Selam ve Hürmetler ile sıhhat ve selamet üzere olunuz. Rabbimiz sizlere, bizlere afv ve afiyet ihsan etsin.

Muhterem Hocam,  http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2061-kitabi-ehl-i-kitap-mecusi-ve-sabii.html linkinde ki yazınızda Yezdan adlı ilahtan bahsetmişsiniz. Yezdan adını taşıyan akrabalarımızı var. Ayrıca Mehter marşında "...vaad ediyor hazreti yezdan" diyede ifadeler var. Acaba bahsettiğiniz yezdan farsça olup, arapça yezdan farklımıdır? (tıpkı daha evvel izah ettiğiniz keziban adının farklı olması gibi)

Ayrıca yaznızın son paragrafında kalın harfle yazılan ifadeleri acaba doğrumu anladım. (Şirk mevzusu) Şöyleki ben şahsen hristiyan din adamları ile tartışmalarımda siz artık kitap ehli olmaktan çıkıp "paganist-putperest"siniz diyorum. Çünki Meryem ve İsa tasvirlerine tapınmakla beraber, aziz saydıkları kimselerinde putlarına ta'zim ediyorlar.  Hatta vatikan ve romada bazı kliselerde bunlar daha açık şekilde icraa ediliyordu. Daha ötesi bazı kliselerde ki resimlerde eski putlarının da resimleri tasvir edilmişti. Hatta Floransa da ki meşhur yeşil renkli kliselerinin kubbesinde İsa tasviri ortada diğer eski tanrı tasvirlerinin bazıları ayak ucunda onan hürmet ediyormuş gibi tasvir edilmişti. (Chronos, Poseidon v.s)

Muhterem hocam suallerim ile sizi rahatsız ettiysem şimdiden affımı diler, hürmet ile selam ve sıhhat temenni ederim. Murat Yakın

*******

Ve aleyküm selam sevgili Murat; teşekkür ederim, bizden de bilmukabele hayır-dualar…

1- Yezdân, zikri geçen yazıda da belirttiğimiz üzere Mecûsi ve Zerdüştlerce “hayır ilahı” anlamında kullanılan Farsça bir isimdir. Mehter marşındaki ecdadımızın bu ismi isti’mâli ise, “Allah” lafza-i celâli karşılığıdır. Binaenaleyh her hâlükârda bunun insanlara isim olarak kullanılması doğru ve caiz olmaz. Eğer bilmeden konulmuşsa da değiştirilmesi icap eder.

2- Linkini verdiğiniz yazıyı dikkatlice okuduysanız, orada sorunuzun cevabının da açık bir şekilde olduğunu göreceksiniz. Maamafih son kısmı buraya da kopyalayıp tekrar gözden geçirebiliriz. Meseleyi etraflıca anlatıp izah ettikten sonra demişiz ki:

Sonuç itibariyle öne çıkan görüş şudur:

İster Yahudi ister Hıristiyan olsun, İster Mecûsî isterse Sâbiî olsun, bunların itikadî bakımdan şirke düşmemiş olanlarına Ehl-i Kitap denilir, hüküm ona göre uygulanır. Şirk sınırları içine girmiş bulunanlara ise, müşrik demekten öte verilebilecek bir yafta yoktur.”

Hâsılı, illâ da bir hüküm vermek gerekiyor ve şayet buna ihtiyaç var ise; bakıp, görüp vaziyete göre bu hükmü siz vereceksiniz. Birilerine ısmarlamakla olmaz bu iş. Elinize şablon değil, bir kıstas / kriter / ölçü verilmiş. Hani meşhur bir atasözümüz vardır; “Okka her yerde dört yüz dirhem” diye… Bu söz, zamanın ve şartların değişmesiyle neticenin değişmeyeceğini anlatır bize… Bu ölçüye göre hareket edeceksiniz. İslâm dini isimler üzerine değil, sıfatlar-vasıflar-ameller üzerine ve görülene göre hükmedip, görülmeyeni ise Allah’a havale eder. Bu temel hukuk kaidesiyle alakalı olarak bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1230-dinleme-olayi-istihbarat.html

Bilmem anlatabildim mi?

Tekrar selam ve dualarımla, Allah’a emanet olunuz.

Go to top