"Mukaddes Emanetler"e riayet etmeyenlerin uğradıkları kötü akıbetlerle ilgili iki anetdot aklıma geldi... Müsaadenizle onları aktarmak istiyorum. Günümüz Müslümanlarına da ibret olması dileğiyle... Bunları espri mahiyetinde de kabul edebilirsiniz.

1. Emir Timur rahmetullahi aley Şam’ı işgâl edip halkını kılınçtan geçirirken, Şamlılar soruyormuş:

- “Ne yaptık? Niçin bizi kesiyorsun?” Timur cevap vermiş demiş ki:

- “Allah’ın Rasûlü'nün Ehl-i Beyt’ine ihanet ettiniz, ona yardım etmediniz... Bilakis onlara zulmedenlerden yana oldunuz. İşte onun için kesiyorum sizi...”

Bu defa Şamlılar,

- “Sultanım! Biz o zamanlar yoktuk, o senin dediklerin dedelerimizin dedeleri... idiler.” diye karşılık vermişler.

Timur:

- “Yeter be! Ben de yoktum zaten o zaman. Bugün geldim, dedelerinizi bulamadım; onlardan kalmış cezanızı şimdi size ödetiyorum.” diyerek kesmeye devam edermiş.

Her biri Rasûlüllah'ın (s.a.v.) Ümmetine birer mukaddes emanet olan Ehl-i Beyt'e ihanetin cezasını Şam halkı böyle çekiyer, tabir caizse...

***

2. Yeniçeri Ağası, İstanbul’da kesmeye karar verdiği Yahudileri huzuruna getirdiler mi, Yahudi akibetin ne olacağını anlayıp ağlayarak,

- “Kuzum, Paşam! Gözüm benim, ben ne yaptım ki, beni kesiyorsun?” diye ayaklarına kapanmak ister, Yeniçeri Ağası da adeta gürlermiş:

- “Ulan Hz. İsa gibi bir peygamberi neden çarmıha gerdiniz ha?” Yahudi:

- “Ağam o asırlarca evveldi, ben o zaman yoktum ki” dediğinde, Yeniçeri Ağası da

- “Beni alakader etmez, zaten hiyanetinizi ben de yeni öğrendim, onun için cezanızı şimdi veriyorum” dermiş.

Bu da bir başka mukaddese ihanetin cezası olsa gerek...

Tabii bunları latife sadedinde anlatıyoruz. Yoksa hukuk adına hele hele İslâm hukuku adına olabilecek şeyler değil bu hadiseler... Meselenin o yönü ayrı bir mevzu teşkil eder ki, onun yeri de elbette ki burası değil. Başlı başına bir makale mevzuu...