Selamun aleykum Hocam. Namazda Rükû Esnasında Topukları Bitiştirmek Sünnet midir? Bir fıkıh kitabında şu ifadeler var: "Elleri diz kapakları üzerine koyma emri, topukları bitiştirmeye engel değildir. Çünkü elleri diz kapak üzerine koymak, topukların bitiştirilmesi ile de olur. Dolayısıyla o fiil, hali üzere sünnet olarak kalır. Hanefî âlimlerimizin rükûda topukları birbirine değdirmenin sünnet olduğu seklindeki görüşleri de bu doğrultudadır. (HADİSLERLE HANEFÎ FIKHI, C. 2, 307) Yavuz Selim Türk – Facebook

*******

Ve aleyküm selam.

- Namazda rukûdayken topukları birleştirmek sünnet midir?

Rukûdayken ‘topukların bitişmesi’ hususunu İbn Âbidîn (rh.), Reddü’l-Muhtâr’da zikretmiş ve “haysü lâ uzre: bir mazeret bulunmadığı zaman” ifadesini kullanmıştır. [Bkz. İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, 1, 476]

Ve yine, en-Nemenkânî’nin  (rh.), el-Fethu’r-Rabbânî’sinde [Bkz. 1, 186-187] de, erkeğin rükûda iken ayak topuklarını birleştireceğine dair bir görüş vardır. Ancak sonrasında da şu açıklamalara yer verilmiştir: Muhtemelen bu tarz tesettüre daha uygun olacağı için, kadınların namaz boyunca ayaklarını birleştirecekleri söylenmiş... Ama erkekler hakkındaki bu görüşün, bir yanlış anlama sonucu beyan edildiği de dile getirilmiştir. Şöyle ki; rukû’da herkesin kendi topuklarını birbirine değil, yanındakinin topuklarına birleştirdiği (aynı hizada tuttuğu) rivayeti vardır. Dolayısiyle cemaatın topuklardan hizayı düzeltip safları teşkil etmesi gerekir. Zira ayak parmaklarının uçlarından hizaya gelinecek olursa, ayakların kimi küçük kimi de büyük olduğu için saflar girintili çıkıntılı ve eğri büğrü olur. İşte bu durumu yanlış anlayanlar, topukların rükûda birleştirileceğini söylemişler [a.g.m. ve e., 1, 186] ve ihtimal ki, bunun kadınlar için sürekli yapılmasının uygun olacağı kanaatine varmışlardır. Halbuki bu uygulama, erkekler için olmayınca kadınlar için de olmayacaktır.

***

Diğer kaynaklara gelince…

Hanefî fıkıh kaynaklarından İmam Kâsânî’nin (rh.) meşhur eseri Bedaiu’s-Sanâ‘ isimli kitabında, “Rukûun sünnetleri” başlığı altında, bu husustaki sünnetler anlatılmış; fakat topukları birbirine yapıştırma diye bir madde sayılmamıştır.

Bizim bakabildiğimiz kadarıyla ne Cezîrî’rin (rh.) el-Mezâhibü’l-Erbaa’sında, ne Zuhaylî’nin gene dört mezhebi işleyen el-Fıkhu’l-İslamî ve Edilletuhu adlı eserinde de böyle bir sünnet zikredilmemiştir. Keza diğer mezhep âlimleri tarafından da rükûda topukların bitişmesi diye bir sünnetten bahsedilmemiş... Hanefî fıkıh kaynaklarının büyük çoğunluğunda da yine böyle bir sünnetten söz edilmemiştir.

Yukarıda belirttiğimiz üzere rukûdayken ‘topukların bitişmesi’ meselesi, Dürru’l-Muhatâr’ın metni olan Şerhu’l-Ebsâr’da da geçmemektedir. Reddü’l-Muhtâr’da ise müellif, “topukların bitişmesi” ifadesini aşağıya / hamişe almış ve “haysü lâ uzre: bir mazeret bulunmadığı zaman” ifadesini kullanmıştır.

N e t i c e

O halde, kişinin bir mazereti yok ve yapmakta da zorlanmıyorsa şayet, ihtilaftan kurtulmak için tabii ki bunu yapabilir, herhangi bir mahzuru olmaz. Bunun yerine getirilmesi için de topukların aynı hizada olması kâfidir. Bu iki kemiği zorla birleştirmeye kalkışmak gerekmez, iki topuk yan yana gelince sünnet yerini bulmuş olur. Ayrıca bu meseleyi büyütmek de yanlıştır. Zira namazda sükûnet ve huzur esastır, bunun için kendini zorlamak uygun olmaz. Birleştirene de, birleştirmeyene de bir şey dememek gerekir.

Mevzu ile ilgili olarak ayrıca bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2726-burak011.html

***

Rukû ile alakalı bazı sünnetler

  • Rukû ve secde tesbihleri, rükû halinde en az üç kere: "Sübhane Rabbiye'l-azıym" denilmesi, secde halinde de en az üç kere: "Sübhane Rabbiye'l-a‘lâ" denilmesi sünnettir. Bunun ortası 5, efdali de 7’dir.
  • Rukû halinde, erkeklerin parmakları açık olacak şekilde elleriyle dizlerini tutmaları sünnettir. Kadınlar ise bu halde parmaklarını açık tutmazlar ve dizlerini kavramazlar, ellerini sadece dizleri üzerine koyarlar.
  • Rukûda erkeklerin inciklerini, yani bacağın diz kapağından topuğa kadar olan kısmını dik tutmaları, kadınların da dizlerini bükük bulundurmaları sünnettir. Bu halde erkeklerin sırtları düz bulunur. Kadınların sırtları ise yukarıya doğru meyilli olur. Yani rukûda doksan derece, dümdüz eğilmeyip, dizlerini kırar ve biraz meyilli dururlar. Secdede kollarını açmayıp uyluklarına yapıştırırlar... Ancak bunların hepsi, bu şeklî tesettüre daha uygun olacağı için söylenmiştir. Meselâ rukûda yarıyı geçinceye kadar (kırkbeş dereceden fazla) eğilmedikçe rukûun kadın için de sahih olmayacağı söylenmiştir. Çünkü cemaatle namazda tam eğilmenin yarısının üzerinde imama yetişen kimse, o rek’ata yetişmemiş sayılır. Bu, kadın için de böyle olacağına göre, kadının da rukûda en az yarıyı (kırkbeş dereceyi) geçecek şekilde eğilmesi gerekir. Zaten kadınlar için, ‘dizlerini tutmadan ellerini dizlerinin üzerine koyarlar’ denmektedir ki; eli, avuç içi dizleri tam ortalayacak kadar indirmekle, rukû sahih olacak kadar eğilinmiş olur. Ancak birçok kadın bunu tam olarak yapmamakta ve belki de rükû’larının sıhhatine zarar vermektedirler. Dikkat edilmesi gereken bir husustur. 
Go to top