Cumanız mübarek olsun

-Örümcek adam resimli olan tişörtü var giymek günahı varmıdır
Resulullah hayatta iken, vahy geliyor ve ümmete tebliğ olunuyor idi.
Ondan sonra artık vahy kesildi, hiç kimseye vahy gelmek ihtimali
kalmadı.

Yani artık meleklerin peygamberlerine de vahiy gelmez demektirmi doğru
anlamşımıyım?

Sonunsucusu Dün bdışaradn bir yemek aldım Farkında olmadan fazladan
koymuşlar O fazlalığıda yemek helal mıdır? Mertoğlu Barış – gmail.

*******

Selamün aleyküm. Sizin de cumanız mübarek olsun.

1- “Örümcek adam resimli olan tişörtü var giymek günahı varmıdır”?

Bu sorunuzun cevabı için, lütfen Takkesiz, çorapsız, yazılı elbise ve kısa kolla namaz başlıklı cevabi yazımızın 2. Maddesine bkz. ve dikkatlice okuyunuz. Ayrıca Mekânlarda resim ve heykel bulunması başlıklı yazıya da bir atf-ı nazar ediniz.

2- “Resulullah hayatta iken, vahy geliyor ve ümmete tebliğ olunuyor idi. Ondan sonra artık vahy kesildi, hiç kimseye vahy gelmek ihtimali kalmadı. Yani artık meleklerin peygamberlerine de vahiy gelmez demektirmi doğru anlamşımıyım?”

Vahiy hakkında dile getirdiğiniz şekliyle bir anlayış doğru olmaz. Çünkü vahyin farklı manaları ve bir takım kısımları vardır.

Bilindiği üzere vahy kelimesi; İlm-i Vazı’ üslûbiyle, vav-ha-ye maddelerinden müteşekkil fiilinin mastarıdır. Lûgatte gizli konuşmak, emretmek, îma ve işaret etmek, acele etmek, seslenmek, fısıldamak, mektup yazmak ve ilham gibi manalara gelmektedir. [el-Cevherî, es-Sıhâh; İbn Manzûr, Lisânü'l-Arab, "vav-ha-ye" maddesi.]

Bu kelime, Kur'an-ı Kerim’de Allah Teâla’ya ait bir fiil olarak kullanıldığı gibi, Allah'tan başkası için de kullanılmıştır. Bu sebeple kelime manası itibariyle vahiy mefhumu:

a) Gayr-ı İlâhî vahiy,

b) İlâhî vahiy diye iki çeşit olarak tesbit edilmektedir. [Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir Usûlü, 37; Turgut, Ali, Tefsir Usûlü ve Kaynakları, 79-80]

Gayr-ı İlâhî vahiy için aşağıdaki ayetler misâl olarak zikredilebilir:

"Zekeriyya, mâbetten kavminin karşısına çıkarak onlara, ‘Sabah-akşam tesbihte bulunun’ diye vahyetti." [Meryem suresi, 11]

Bu ayette, vahiy kelimesi îma ve işaret manasında kullanılmıştır.

"Biz böylece her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Bunlar, aldatmak maksadıyla birbirlerine yaldızlı sözler vahyederler." [En'âm suresi, 112]

Burada söz konusu edilen vahiy kelimesi, fısıldamak, gizlice söylemek anlamındadır. [Cerrahoğlu, a.g.e., 37]

İlâhî vahiy; Allah Teala tarafından yapılan vahyin “ilâhî vahiy” kavramını, kendi arasında tekvînî, ilhâmî ve teşriî / hakîkî vahiy tarzında değişik kısımlara ayırmak mümkündür. 

Tekvînî vahiy: Cansız varlıkların hususi vazifelerini bildiren bir vahiy şeklidir. Onlara hususi vazifelerini kendilerine bildiren Allah (c.c.), bunu vahiy kelimesiyle ifade etmiştir. Kur’an-ı Hakîm’de bu vahiy çeşidi, göklere ve yere yapılan vahiy olarak kendini göstermektedir. İlgili ayetler şöyledir:

Allah böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe görevini vahiy etti.” [Fussılet suresi, 12]

Yeryüzü o şiddetli sarsıntı ile sarsıldığı, içindeki ağırlıklarını çıkarıp dışarı attığı ve insan, “Bu yere de ne oluyor?” dediği zaman, işte o gün yer, üzerinde olup biten her şeyi anlatır. Çünkü Rabbin ona vahiy etmiştir." [Zilzâl suresi, 1-5]

Teşriî vahiy; insanlık camiasından seçilip vazifelendirilen peygamberler vasıtasıyla, insanların ve de cinlerin dünya ve ahiret hayatlarının mutluluğu için esaslar koyan ilâhî tebliğlerden / mesajlardan ibarettir.

Rasûlullah Efendimize (s.a.v.) vahyin gelişi de, değişik şekiller arz etmektedir. Detaylı bilgi için bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/514-vahiy-hakkinda.html

Velhâsıl kesilen vahiy, Teşriî vahiy’dir. Yani, Rabbimizin (celle şânuhu) insanlık camiasından seçip, son peygamber olarak vazifelendirdiği Rasûl-i Zîşân Efendimiz (s.a.v.) vasıtasıyla, ins ü cinnin dünya ve ahiret hayatlarının saadeti için usûl ve esaslar koyan ilâhî tebliğlerdir. Buna hakikî vahiy de denilir. Hakîki / Teşriî vahiy mefhumu; "Allah Teâla tarafından peygamberlere (aleyhimüsselâm) vasıtalı veya vasıtasız olarak ulaştırılan vahiy” olarak da tarif edilebilir. Binaenaleyh Rasûlullah Efendimizden (s.a.v.) sonra bu vahyin kesilmiş olması, mutlak manadaki vahyin her nev’inin bitimiş, kesilmiş olması demek değildir. Dolayısiyle Cenab-ı Hakk’ın kıyamete kadar kimlere -bu tasnife Cebrâil a.s. da dâhil- , nelere, nasıl ve hangi yollarla vahiylerde bulunacağını bizim bilmemize imkân olmadığı gibi, bunu böyle kafaya takmanın da bir manası yoktur. O her gün (her an) yeni bir iştedir.”[Rahman suresi, 29]ilahî beyanı bunu anlatmaktadır. Ne sen, ne biz, ne de bir başkası bunları bilip anlayabilir, ne de bilmekle, anlamakla mükelleftir. Merak etme, kimse bunlardan hesaba da çekilmez. Kısacısı lüzumsuz bir vesvese, faydasız bir mesele… Bunlara kafaya takmanın bir gereği de faydası da olmaz.

3- “Sonunsucusu Dün bdışaradn bir yemek aldım Farkında olmadan fazladan
koymuşlar O fazlalığıda yemek helal mıdır
?”

Bedelini ödemen kaydıyla helâldir, aksi halde haram olur. 

Go to top