Selamün aleyküm. hocam meleklerin sevabını yazamayacakları kadar büyük sevabı olan dua ve ibadetlerden söz ediliyor, bunlar nelerdir, bahsedebilir misiniz?

Soru: Atâullah tarafından yazıldı. Kategori: Soru – Cevap

*******

Ve aleyküm selam.

Değerli kardeşim;

Kur’an-ı Kerim’de buyruluyor ki: “Mallarını Allah yolunda infak edenlerin meseli / benzeri / durumu bir tâne meseli gibidir ki, yedi başak bitirmiş her başakta yüz tâne var. Allah dilediğine daha da katlar, Allah vâsi‘dir alîmdir.[Bakara suresi, 261]

Evet O Vâsi‘, hudutsuz bir kuvvet ve kudret sahibidir; hazinesi sonsuzdur, ihsan ettiği şeyler O’na darlık vermez.

Alîm’dir; her şeyi, haliyle-hakkıyle, hakikat ve özüyle bilir. İnfak edenin niyetini, ihlâslı olup olmadığını, ihlâsının derecesini ve infak kudretini bilir.

Muhakkak ki Allah, hiç kimseye zerre kadar zulüm etmez. Eğer bir hasene olursa onu kat kat artırır, bir de tarafından azîm bir ecir (pek büyük bir mükâfat) verir.” [Nisa suresi, 40] İşte, ayet-i kerimede geçen Mevlâmızın “tarafından-nezdinden-katından” verdiği o pek büyük mükâftın ne olduğunu melekler dahi bilemez ki yazsınlar… Onu ancak O bilir.

Âlemlere Rahmet Efendimiz (s.a.v.) bu ayetleri şu mübarek sözleriyle şöyle tefsir ediyor:

Allah azze ve celle buyuruyor ki: Kim huzuruma bir iyilik getirirse, ona getirdiğinin on misli mükâfat vardır. Hatta daha da artırırım.....” [Bkz. Nevevî, Riyâzu’s-Sâlihîn, Hadis no: 412]

Ve yine Cenab-ı Mevlâmız buyuruyor ki; “(Ey insanoğlu!) Sana güzellikten her ne ererse, bil ki Allah’tandır; kötülükten de başına her ne gelirse, anla ki nefsindendir / sendendir…” [Nisâ suresi, 79]

Velhâsıl; İlâhî adâletinin iktizası olarak, insanoğlu, iyilik kendisinden olmadığı için, bunlara karşılık hiç sevap alması gerekmezken… İşlediği kötülüğün ise isteyeni ve fâili bizzat kendisi olduğundan, bir kötülüğüne karşılık bir günah alması icap ederken; amel defterinde, Allah’ın fazlı-keremi ve rahmetiyle, iyiliklerinin sevabını en az bire on, bire yetmiş, bire yedi yüz, bire yedi bin, yedi yüz bin… hatta sınırsız olarak buluyor. Kötülüğüne karşılık da kendisine sadece bir günah yazılıyor.

Demek ki, Allah’ın fazlı, rahmeti ve keremi sadece âhirette ve mahşerde değil; dünyada günahların ve sevapların yazılması esnasında dahî adâletinin ve gazabının önüne geçiyor ve kullarının sevap ve hayır defterini daha dolu hale getiriyor. Zira rahmet zâtının, gadap ise sıfâtının tecellisidir.

Keza bu cümleden olarak sabredenlere verilecek sevap da hesapsızdır. Sabredenlere o kadar çok sevap verilir ki, bunun miktarını Allah Teâla’dan başkası bilmez. Bu husus âyet-i kerimede şöyle beyan buyrulmuştur: “…sabredenlere mükâfatları hesapsız ödenecektir.”[Zümer suresi, 10]

Yine meleklerin bilemedikleri-yazamadıkları râbıta-i şerife ve zikr-i kalbînin, hakiki ihlâs sahiplerinin amellerinin mükâfatı da bizzat Rabbimiz (c.c.) tarafından takdir buyrulacaktır.

Sadedinde olduğumuz husus, hadis-i kudsî ve hadsi-i şeriflerde de şöyle beyan buyruluyor:

Âdemoğlunun her amelinin karşılığı kat-kat verilir. Bir iyilik on katından yedi yüz katına kadar mükâfatlandırılır.’ Allah Tealâ buyuruyor ki: ‘Ancak oruç müstesna; zira oruç, doğrudan doğruya bana edilen (kendisine riyâ karışmayan) bir ibadettir. Onun mükâfatını ben veririm. Oruçlu yemesini-içmesini ve cinsî arzularını benim için bırakmıştır…” [Hadis-i kudsî, Buhari, Sahih, 4,103-110,  Hadis no: 1894; Fazlu Savm, H. no: 1904; el-Libâs, H. no: 5927;Tevhid, H. no: 7942; Müslim, Sahih, Hadis no: 1151]

“Her kim ki salih bir ameli / iyi bir işi işlemeye niyet eder de onu yapmazsa, ona tam bir iyilik olarak yazılır. Niyet eder ve yaparsa, on mislinden yediyüz misline kadar, hatta daha fazla bile yazılır. Kötü bir işe niyet edip, de, yapmayana tam bir hasene (iyilik) sevabı, niyet edip yapana ise bir günah olarak yazılır.” [Müslim, Sahih, İman, Hadis no: 207; Buhari, Sahih, Rikâk, Bâb: 31]

 “Allah (c.c.) iyiliklerin ve kötülüklerin yazılmasını (meleklere) emretti. Sonra şöyle buyurdu: ‘Kim iyiylik yapmaya niyet eder, fakat yapamazsa; Allah (c.c.) onu kendi katında tam bir iyiylik olarak olarak yazar. Eğer o iyiliği yapmayı diler ve yaparsa, Allah onun defterine 10 kattan 700 kata kadar veya kendi takdir ettiği kadar sevap yazar. Şayet bir kötülük yapmaya niyet eder ve sonra vazgeçerse, Allah onun amel defterine o kötülüğü yapmadığı için 1 sevap yazar. Eğer o kötülüğü hem niyet edip hem yaparsa, amel defterine sadece 1 günah olarak yazar.” [Buhari-Müslim, Nevevî, Riyâzu’s-Sâlihin, Hadis no: 11]

Yani Rabbiniz celle şânuhu, rahîmdir; bir iyilik yapmak isteyip de yapamayana, bir sevap veriyor. Yapana on mislinden 700 misline kadar veya daha fazla mükâfatta bulunuyor. Kötülüğü isteyip de yapmayana bir sevap, yapana ise sadece bir günah yazılıyor. Hatta Allah Teâlâ onu affederse hiç günah yazılmaz. 

Meleklerin sevabını yazamadığı ameller olduğu gibi, dualar da vardır. Bunlardan biri şöyledir:

يَا رَبُّ، لَكَ الْحَمْدُ كَمَا يَنْبَغِى لِجَلَالِ وَجْهِكَ ولِعَظِيمِ سُلْطَانِكَ

Okunuşu: “Yâ Rabbi, leke’l-hamdü kemâ yenbağî li-celâli vechike ve li-azıymi sultânike”

Meali: “Ey Rabbim! Senin zâtının celâline ve senin saltanatının / hâkimiyetinin azametine lâyık şekilde sana hamd olsun.” 

İbn Mâce, Beyhakî ve Taberânî’nin (rahımehumullah) Abdullah b. Ömer’den (r.anhuma) yaptıkları rivayette, Rasûl-i Ekrem ve Nebiyy-i Muhterem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Allah’ın kullarından bir kul; ‘Yâ Rabbi, leke’l-hamdü kemâ yenbeğî li-celâli vechike ve li-azıymi sultânike’ duasını okudu. İki melek bunun sevabını yazmakta zorlandılar; nasıl yazacaklarını bilemediler. Bu sebeple, göğe çıktılar ve dediler ki:

- ‘Ey Rabbimiz! Senin kulun öyle bir şey söyledi ki, onu nasıl yazacağımızı (onun ecrinin miktarını) bilemiyoruz’

Allahu Teâla, kulunun ne dediğini bildiği halde;

- ‘Kulum ne dedi?’ diye sordu.

Melekler:  

- ‘Yâ Rabbi! O şöyle dedi:

Yâ Rabbi, leke’l- hamdü kemâ yenbeğî li-celâli vechike ve li-azıymi sultânike.’

Bunun üzerine Allahu Teâla,

- ‘Kulum ne söylediyse, siz onu olduğu gibi yazın; zaten kulum sonunda bana
gelecek ve ben onun mükâfatını vereceğim
” buyurdu.  [Bkz.
Alâuddîn Ali el-Müttaqî b. Husâmuddîn el-Hindi el-Burhanfûrî,  Kenzü’l-Ummâl, Hadis no: 5127]

Bu mevzuda daha geniş bilgi için ayrıca bkz.

http://www.halisece.com/islami-makaleler/2458-iyiliklerin-karsiligi-asgari-bire-on-kotuluklerinki-birebir.html

Go to top