ‘Cennet’te mü’min, çocuk arzu ettiğinde istediği gibi bir anda oluverir; ancak arzu etmez’ demişlerdir. [İmam Şa’raâî, Muhtasaru Tezkireti’l-Kurtubî, s. 104]

Burada, “ancak arzu etmezler” kaydının hadisin devamı değil de, Fahr-i Âlem Efendimizin (s.a.v.) ifadesini nakleden İshak b. İbrahim ve aynı kanaatte bulunan diğer âlimlere ait olduğu anlaşılıyor. Aksi takdirde böyle bir ifadenin hiçbir manası olmaz.

Olmayacak bir şeyi olacakmış gibi teferruatlı bir şekilde anlatıp, ardından da böyle bir şeyin olmayacağını söylemenin abes bir ifade olacağı açıktır. Çünkü mânâ öyle olsaydı, "hamli, doğumu ve yaş alması" kayıtlarına yer verilmez sadece “istense olurdu” gibi bir ifade kullanılırdı.

Ayrıca, “eğer” manasındaki “in” edâtı yerine, kat’iyet ifade eden “izâ” edâtının kullanılmış olması da arzu edilenin olacağını göstermektedir. Dolayısıyla böyle bir değerlendirme, Cennet ehlinin çocukları olmayacağına dair rivayet esas alınarak yapılmış tekellüflü bir te’vildir, yani zorlama bir yorumdur.

Bu mevzudaki rivayetler, şöyle toparlanıp düzenlenir, bağdaştırılabilir. İlmi ifadesiyle, cem’ ve te’lif edilebilir:

a) Cennet, bildiğimiz manada hamilelik ve sair yoluyla bir tenâsül (çoğalma) yeri değildir.

b) Dünyadaki gibi çocuk sahibi olma durumu yoktur. Ancak istendiğinde bir anda çocuk sahibi olunabilir... Çünkü Cennet, ebedî bir saadet yeridir; mü’min, arzu ettiği her güzelliğe anında sahip olabilir.

c) Cennet çocuklarının farklı yaşlarda inşâ edilmeleri de mümkündür. Çünkü çocukluğun her bir döneminin ayrı bir güzelliği ve hazzı-tatlılığı vardır. Çocuk sevgisiyle ilgili bu hazzı da şüphesiz her mü’min tadacaktır. Bunun içinse illâ da kendi çocuğunun olması şart değildir. Kur’ân-ı Kerim’de geçen, Yetûfu aleyhim vildânun muḣalledûn: Ebedî (taze)liğe mazhar edilmiş evlâdlar, (hizmet için Cennet ehlinin) etraflarında dolanırlar” [Vâkıa suresi, 17] ayetindeki Vildânun muhalledûn tâbirinden anlaşıldığına göre, mü’minlerin bülûğ çağından önce vefât eden çocukları, Müslüman anne-babalarına tebaan, doğrudan Cennet’e girecek… Ve dâimî çocuk olarak kalmak suretiyle, hizmetlerinin yanında mü’minlere, çocuk sevmek ve okşamak zevkini de tattıracaklardır.

d) Kur’an-ı Hakîm’de Cennet çocukları için “vildân” ve ayrıca “ğılmân[Bkz. Tûr suresi, 24] lafızlarının kullanılmasında, anlatılan duruma işaret edildiği de düşünülebilir. Böylece “vildân”ın küçük, “ğılmân”ın ise büyük çocuklar (ğılmân, ğulâm’ın cem’îsi, bıyığı henüz terlemiş gençler) için kullanılmış olduğu görülmektedir. 

Not: Sitedeki gerçek nick’in / kimliğin nedir ve niçin bu hayali rumuzu kullandın? Cevaplarsan memnun olurum. H.E.

Go to top