Toprak mahsullerinin ve hayvanların zekâtı verilirken kişi borcunu düşebilir mi? (İsim mahfuz)

*******

A) Öşrün farz olması için iki önemli şart vardır:

1) Ehliyet,

2) Mahalliyet.

Ehliyet, arâzi sahibinin Müslüman olması ve öşrün farz olduğunu bilmesi demektir. Öşürde mülk sahibinin akıllı olması, bâliğ olması, zengin olması gibi şartlar yoktur; itibar toprağın sahibine değil, arâziyedir. Yani mal sahibi çocuk, deli veya fakir de olsa, onun arâzisinden çıkan ürünlerden öşür alınır. [es-Serahsî, el-Mebsût, 3, 4; İbn Nüceym, el-Bahru’r-Râik, 2, 254]

Zekâtta aranan bazı şartlar, öşürde aranmaz... Meselâ; altın, gümüş, para ve ticaret mallarında, yılda bir defa zekât vermek gerekirken; arâzide, yılda kaç mahsul elde edilirse, hepsinden ayrı ayrı öşür vermek lâzımdır. Diğer malların zekâtında, mükellefin elindeki malın-paranın, üzerinden bir yıl geçmesi şart olduğu halde, mahsullerde bir yıl geçmesi beklenmeden, hasat zamanı hemen öşürünü vermek gerekir. Borçlu olan kimseden, dinen zekât verme yükümlülüğü düştüğü halde, öşür borcu düşmez. Bu bakımdan her Müslümana, -borçlu da olsa- arâzisinden çıkan mahsul için öşür vermek farzdır. Bkz. http://halisece.com/zekat/338-islamda-osur-farz-olmasinin-sartlari-nisabi-ve-zamani.html

***

B) Hayvanların zekâtı verilirken, borçlar düşülür.

Dilerseniz meseleyi biraz genişçe ele alalım.

Zekât kimlere farzdır?

Zekât; Müslüman, hür, akıllı, büluğ çağına erişmiş olması; borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla hakikaten ya da hükmen artıcı mahiyette yani kazanç sağlayıcı nitelikte ve üzerinden bir yıl geçmiş nisap miktarı mala sahip olması gerekir.

Nisap ne demektir, miktarı ne kadardır?

Nisap, zekât, sadaka-i fıtır ve kurban gibi ibadetler için konulan bir zenginlik ölçüsüdür. Nisap, asgarî zenginlik ölçüsü şeklinde de tanımlanabilir. Hadislerde belirlenen nisap miktarları şöyle sıralanabilir; 80,18 gr. altın veya bunun tutarında para yahut ticaret malı; 40 koyun ya da keçi, 30 sığır, 5 deve’dir.

Borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak bu kadar mala sahip olan kişi dinen zengin sayılır. Böyle bir kişi, zekât veya sadaka alamayacağı gibi; sadaka-i fıtır vermek ve kurban kesmekle de yükümlü olur.

Havâic-i asliye (aslî ihtiyaçlar) nedir?

Zekât ve sadaka-i fıtır ile yükümlü olmak için, kişinin ve bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin temel ihtiyaçlarından fazla olarak nisap miktarı mala sahip olma şartını aramışlardır. Temel ihtiyaç maddeleri, insanın hayat ve hürriyetini korumak için muhtaç olduğu şeylerdir. Bunlar, genel olarak, nafaka, oturulan ev, ev eşyası, ihtiyaç duyulan elbise, borç karşılığı mal, sanat ve mesleğe ait alet ve makinalar, binek taşıtları, ilim için edinilen kitaplar gibi eşyadır.

Demek oluyor ki, kişi, zekâtını vereceği mallardan-hayvanlardan borcunu düşecek, geriye kalan kısım nisap miktarına ulaşıyorsa onlar üzerinden zekâtını verecek.

Bir başka ifadeyle, zekâtın bir şartı da, zekâtı verilecek malın borç karşılığı olmamasıdır.

Zekâta tâbi mallarda aranan "tam mülk" ve "aslî ihtiyaçlardan fazla olma" şartlarının bir gereği de zekâta tâbi olan malın borç karşılığı olmamasıdır. Ancak âlimler, özellikle zâhirî mallarda (açık mallarda) borcun zekâtın gerçekleşmesine mâni olup olmayacağı mevzuunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.

Fakihlerin çoğunluğu “el-emvâlü'l-bâtına" (gizli mallar) adı verilen para ve ticaret mallarının zekâtında borcun müessir / etkili olacağında ittifak etmişler, “el-emvâlü'z-zâhire” (açık mallar) denilen toprak ürünleri, hayvanlar ve madenlerde ise borcun, zekâtın vücûbuna mâni olup olmadığında ihtilâfa düşmüşlerdir.

Hanefîler'e göre borç üç nevidir:

1. Şahıslara olan borçlar.

2. Allah hakkı olarak vâcip olup kullar tarafından istenen borçlar. Zekât bu nevidendir. (Geçmiş yıllara ait zekât borçları gibi.)

3. Kullar tarafından istenmeyen fakat Allah için yerine getirilmesi gereken borçlar. Nezir ve kefâret bu çeşit borçlardandır.

İlk iki grupta toplanan borçlar zekât mallarının nisabını düşürürlerse, bu mallarda zekât gerçekleşmez. Üçüncü grupta toplanan borçlar, zekâtın gerçekleşmesine mani değildir. Ayrıca borç hangi neviden olursa olsun, toprak ürünlerinde zekâtın vücûbuna mani değildir.

İmam Şafiî'ye göre borç hiçbir malda zekâtın vücûbuna engel olmaz.

İmam Mâlik'e göre ise sadece parada zekâtın vücûbuna engeldir, nisabı düşürürse zekât farz olmaz.

Fakihler arasındaki bu ihtilâf, onların zekâtın sırf ibadet mi yoksa malda fakir için gerçekleşen bir hak mı olduğu noktasında farklı değerlendirmelere sahip olmasından kaynaklanmaktadır. 

Go to top