Zikirle meşguliyet anında meydana gelen vesveseler ve bunlardan kurtulma çareleri hakkında izahat


"Esnâ-yı zikirde nefsin hâtıratından men'i için birçok usûl vardır.

"En kolayı, bütün havâsla cânib-i kalbe teveccühtür.

"Bu teveccüh perîşân olunca, kalbe teveccühü tekrar ve temerküz ettirmeğe devam lazımdır.

"Fakat, lâtîfe-i kalp velâyet-i suğrâ'ya vâsıl olmadıkça, kalbin tamamen hâtırattan selâmetine imkân yoktur." [Süleyman Hilmi Silistrevî k.s., Mektuplar ve Bazı mesâil-i Mühimme, s. 34]

***

Bugünkü dille (mealen, kırık-dökük) şöyle ifade edebiliriz: 

Zikir esnasında nefsin hâtıralararından-vesveselerinden kurtulmanın, onlara mâni olmanın birçok usûlü-erkânı, yolu-yöntemi vardır. Bunların en kolay olanı ise, hayâl, vehim, hâfıza, hiss-i müşterek-ortak duyular gibi bütün duygularla kalp tarafına yönelmektir.

Bu yönelme dağınık ve karışık hâle gelince, kalbe yönelmeyi tekrar etmek; derlenip toparlanma, dikkati aynı noktada toplama işine devam etmek lazımdır.

Fakat laâtîfe-i kalp yani maddî anlamdaki kalple ilgisi bulanan, onun içinde keyfiyetsiz-şekilsiz bir halde olan manevi-hakiki kalp, velâyet-i suğrâ'ya (veililiğin ilk basamağına, makamına) kavuşmadıkça, kalbin tamamen hâtıralardan-vesveselerden kurtulması mümkün değildir.

***

"Kavlen, fiilen, amelen, havâtıran estağfirullâhe'l-azıym ve etûbü ileyk min cemîi mâ keriha'llâh."