Selamun aleyküm

Abi aklıma cok takilan bir soru var onu paylasmak istiyorum...

……………………………………….

Beni bu konuda aydınlatırsanız sevinirim...saygılarmla Ali İhsan Çelik - Gmail

*******

Ve aleyküm selam.

Değerli kardeşim; mesajın, hoş olmayan, dedikodu mahiyeti taşıyan, gereksiz tartışmalara yol açabilecek türden bir takım lüzumsuzlukları da barındırdığı için tam olarak yayınlamıyoruz. Kısacası üslûp yanlış; bu formata, bu sahaya, bu cevelengâha uygun değil.

Esas itibariyle sorunuzu, “önemsiz-değersiz-faydasız, hatta içtimai ve manevi bakımdan zararlı olabilecek mâlâyânî tasnifine girecek mevzularda, tartışıp inatlaşarak birbirine üstün gelmeye çalışma gayretkeşliği” diye özetleyebiliriz. Onun için başlığa da en hafif tabiriyle, “Horoz dövüşü” dedik. Aslında âmiyane tabirle “Bilmem ne yarışı” demek daha uygun olurdu.

Cevabına gelince…

Aklına takılan ve soru diye yazdığın husus, senin de muhatabının da kuruntusundan ibaret! At onları kafandan. Şeytan’ın kalbine ilka ettiği vesveselerdir bunlar. Bu noktada ölçün nedir ki, o kanaate varıyorsun? Karşındaki o kendini beğenmiş riya-süm’a ve ucup hastalıklarıyla muallel zavallının kıstası-kriteri de nedir ki, seni ve birilerini -tabiri caizse- bu noksanla itham ediyor, edebiliyor! Kaç okkalık teraziniz var ki bunca ağırlığın altına girmiş, koskoca kitleleri tartmaya kalkışıyorsunuz? Yani lüzumsuzluk ancak bu kadar olur, demek geliyor içimden! Şeytan’ın ve nefs-i emmârenin maskarası olmaya ne gerek var?

Her şeyden evvel sünnet / sünnetler tamamı itibariyle nafile değil midir? Nafilelerde ise gizlilik esastır. Binaenaleyh işlediğin ibadetleri-amelleri göstermek, konuşmak, yaymak değildir aslolan... Nitekim bunu ifade için ecdadımız, “İbadet de gizli, kabahat de gizli” demişlerdir. Kaldı ki nafile olarak kimin ne yaptığını, hangi amelleri işlediğini -eğer söylemezse- kim nasıl ve nereden bilecek? Söylerse de işlediği o ibadetin bir kıymet-i harbiyesi, değeri kalır mı Cenab-ı Hak nezdinde! Bu biiir…

İkincisi, ibadetlerde aslolan sağlam-çürük, sahih-fasit ne olursa olsun rekolte fazlalığı değildir. Bilakis aslolan, kalitenin üstünlüğüdür. Binaenaleyh riya, süm’a (gösteriş / görsünler-duysunlar düşüncesi) ve ucup karışmış milyonla-yığınla ibadetin-tâatın olacağına, ihlâs üzere azıcık bir amelin olsun. Zira, “Allah'tan küçücük bir rıza (O’nun rızasına muvafık pek az bir amel-ibadet), hepsinden çok daha büyüktür. İşte asıl en büyük kurtuluş da budur.” [Tevbe suresi, 72]

Hâsılı; senin düşüncen ayrı bir yanlış, onun söyledikleri ise apayrı bir hata kumkuması! Değerlendirmeye bile değmez aslında... Çünkü kulluğunu-ibadetini beğenmek, ucuptur. Ucup ise manevi mühlikâttandır, çok tehlikeli bir hastalıktır. Ama sen, farzların yanında nafilelerde de gizlice elinden geleni yapmakla birlikte, gene de kendini eksik-noksan, hatalı ve kusurlu görmeğe çalış. Zira bu yolda aslolan; mahfiyet ve mahviyettir. Kullukta-ibadetlerde hem gizlilik hem de tevâzu, alçak gönüllülük, kendini değersiz görme ve göstermedir.

Tamam mı güzel kardeşim? 

Go to top