Selamün aleyküm. Hocam namazdan sonra okunan "Allahumme entesselamü ve minkesselam,.." duasını okumanın hükmü nedir, Peygamberimizin bu konudaki uygulaması nasıl olmuştur? Allaha emanet olunuz. Ahmet Sacit Sarıyıldız - Facebook

*******

Ve aleyküm selam.

Hz. Sevbân'dan (r.a.) rivayet edilen bir hadisi şerifte, Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) selâm verince -bir rivayete göre de ifade, namazı bitirince- üç kere "estağfirullâh" der ve şöyle söylerdi:  "Allâhümme ente’s-selâmü ve minke’s-selâm, tebârekte yâ ze’l-celali ve’l-ikrâm."

Meali:Allâh'ım! Sen selâm’sın (Selâm sıfatının sahibisin, her türlü noksanlıklardan berîsin, kurtuluş merciisin). Selâmet (her türlü belâ ve musibetten emniyet) ancak Sendendir. Ey celâl (azamet / ululuk) ve kerem-ikrâm sahibi (Rabbim), Senin şânın çok yücedir."

Bu dua farz namazlardan sonra okunduğu gibi, sünnet namazlardan sonra da okunur. Çünkü bu dua ile Allâhü zû’l-Celâl’in yüceliği zikredilmiş / anılmış oluyor. Bu bakımdan sünnetlerden sonra okumak da sünnet olmuş olur.

Maalesef zaman zaman rastlıyoruz Ramazan aylarında… Müezzinlerimizin bazıları, cemaatle kılınan Vitir namazının ardından bu duayı okumadan hemen, “Alâ Rasûlinâ salavat” diyerek devam ediyorlar. Buna şahit olan ve meseleyi bilenlerin onları münasip bir lisanla ikaz edip hatırlatması gerekir.

Memleketimizdeki yaygın olan şekliyle, namazların farzlarından sonra üç defa istiğfar getirme uygulaması pek fazla yapılmıyor, müezzinler tarafından doğrudan "Allâhümme ente’s-selâmü,.." duası okunuyor. Namaz bitiminde de Salavât, Sübhânallâhi… tesbihi söyleniyor. Ardından Âyetü’l-Kürsî, İhlâs-ı şerif, Felak ve Nâs surelerini okumak da Rasûl-i Ekrem Efendimizin (s.a.v.) hadisleriyle sabittir, sünnettir. Gene bunların ardından da 33 kez Sübhânellâh, 33 kez el-Hamdülillâh, 34 kez de Allâhü ekber deyip, bunu “Lâilâhe illallâhü vahdehu lâşerîke leh…” temcid kelimeleri ile bitirmek de sünnettir.

Ancak bunlar, Asr-ı Saâdet’te yani Peygamberimiz (s.a.v.) zamanında seslice ve bir müezzinin komutuyla söylenmiyordu, herkes kendisi içinden okuyordu. Fakat İslâm’a sonradan girenlere, bu duaları ve okuma usûlünü bilmeyenlere de öğretmek maksadıyla vazifeliler, bu duaları biraz seslice okumaya başladılar... Sonraları ise buna alışıldı ve bunları hatırlatmak müezzinin vazifesi gibi addolundu. Şer’î bakımdan herhangi bir mahzur söz konusu olmadığından, tatbikat da bu yönde devam etmiş ve etmektedir. 

Go to top