Bazı hadis rivayetlerinde cennette derece verileceği yazıyor verilecek bir derece bütün alemleri içine alan bir derece midir hadisi şerif ile bunu mu anlamalıyız ?

(Sabır, üçtür: Musibete, tâata ve günah işlememeye sabır. Musibete sabredene, Allahü teâlâ üçyüz derece ikram eder. Her derece arası yerden göğe kadar mesafedir. Taate sabr edene altı yüz derece ihsan eder. Her derece arası, yerin dibinden Arşa kadardır. Günah işlememeye sabır edene dokuz yüz derece verir. Her derece arası yerin dibinden Arşın üstüne kadardır.) (ٍSuyuti, el-Fethu'l Kebir, 2/190; İbn Ebi Dünya, es-Sabr ve's-Sevab, 1/30)  Yerin dibinden arşın üstüne kadar ise arş alemin sonu ise bütün alemleri kapsıyan bir derece olmuyor mu ?

*******

Gene başladın Rudvan vesveselerinle uğraşmaya… Ve istiyorsun ki, başkaları da seninle birlikte bu lüzumsuz, faydasız, ilgisiz sözde meselelerle vakit harcasın… Ama bu sefer öyle olmayacak. Sana cevap yerine nasihatte bulunacağım. Umarım daha faydalı olur.

Aslında bu vesveselerinin kısaca cevabı; Cenab-ı Hakk’ın kudreti sonsuzdur, sınırsızdır, dilediğini dilediği gibi yapar, yaratır…… Sen kafanı yorma!

O hadisleri, anlaması gerekenler anlar. Arş’ı-ferşi neyin nereyi nasıl kapsadığını meş’ûr ve müdriktir onlar… Kavraması gerekmeyenler için de zaten bir şey lazım gelmez. 

İşin özü; bu ve benzeri sahada aklın kavrayabileceği pek fazla bir şey de yoktur, inanmak kâfidir. Onun için İslâm dini sadece akıl değil, akılla birlikte nakil dinidir. Aklın durduğu, idrâk edemeyip iflas ettiği yerde, nakil devreye girer. O, neyi nasıl haber veriyorsa, öylece kabul etmek ve inanmak durumundasın. Yoksa terazinin topuzunu kaçırır, muhâli kemirmeye başlarsın!

Düşünsene, küçücük bir çipin içine dünyaları sığdırıyor âciz insanoğlu… Hz. Mevlâ’ya zor olacak olan nedir ki?! Zaman içinde zaman, mekân içinde mekân yaratır; hatta, zaman ve mekân mefhumlarının cârî olmadığı âlemler halk eder. Meselâ âlem-i emr hakkında neler biliyorsun? Kaç tabakadır, enmûzeci nerededir, melekler oraya kaç yılda ulaşır, insanoğlu nasıl bir anda irtibata geçebilir? Şöyle kendini bir yokla bakalım. Var mı bu taraklarda bezin..?!

Hâsılı, sen nasıl istiyorsan öyle anlayabilirsin... İstersen hadis şerhleri oku, ama temelsiz değil tabii… Yeter ki bizi meşgul etme! Soracaklarını da, o bilgileri kopyaladığın yerlere sor!

Aslında sana tavsiyem; şairin dediği gibi,

İdrâk-i meâlî bu küçük akla gerekmez

Zira bu terâzi bu kadar sıkleti çekmez

deyip, bunlarla uğraşmayı, şeytanın ve nefsin verdiği vesveselerle meşgul olmayı bırak, kulluğuna bak. Mevlâ’ya nasıl daha iyi bir kul, Rasûlü’ne nasıl daha iyi bir ümmet olabilmenin gayretinde ol. Cennet’i ve derecelerini düşünmektense, oraya girebilmenin yollarını ara. Gerisi kolay! Onlar seni alakadar eden meseleler değil.

Vesselâm…

Go to top