S.a. hocam, Kur’anda anlatılan sadıklarla salihlerle beraber olmanın anlamını biraz açabilirmisiniz? Teşekkür ederim. F. Zehra Karahanlı – Konya

*******

Ve aleyküm selam kardeşim.

Sorunuzun cevabını, sitemizde mevcut ‘Aynü’l-Hakîka fî Râbıtati’t-Tarîka’ isimli eserimizin 110-111’inci sayfalarındaki metin ve dipnotu aynen aktararak cevaplamak istiyoruz.

Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Bir de sâdıklarla beraber olun.’ [Tevbe sûresi, 9/119]

Sâdıklar, Allâh’a vuslat yolunu gösteren mürşidlerdir. Sâlik; onların ahbâbı ve kapılarının eşiğinde hâdimleri olduğu zaman, bu mürşidlerin muhabbet, terbiye ve velâyet kuvvetleri ile mâsivâyı terk ederek ‘seyr-i ilallâh’ mertebelerine ulaşır.’ [Bursevî, İsmail Hakkı, Tefsîru Rûhu’l-Beyân, 3, 532]

Ubeydullah Ahrâr k.s.,Sâdıklarla beraber olmak, sîreten ve sûreten onlarla bulunmak mânâsınadır. Bu mânevî beraberlik ise, râbıtadır’ buyururlar.

Sâfî Mevlânâ Ali b. Hüseyin (k.s.) de Reşahât Aynü’l-Hayât’ta (s. 273-274) şu açıklamalarda bulunuyor: ‘Sâdıklar ile olmanın iki mânâsı vardır:

Biri zâhir bakımından, öbürü de mânâ bakımından onlarla beraber olmaktır.

Birincisi sâdıklarla düşüp kalkmayı, ikincisi de o tâifeye gönül verip onların üstünlüğünü kabul etmeyi ve izlerinden gitmeyi gerektirir.

Birincisinde ülfetin yalnız sûreti, ikincisinde hem sûreti hem de rûhu vardır.

Sâdıklar şu kimselerdir ki, mâsivâ (Allah’tan gayrı her şey) onların gözünden silinmiştir. İnsanoğlunda; temas ettiği, irtibat kurduğu şahıstan-kişiden tam mânâsıyla müteessir olma (etkilenme) kabiliyeti bulunduğu için, sâdıklarla düşüp kalkmakta birinci derecede ehliyetlidir, yani bu işe en ehil ve en liyâkatli varlık insandır.”

İşte onun içindir ki Mevlâmız, mü’min kullarına; öncelikle Allah’tan korkunuz / takvâ sahibi olunuz, bunu takiben de sâdık-sâlih kullarıla yani Rasûl-i Zîşânımın vârisleriyle bir ve beraber bulununuz, buyuruyor. Böylece mürşid-i kâmil ü mükemmile irtibat ve onun lüzumuna işaret ediyor. Bunu kim emrediyor: Rabbimiz celle şânuhu ve amme nevâluhu hazretleri… Usûl-i fıkıh ilminde meşhur kaidedir; karineden mücerred mutlak emirler, vücûp ifade eder. Binaenaleyh, şeriatın bâtınıyla alakadar olan âlimlerce, mü’minin bir mürşid-i kâmil ü mükemmili arayıp bulması, onunla beraber olması (ona intisabı, bağlılığı) dinimizce gerekli oluyor. 

Go to top