Selamun aleyküm

Sorumu açayım o zaman.şüphe eden kişi alim olmasa da ciddi bir ilmi birikimi olan bir kişi.tesettür ya da el kesmeyi inkar eden kişinin kafir olup olmadığından şüphe etmesinin sebebi bunu  o kişinin ayetleri tevil ederek iddaa etmesidir.Bu yaptığı tevil yanlış olsa da bu kişiyi bu tevilden dolayı müslüman saymak ya da kafir olduğundan şüphe etmek caiz midir?

Hocam ayrıca bu sorularımın vesvese olduğunu düşünmüyorum.çünkü biz toplanıp arkadaşlarla sohbet düzenliyoruz.bu haftanın konusu da küfür ve tekfir konusu.genel şeylerde sıkıntı yok ama bu sorularda olduğu gibi bazı ince mevzuların içinden tam çıkamadığımız için de bi alime sorma gereksinimi duyduk.size sormak istedik.selametle. Hakan Aydın

*******

Ve aleyküm selam.

Değerli kardeşim; öncelikle usûlde anlaşmamız lazım. Bunu başaramazsak, birbirimizi anlamamız mümkün olmaz. Nitekim benim gereksiz vesveseler-tevehhümler, faydasız sorular olarak gördüğümü, siz farklı değerlendirebilirsiniz. Bu kaçınılmaz olur. O bakımdan evleviyetle bunu halletmemiz lazım.

Bendenizin “usûl”den kastım, ilmin tahsil usûlünden tutun da, meselelerin ele alınış tarzına değerlendirmeye, hadiselere uygulanış metoduna varıncaya kadar… Mesela daha önce de işaret ettiğimiz gibi akaid-kelâm mevzuları çok ciddi, ilmî tabiriyle arîz ve amîq mevzulardır. Sohbet ya da ders esnasında başınızda o alana bihakkın vakıf bir âlim-hocanız var mı? Yoksa ana cadde tabir edebileceğimiz mevzuların dışına taşmamanızda fayda var. Böylesine geniş ve tehlikeli yollara girilirse hata ihtimali de yüksek olur.

Ayrıca sû-i zanda bulunmuş olmayayım amma, bir önceki cevabî mesajımızda okumanızı tavsiye ettiğimiz yazıları okumadığınızı düşünüyorum, bilmem yanılıyor muyum? Çünkü okusanız bu soruları tekrar-tekrar sormayacağınız kanaatindeyim. Oysa bendeniz yine hatırlatmak zorundayım; eğer o yazıları okumuş olsaydınız, gerek sadedinde olduğunuz meseleyi, gerekse onun dışındaki pek çok problemi çözmüş, yelpazeyi hayli genişletmiş olurdunuz. Lütfen şu linklere bkz.:

http://www.halisece.com/arama.html?searchword=tekfir&searchphrase=all

Israrla üzerinde durduğunuz meselelerin cevabı da, öyle “evet-hayır”la kısaca / üstünkörü geçiştirilecek kadar basit değil. Zira içinde yaşadığımız toplum zemininde, pek çok yanlış anlamalara ve de istismara yol açabilmeye müsait hususlar… Keza bunlar, zaman içinde çeşitli vesilelerle sitede direkt ya da endirekt ele alınıp cevaplanmış sorular. Onun için sorularınızı öncelikle sitede araştırmanızı talep ediyoruz. Ta ki durmadan aynı şeyleri tekrar edip vakit israfına düşmeyelim...

Ancak madem bunca ısrar ettiniz, tabiri caizse gönül koydunuz; şayet yararı olacak, bilgi haznenize de bir şey katacaksa, sorduklarınızı bir nebze de olsa cevaplamaya çalışalım.

İlmî birikim -hadi biz buna dinî alanda genel kültür diyelim- ayrı, dinî ilimlerin belli bir alanında ihtisas sahibi âlim olmak apayrı... Öyle değil mi?

Söz konusu kişi hangi kıstasları esas alıp “ayetleri te’vil” edecek (yorumlayacak)?! Zira bunu yapacak kişinin en başta sarf-nahiv (gramer), lûgat, edebiyat (meâni‘-beyân-bedi‘), tefsir, tefsir usûlü, fıkıh, fıkıh usûlü, hadis, hadis usûlü… vb. nice temel ilimlere vakıf olması lazım. Yoksa te’vil ya da tefsir adına konuştukları boşta kalır, zırvadan ibaret olur, -Allah korusun- kendisini de okkanın altına düşürür, Cehennem’i boylar! Binaenaleyh böyle bir kişiye öncelikle bunlar anlatılmalı… İşin ciddiyet ve vahameti hatırlatılmalı. Dolalıysiyle bu sevdaden vaz geçmesi için ikaz edilmeli. Eğer kabul ederse, problem yok. Noktayı koyar, kapatırsınız meseleyi… Ama buna rağmen zırvalamayı sürdürecek olursa, onun hükmü bellidir. Kitap ve Sünnet’te apaçık beyan edilmiştir. Kişi, müfessirlerin tefsir ve te’villerini, hadislerin şerhlerini ve müçtehitlerin açıklamalarını dikkate almadan kendi hevâ ve hevesine, arzusuna göre Kur'an’ı tefsir edecek olursa, yeri hiç şüphesiz Cehennem’dir. Bunu haber veren hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir (mealen):

“Kim bilgisi olmadığı halde Kur’an’la ilgili söz söylerse (Kur’an’ı tefsir ve te’vile kalkışırsa), ateşteki / Cehennem’deki yerine hazırlansın.” [Tirmizî, Sünen, Tefsir, 1]

“Kim bilerek bana yalandan bir söz isnat ederse, Cehennem’deki yerine hazırlansın. Kim de bilgisi olmadığı halde kendi görüşüne (fikrine-düşüncesine dayanarak) Kur’an’la ilgili söz söylerse (Kur’an’ı tefsir etmeye kalkışırsa), ateşteki (Cehennem’deki) yerine hazırlansın.” [Bkz. a.g.e. ve zikri geçen bâb]

“Kim de (bilgisi olmadığı halde) kendi görüşüne (fikrine dayanarak) Kur’an’la ilgili söz söylerse (Kur’an’ı tefsir ederse), o hususta isabet etse bile hata etmiş olur.” [Ebu Davud, Sünen, İlim, 5]

Kaldı ki tesettür ve el kesme hakkındaki ayetler sarihtir, te’vile yol ve imkân yoktur. Dolayısiyle bunu inkâr eden kâfir olur, onun küfründe şüphe eden de aynı hükmün altına girer. Bu kadar net! Günümüz “meal müçtehitleri”, sözde “hadis şârihleri” bunun en bariz örnekleridir. Geniş bilgi için lütfen aşağıdaki linke ve o link içerisinde verilen diğer yazılara da dikkatle bkz.

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2778-din-meal-den-ogrenilmez.html

Umarım meram anlaşılmıştır.

Vesselâm…

Go to top