Muhterem hocam selamun aleyküm. Bayramınız mübarek olsun. Bir Müslüman çocuğun sünnet olmasının fikhî ve dini hükmü nedir. Yeni Müslüman olan bir adam sünnet olmak istemese mahzuru varımdır, varsa nedir? Muhabbetlerimle… İsim saklı

*******

Ve aleyküm selam değerli hocam;

Sizlerin de gelecek bayramınız şimdiden mübarek olsun.

Bir Müslüman çocuğun sünnet olmasının dinî-fıkhî hükmü, bu operasyonun sünnet oluşudur. Maamafih vâcip olduğunu söyleyen âlimler de vardır. Dolayısiyle vâcibe yakın kuvvetli bir sünnettir diyebiliriz. Kısacası sünnet ameliyesi, hem dinin ve hem dindarlığın şiârıdır. Bir bakıma Müslümanın kâfirden ayırdedilmesi buna bağlıdır, dinde alâmet-i fârika gibidir.

Tâbiîn’in büyüklerinden Hasan-ı Basrî (rh.) hazretleri ise; “Rasûlüllah Efendimize (s.a.v.) uyarak birçok insan İslâm'a girdi. Siyahı-beyazı, Romalısı-İranlısı-Habeşlisi... Ama bunlardan hiç birinin sünnet olup olmadıkları araştırılmadı. Şayet sünnet olmak vacip olsaydı, sözü edilenler sünnet olmadan İslâm dinine kabul edilmezlerdi” demektedir.

Ancak bu delil sünnet olmanın ihtiyarî olduğunu isbatlayacak mahiyette değildir. Zira Araplar zaten kesinlikle sünnet olmakta idiler. Diğer taraftan Yahudiler de kesin olarak sünnet olurlardı. Hırıstiyanlardan ise bir grup sünnet olurken, diğer bazıları da olmazdı.

İslâm dinini kabul eden herkes, ister puta tapan Arap olsun, ister Yahudi, ister Hırıstiyan olsun, İslâmî esaslardan / prensiplerden birinin sünnet olmak olduğunu bilirdi. Bunu bildiği için de İslâm dinini kabul ettikten hemen sonra boy abdesti aldıkları gibi sünnet olurlardı. Useym b. Kelîb'in (r.a.) dedesi Rasûlullah Efendimiz'e (s.a.v.) gelip,

- “Kesin olarak İslâm’ı seçtim, Müslüman oldum” deyince, Rasûlüllah (s.a.v.) kendisine;

- “O halde küfrün kıllarını kendinden temizleyip at ve sünnet ol” buyurması ve Zührî (rh.) yoluyla rivayet olunan; “Kim İslâm'a girerse, yaşlı da olsa sünnet olsun” manasındaki hadis, bu hükmü pekiştirmektedir.

Binaenaleyh yeni Müslüman olan bir adam sünnet olmak istemezse, İslâm’ın bu çok çok önemli, kuvvetli ve temel bir sünnetini ihmâl etme mahzuru olduğu açıktır. Nebevî usûl ve âdaba uymamış ve bu noktadaki şefaat-i Rasûl’den de mahrum olmuş olur. O bakımdan kendisine “sünnet olma”nın dindeki ehemmiyeti, sağlık açısından da faydaları münasip bir lisanla muvafık şekilde anlatılıp teşvik edilerek, sünnet olması temin edilmeye çalışılmalıdır.

Mevzu ile ilgili detaylı bilgi için lütfen bkz.

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/684-sunnet.html 

Ayrıca; 

Sünnet-i Hüdâ ve Sünnet-i Zevâid 

başlıklı yazıya da atf-ı nazar ediniz.

Go to top