Halis abi bir kardeşimiz soruyor:

10 sene önce imkanı olan bir adam hacca yazılmış, diyelim ki 2007’de imkanı varmış, gitmek için kaydını yaptırmış fakat kurada çıkmamış. 2018 yılında haccı çıkmış, ancak gidecek durumu yok, borçları var; bunun hükmü nedir? Hac kendisine borç olur mu?

Bununla ilgili yazınız var mi?

Hayırlı geceler.

Soru: Ömer Değirmenci tarafından yazıldı. Kategori: Soru – Cevap

*******

Selâmün aleyküm.

Değerli kardeşim;

Bir kimsenin hac ibadetiyle yükümlü sayılması için mâlumunuz, kişinin Müslüman, akıllı, erginlik çağına ulaşmış, hür, hac için yeterli mâlî imkâna sahip ve bu ibadeti yerine getirecek vakte erişmiş olması şarttır. Bu şartlardan birini taşımayan kimseye hac farz olmaz.

Ancak haccın şartlarını taşır iken bu ibâdeti yapmamış olanlar, sonradan bazı şartları kaybederler ise sorumlulukları devam eder. Meselâ zengin bir şahıs, hac mevsimleri gelip geçtikten sonra devamlı bir hastalığa mâruz kalırsa, yerine vekâleten birini göndermesi gerekir. Bu sebeple Müslüman, imkân elverdiği anda ve ilk fırsatta bu ibâdeti yerine getirmeye gayret etmelidir.

Hacda istitâat (güç yetme) şartı sıhhate şâmil olduğu gibi, zâd u râhile ve yola da şâmil olur. Yani Kendi durumuna uygun binek / vasıta ve yolda yapacağı harcamaları karşılayacak parası bulunmalıdır. Bu eksik olunca istitâat mefqûd yani kaybolmuş / yok sayılır. Binaenaleyh bu durumdaki bir kişiye hac farz olmaz. Nitekim Büyük İslam İlmihali’nde bu husus şöyle açıklanmıştı:

“Kendi durumuna uygun binek vasıta ve yolda yapacağı harcamaları karşılayacak parası bulunmalıdır. Buna ‘Râhiliye’ ve ‘Zâdü’t-Tarîqa (yol azığına sahib bulunmak)’ denir. Şöyle ki:

Hac için yol azığına ve bilinecek vasıtaya gücü yeter olması şarttır. Bu kudretin hac aylarında veya herkesin bulunduğu yerde hacıların âdet üzere hacca gidecekleri zamanda bulunması gerekir. Bu esnada temel ihtiyaçlardan başka hacca yetecek kadar mala sahib olan kimsenin, diğer şartlara da mâlik olması halinde, ona hac farz olur. Bu malı başka yere harcayamaz. Harcarsa, hac üzerinde borç kalmış olur. Fakat bu zamandan önce elde edilen mal, bundan önce istenilen yere harcanabilir. Bundan dolayı kendisine hac ibadeti vacip olmuş sayılmaz.

Meselâ: Muharrem ayında hacca yetecek kadar malı olan kimse, bunu bir iki ay içinde başka bir yere harcayıp da, memleketinde hacca gidilmesi âdet olan bir zamanda elinde mal kalmamış olsa, kendisine hac farz olmuş olmaz. Ödünç ve ikram suretiyle verilen azık ve binek yeterli sayılmaz. Bu ikram minnet altında bırakmayacak kimseler tarafından olsa bile hüküm aynıdır. Onun için Hac etmek üzere hibe edilen bir malı kabul etmek her halde gerekmez.

Bununla beraber Mekke-i Mükerreme'ye on sekiz saatten yakın bulunan yerlerdeki Müslümanlar için yaya yürümeye güçleri olunca binek bulunması şart değildir.” [Bilmen, Ömer Nasuhi, a.g.e., Bilmen Yayınevi, İstanbul, 1966, s. 371, md. 8]

Netice: Son devir dersiâmlarımızdan büyük âlim ve fakih Ömer Nasuhi Bilmen merhum bunları yazıp meseleyi böyle izah ettiğine göre, demek oluyor ki bu hususta müftâ bih olan kavil bu, fetva bu surette verilmiş. 

Go to top