Hayırlı vakitler hocam, çok zor durumda kalındığında hınzır eti yenebilir mi? bakara süresinin 173. ayetinde zaruret miktarı yenilebilir yazıyor. bu hz. allah’in gayrısına kesilen kurbanlar için mi, yoksa hınzir içn mi geçerli? bi yardımcı olabilir misiniz?

Soru: Hanife tarafından yazıldı. Kategori: Soruf – Cevap

*******

Selamün aleyküm. Size de hayırlı geceler…

Değerli kardeşim;

Öncelikle hemen belirtmekte fayda görüyorum; “Din mealden öğrenilmez”. Lütfen linkini verdiğim ve aynı başlığı taşıyan yazıyı mutlaka ve dikkatle okuyunuz: http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2778-din-meal-den-ogrenilmez.html Hatta ilim erbabı olmayan avam Müslümanlar / halk, tefsir ve hadis kitaplarından da tam ve sağlıklı şekilde yararlanamaz, dinini öğrenemez. Çünkü alt yapıları yoktur, varsa da yeterli değildir; o bakımdan büyük sıkıntılarla yüz yüze kalırlar. Bu aynen, henüz dört işlemi bile tam olarak çözemeyen bir insanın, yüksek matematikle meşgul olmaya kalkışmasına benzer. Onun için bakmayın siz öyle, ‘al eline meali, öğren dinini’ veya ‘tefsirler, hadis kitapları varken ilmihal de neymiş’ diyenlerin zırvalarına…

Bu hususta doğru olan âdap ve usûl / metod, gerek inanç gerekse ibadet ve amellerle ilgili dinî bilgileri komprime eserlerden yani ilmihallerden okuyup öğrenmemizdir. Temel dinî yapı sağlam olmayınca, insan sıkıntılara düşer. Sizin yaşadığınız durumda olduğu gibi. O bakımdan şayet elinizde yoksa, kendinize mutlaka hem kısa, hem geniş çaplı sağlam bir ilmihal edinin. Ve sadece edinmekle de kalmayın, mutlaka hazmederek okuyun, ezberlenmesi gereken kısımları da olabildiğince ezberlemeye çalışın.

Kısacası öncelikle bu husustaki usûlü düzgün koyalım ki, maksadımıza-hedefimize ulaşmakta sıkıntı olmasın. Birbirimizi anlamakta, meramımızı anlatmakta zorluk çekmeyelim.

***

Dilerseniz evvela Elmalı’lı merhumun Hak Dini Kur’an Dilinden söz konusu ayet-i kerimenin tefsirini görelim. Sonra da sorunuzun cevabını özetleriz.

Şimdi siz haram kılınan şeyleri de kısaca belleyiniz: Allahu Teâlâ sizlere ancak şunları haram ve yasak kılmıştır:

“Ölü hayvan yani kesilmesi gerektiği halde kesilmeden kendi kendine veya boğazlama yerine geçmeyecek diğer bir sebeple ölen herhangi bir ölü hayvan... Hatta balık, kesilmeye ihtiyacı olmadığı halde ölüp de su üstüne çıkmış olan ölü balık (semek-i tâfî) bile haramdır. Kan yani dem-i mesfûh denen akar kan, domuz eti yani gerek ölü olsun ve gerekse boğazlanmış olsun kayıtsız şartsız domuz eti ki, bunun baştan başa murdar ve her şeyinin pis olduğunu göreceksiniz. Bir de Allah'tan başkası adına kesilen hayvanlar. Âyette geçen "ihlâl" aslında sesi yükseltmek demektir. Müşrikler mâbudlarına (tapındıkları putlarına) kurban kestikleri zaman, Lât adına, Uzza adına diyerek onların isimlerini yüksek sesle söylerlerdi. Böyle sesi yükseltme ile kesmeye de "ihlâl" denirdi. Sonraları ihlâl, isterse sessizce olsun, mutlak olarak kesme anlamında kullanılmıştır ki, âyet de bu mânâyadır.

“Buna göre gerek gizli, gerek açık olarak Allah'tan başkası adına kesilen kurbanların, hayvanların yenmesi haramdır. Mesela, filan türbede Allah için kurban kesmek caiz ve yenmesi helal olursa da, filan türbe için ve onun adına kesilen kurbanın eti yenmez. Bunlar haramdırlar. Bunların yenmesindeki zararlar saymakla bitmez. Bunun için son derece hayatî bir zaruret (ölüm tehlikesi) bulunmadıkça bunlardan yemek, kesinlikle haram ve günahtır.

“Bununla beraber, her kim mecbur kalır ve yemediği takdirde öleceği muhakkak bulunursa, bu zaruret içinde bulunan kimse, başkasının hakkına tecavüz etmediği, yani kendi gibi zaruret içinde bulunan diğer birinin, ölümünü önleyecek kadar elinde bulunana saldırarak, kendini kurtarmak için onun ölümüne sebep olmadığı ve taşkınlık yapmadığı, yani ölmemek için gerekli olan zaruret ölçüsünden fazlasına geçmediği takdirde, ona günah yoktur. Böyle zaruret içinde kalmış bir kimse için bunlardan hangisini bulursa zaruret miktarı, yani ölmeyecek kadar yemeye ruhsat vardır. O da bu ruhsatı terk ederse günahkâr olur.

“Fıkıh ilminde "Zaruretler, haram olan şeyleri mübah kılar." ve "Zaruretler, kendi miktarınca takdir olunur." genel kaidesi de bu ve benzeri âyetlerin mânâsıdır.”

***

Velhâsıl;

Mü’min ölümle burun buruna kalıp, yukarıda sayılan haram nesnelerden başka da bir şey bulamadığı takdirde, domuz eti de dahil bu maddelerden ölmeyecek kadar yiyebilir. Ancak dikkat edilmesi gereken ölçü; ölmeyecek kadar, yoksa doyuncaya kadar değil. Susuzluk durumu da aynen böyledir. Şaraptan veya haram olan diğer içeceklerden başka bir şey bulamayan mü’min, gene bunlardan da ölmeyecek kadar içebilir.

Umarım mesele anlaşılmıştır. 

Go to top