Hocam Selamüaleyküm. Kurban bayramınızı en içten dileklerimle kutlar hayırla vesile olmasını bu bayramın hususi ile letaiflerimize nur doldurmasını hazreti Allahtan niyaz ederim. 

Halis hocam ben ankarada üniversite hazırlık talebesiyim. Bu bayramda bir aile dostumuzu ziyarete gittik. Ve orada ikindi namazını cemaatle kıldık. Namazdan sonra ben bir aşır okudum ve aşır bittikten sonra çoğusu 'çok güzel okudun' gibi kelimeler kullandı. Bende Sizin yazılarınızdan okuduğum ve imamı rabbani hazretlerinin mektubatında okuduğum kadarıyla bu kelimenin dinden çıkardığı aklıma geldi. Ve o anda ' aman efendim dinden çıktınız şehadet getiriniz bu söz yanlıştır' diyemedim. Düzeltmek bu bildiğim bilgiyi onlarada söylemek istedim ama nasib olmadı. Bu olaydan sonra Hocam Teğanni ve makam ile okumayı mı bırakayım, yoksa bildiklerimi hiç çekinmeden ne ortam olursa olsun söyleyeyimmi nasıl bir yok izleyeyim. 

Birde halis hocam ikinci olarak bu  konuyla alakalı birşey daha sormak istiyorum. Çalgılı şarkı türkü ilahi dinlemenin söylemenin haram olduğunu duydum. ve inanıyorum. Ancak çalgısız ilahi dinlemenin ve söylemenin, ve makam ile kuran okumanın hükmü nedir. Bu hususlarda piranımız nasıl bir yol izlemiş bunu bilmiyorum. Çünkü kurslardaki düğünlerimizde mevlid ve ilahiler okunmakta. Bu uygulama doğrumudur. Bizim kursa sohbete gelen bir hocaefendi çalgılı çalgısız defli defsiz hertürlü şarkı türkü ilahi söylemenin ve dinlemenin yanlış olduğunu ve bahusu dinden çıkaracağını, Mevlid ve ilahi dinlemenin de dinlendiğinde sevap kazandığına inanarak dinlersek kafir olacağımızı söyledi. Abimizin 'mevlid dinleyen şeker alır, okuyan para alır, okutanda hava alır' sözünü söyledi. Bunlar göz önüne alındığında mevlid, ilahi, makam ile kuran okumak gibi fiillerde nasıl davranmalıyız?
Allah razi ve memnun olsun hocam sizden...
Ahmet Sezer Yavuz

*******

Ve aleyküm selam kardeşim. Bilmukabele biz de sizlerin bayramını tebrik ile güzel dualarınız için hudutsuz “amin”ler der, hayır-dualar ederiz. Rabbim sizlerden de razı olsun, rızasına muvafık muvaffakiyetler ihsan eylesin.

Değerli kardeşim;

1- Yüce dinimiz bize her alanda itidâli emreder, ifrat ve tefritlerden uzak durmamızı hatırlatır. Bu ikaz, Kur’an-ı Kerim okuma usûl ve üslûbunda da böyledir. Ayrıca dinî meselelerde fetvâ-takvâ ayrımını mutlaka dikkate almalıyız. Şer’an caiz olan bir şeye fetvâ yönüyle caiz değildir diyemeyiz. Ama takva sahiplerinin, dinde azimet ve ihtiyat yolunu tercih edenlerin de hangi yolu takip etmeleri gerektiğini hatırlatmalıyız. İçtihadi meselelerdeki bir hükmü, dinde mutlak bir hüküm gibi ele almamaya özen göstermeliyiz.

Evet, bahis mevzuu hususta İmam-ı Rabbani (k.s.) hazretlerinin İmam Mâtüridî (rh.) hazretlerinden naklen söyledikleri bir söz var. Ama bu söz, Kur’an’ı cevaz sınırları dışına taşarak teganni ile ve maddî karşılık için okuyan kurralar hakkındadır. Lütfen o yazıyı daha dikkatlice tekrar okuyunuz: http://halisece.com/islami-yazilar-ve-makeleler/23-tasavvuf/291-edebiyat-ve-siir-tasavvufta-raks-sema-teganni-musiki.html  İyi ki de cemaate o çıkışı yapmamışsınız. Sizin onlara söyleyebileceğiniz en doğru ve en isabetli söz, ‘çok güzel okudun’ değil de, ‘güzel Kur’anımızı ne hoş okudun’ derseniz daha uygun olur, demek olurdu. Çünkü Kur’an-ı Hakîm, Allah kelamı olması hasebiyle zaten güzeldir, birilerinin dahli ile değil. 

Kur’an-ı Mecîd'in nasıl okunacağını, mezmûm olan okunuş tarzının ne olduğunu hocalarınız mutlaka öğretmişlerdir. O sınırları zorlamadan sesinizi güzelleştirerek okumaya devam ediniz.

Teganni, lûgatta nağme ile şarkı söylemek demektir. Kur'ân-ı Kerim'i okurken yapılan teganninin ise hem caiz olan hem de olmayan şekli vardır.

Caiz olmayan şekli, harflerin mahreçlerini ve tecvid kaidelerini bozarak yapılan bir okuyuş tarzıdır. Mahreç ve tecvid kaidelerine riayet ederek sesin güzelleştirilmesi ise hadislerde caiz görülmüş, hattâ böyle sesi güzelleştirerek Kur'ân okunması tavsiye buyurulmuştur. Sa'd (r.a.) bu hususta Rasûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu nakletmektedir:

"Şüphesiz bu Kur'ân tesirli olarak inmiştir. Onu okuduğunuzda ağlayınız. Şayet ağlayamazsanız, ağlamaya çalışınız. Onu okurken sesinizi güzelleştirmeye de gayret ediniz. Kim Kur'ân'ı teganni ederek (güzel sesle okumaya gayret etmezse), bizden değildir." [İbn Mâce, Sünen, İkame, 176]

Hadis-i şerifte "teganni" tabiri geçmektedir. Aslında teganni, nağme ile okumaktır. Hadis-i şerifte geçen teganniden hangi mânânın kastedildiği hakkında âlimler muhtelif izahlarda bulunmuşlardır. Bazılarına göre, hadiste "teganni" ile "tertil" kast edilmiştir. Buna göre teganni, Kur'ân-ı Kerim’i ağır-ağır okumaktır. Diğer bazı âlimler ise teganniden maksat, Kur'ân-ı Kerim’i ağır-ağır ve tecvid kâidelerine uygun olarak ve sesini güzelleştirerek okumak olduğunu ifade etmişlerdir. Hadis-i şerifteki "bizden değildir" tabirini ise "Teganni yapmayan kimse bizim mükemmel yolumuzun (bu kıraat hususundaki okuyuş tarzımızın) mensuplarından değildir" şeklinde açıklamışlardır. Diğer bir kısım âlimler, teganninin istiğna mânâsına geldiğini beyan ederler. Bu âlimler, bu hadisten Kur'ân-ı Kerimi dünyevî menfaatlere âlet etmeme esasını çıkarmaktadırlar.

Bütün âlimlerin ittifak ettiği husus, Kur'ân-ı Kerim’i güzel sesle okumanın müstehab olduğudur. Okuyanın sesi güzel değilse, elinden geldiği kadar fıtrî bir şekilde sesini güzelleştirmeye çalışmalıdır. İmâm Mâlik ve bir kısım âlimlere (rahımehumullah) göre, Kur'ân-ı Kerim’i huşû ile, mânâsını düşünerek ve kalbi mahzun edecek, gözleri yaşartacak şekilde okumak gerekir. Çünkü Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerifte Kur'ân-ı Kerim'i huşû ile kalbe tesir edecek şekilde okumanın ehemmiyetine dikkati çekerek şöyle buyururlar: "Kur'ân-ı Kerim'i okuyanın sesini işittiğinizde, kendisinin Allah'tan korktuğu kanaatine vardığınız adam, şüphesiz Kur'ân'ı en güzel sesle okuyanlardandır." [A.g.e. ve bahis]

İmam-ı Âzam Ebu Hanife (rh.) ve bir kısım âlimlere göre de, Kur'ân'ı nağme ile okumak caizdir. Onlara göre nağme ile okumak, kalbi daha çok rikkate getirir, daha çok huşû kazandırır.

İmâm-ı Nevevî (rh.) bu hususta şöyle der: "Uzatma sebebi ile kıraat sınırı aşılmadıkça Kur'ân'ın okunuşunda sesin güzelleştirilmesinin müstehab olduğuna âlimler ittifakla hükmetmişlerdir. Ancak bu sınır aşılırsa, hattâ tek bir harf fazla veya noksan okunursa, o okuyuş haramdır." Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) Kur'ân'ın güzel sesle süslenmesini emrederek şöyle buyururlar: "Sesinizi güzelleştirmek suretiyle Kur'ân okuyuşunuzu süsleyiniz." [Ebu Davud, Sünen, Hadis no: 1468; İbni Mace, Sünen, H. no: 1342] Bir başka hadis-i şerifte Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), Cenab-ı Hakk’ın güzel sesle Kur'ân'ı okuyandan râzı olduğunu beyan buyurmaktadırlar. [Bkz. İbn Mâce, Sünen]

Netice olarak: Kur'ân-ı Kerim'i güzel bir sesle, güzel bir şekilde okumak menduptur, diyebiliriz. Tecvid kaideleri dışına taşmadıkça nağme ile okunmasında bir mahzur yoktur. Ancak tecvid kaidelerinin dışına çıkılarak, harflerin mahreçlerine riayet edilmeden nağmelerle fazla uzatmak, harfleri eksik veya fazla yaparak okumak caiz değildir. Bu hususta ittifak vardır. Böyle kimseler Kur'ân'ın lânetinden çekinmeli, onun okuma âdâbına riayet etmelidirler.  

2 – İkinci sorunuzun cevabı için de gene aynı makaleyi dikkatlice okumanızı hatırlatmak isterim. Onun cevabı da var orada. Meseleye hem avam hem de havas penceresinden bakıp değerlendirmemiz gerekiyor. Aşırılıklardan kaçınmalıyız. Bu hususta detaylı bilgi için ayrıca bkz. http://halisece.com/sorulara-cevaplar/1215-muhtelif-sorular-teganni-def-ney-oyun-ve-ilahi.html

http://halisece.com/sorulara-cevaplar/796-klasik-muzik.html

http://halisece.com/sorulara-cevaplar/524-dugunlerde-calgi-muzik-sakal-ve-biyik-hakkinda.html

Kıraatte makam meselesini kısaca şöyle değerlendirebiliriz:

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) döneminde Kur'an-ı Kerim tecvidli okunurdu. Kur'an-ı Mecîd'i en güzel okuyan ve onun en güzel şekilde okunmasını isteyen ve bununla ilgili ilk uygulamayı yapan Efendimiz (s.a.v) ve ashabıdır (r.anhum).

Tarih boyunca Kur'an-ı Kerim'e duyulan saygı sebebiyle, okunuşundan anlaşılmasına, te’vil ve tefsirinden hayata uygulanmasına kadar üzerinde durulması gereken hususlar, bütün yönleriyle Müslümanlar tarafından ele alınıp incelenmiştir.

Kur'an'ın okunuşu da "kıraat" ve "tecvit" ilimleriyle, teferruatlı bir şekilde tesbit edilmiştir. Ancak kıraate makamın katılıp katılmaması münakaşa mevzuu olmuştur. İslâm'ın fıtrat dini oluşu, insanın yaratılışına en uygun din oluşu ve insanın güzelliğe meyli dikkate alındığında görülecektir ki, kıraatta makam da güzel sanatların en eskisi, en yaygını ve en müessir olanıdır.

Ayrıca Kur'an'ın kendisinde zaten üstün bir âhenk ve üslûbun olduğu âşikârdır. Bunu sağlayan unsurların başında ise, âyet sonlarında güzel bir uyum ve âhenkle yer alan fâsılalar gelmektedir.

Öte yandan, mevzu ile ilgili âyet ve hadislerin işaret ettiği mâna; tecvid kaidelerine uymak kaydıyla, okuyuşu güzel ses ve makam ile süslemenin caiz olduğu ve hatta teşvik edildiği yönündedir. Bununla birlikte, işi çığırından çıkararak ses gösterisine dönüştürmek, makamı ön plana almak, tecvid kaidelerinden fedakârlık etmek ve okunanın Allah kelâmı olduğu şuurundan uzaklaşmak elbette ki caiz değildir.

Bu hususta Elmalılı Hamdi Efendi merhum şöyle der: “Ehl-i Kur’an, Kur’an’ı bir eğlence gibi okumaz. Elfâzını (kelimelerini), meânisini (manalarını), ahkâmını (hükümlerini) cidden gözete-gözete dikkatli, saygılı ve devamlı bir surette ve bilmediklerini, anlamadıklarını ehlinden sora-sora, hüsn-i niyetle, temiz kalp, temiz ağızla okurlar. Gelişigüzel, baştankara bir eğlence gibi okumazlar. Şarkı, gazel, roman, hikâye yerine koymazlar. Kemal-i hürmet ve edeple okurlar.”

İbn Mes'ud'un (r.a.), "Kur'an'ı tecvîd ile okuyun, güzel seslerle onu süsleyin ve Arapça kaideler uygun olarak okuyun" [İbnü'l-Cezerî, en-Neşru fî Kıraati'l-Aşr, I, 210]

sözleri de tecvîde uyma hususunda sahabenin hassasiyetini / titizliğini göstermesi bakımından önemlidir.

Özetle söylenecek olursa; tecvîdin mevzuu, Kur'an kelimelerini oluşturan harfler; gâyesi de, Kur'an-ı Kerîm'i hatasız ve güzel bir şekilde okumaktır.

***

Hocalarınızdan dinlediğiniz sohbetlerle alakalı kafanıza takılan hususları da kendilerine sormanız münasip olur. Zira konuştuklarını en güzel izah edecek olanlar tabii ki kendileridir. Belki siz anlatılanları yanlış anlamış olabilirsiniz, ya da onlar o esnada maksadı tam olarak ifade edememiş olabilirler. Sohbette monologdan sonra gerçekleştireceğiniz bir diyalog ile meselelerde flu kalan hususları suhuletle çözüme kavuşturabilirsiniz. Öyle değil mi? 

Go to top