Bu sureler ile alakalı kısada olsa malumatlarınızı bekler saadetler niyaz ederiz. Vesselam...

*******

(1) Ahzâb sûresi

Bu sure Medine’de nazil olmuştur. 73 ayettir.

“Ahzâb”, hizb kelimesinin cem’isi/çoğuludur. Hizb, bir kalınlığı bulunan insan topluluğu demektir. [Râgıb el-Isfahanî, Müfredât, s.115] Kamus ve tercümesi Okyanus’ta açıklandığına göre de hizb, mutlak olurak insan grubu demektir. Bu kelimenin konulmuş olduğu asıl mana budur.

Silaha, savaş aletine ve özellikle insan topluluğuna da denir… Ve bir kimsenin özel askerlerine ve belirli arkadaşlarına da onun hizbi denilir. “Ülâike hızbü’ş-şeytân: Onlar şeytanın taraftarlarıdır” [Mücadele suresi, 19] ayeti bu manayadır.

Bir kimsenin her gün, âdeti üzere okumaya devam ettiği belirli virdine (muayyen zamanlarda okuduğu Kur’an cüzleri ve dualarına) dahi hizb denir. Bu, kişinin kendine okumayı vazife kıldığı / addettiği / saydığı dua/dualar demektir.

Toprağı katı ve kalın olan yere de hizb denilir. Sonra “Ahzâb”, Rasûlullah (s.a.v.) ve ashabına karşı savaşmak üzere toplanıp Medine’yi kuşatmaya gelen ve “Hendek” harbine sebep olan azgın kâfirler topluluğuna isim olmuştur ki, bu savaşa “Hendek” veya “Ahzab” gazası denilir. Bu surede bu ahzab vak’ası zikredilmiş olduğundan, Ahzâb suresi adını almıştır. Bundan dolayı bu surede nesebe, mirasa, nikâha, boşamaya, tesettüre dair bazı önemli hükümler de teşri’ buyrulmuştur.

Yâ eyyühe’n-Nebiyyü”: Ey Peygamber! Geçmişte indirilen kitaplarda adı sânı bilinen şanlı peygamber! Sadece Allah'tan kork, başkasından değil.

Bu yüce sûrede Rasûlullah’a (s.a.v.) karşı kâfirlerin ve münafıkların dedikodularına sebep olacak bazı hükümler ve ilâhî emirler indirileceğinden, onlara karşı her şeyden önce peygamberi te’yid (desteklemek) için bu hitab ile başlanmıştır. Bu hitab, Ahzab savaşı ile hınçlarını alamayan kâfirlerin ve münâfıkların Zeyd ve Zeyneb (r.anhuma) meselesi yüzünden koparacakları yaygaraları, yayacakları yalan ve düzmece sözleri ile, başka bir saldırı hazırlayacaklarına işaret ederek onların da öbürleri gibi bir tesiri olmayacağını önceden haber veren ilâhî bir emirdir.

Onun için buyuruluyor ki, takvayı Allah'a yap! Allah'tan kork. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Onların sözlerine kulak verip de vazifeni yerine getirmekten çekinme! Muhakkak ki Allah, (her şeyi) çok (iyi) bilen ve hakîmdir (her yaptığını yerli yerince yapandır). Allah bütün yararlı ve zararlı olan şeyleri bilir. Emirlerini de ilmiyle ve hikmetiyle verir; onun için yalnız O'ndan kork, O'na itaat et. [Elmalı’lı, Hak Dini Kur’an Dili, Eser Kitabevi, İstanbul, 1971, 6, 3865, 3868: Ayrıca bkz. Çantay, Kur’an-ı Hakim ve Meal-i Kerim; Mecmûatün mine’t-Tefâsîr, Beyzâvî, Medârik, Celâleyn, ilgili sure tefsirleri]

***

Bilindiği üzere Hendek harbinde Rasûlullah Efendimizin (s.a.v.) cezceyle okudğu o meşhur duanın ismi da “Ahzab duası”dır. O cezbe bu duada halen câridir (aynen mevcut ve müessirdir). Namazlardan sonra okumaya gayret etmelidir. Ayrıca sıkıntılı zamanlarda, sabah namazının sünnetinin ikinci rek’atinde zamm-ı sureden sonra hemen rükûa gitmeyip kunut tekbiri alarak bu dua okunmalıdır. Bela-musibet ve felaketlerin def’inde fevkalade müessirdir.

***

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki:

Her kim Ahzab suresini okursa ve ailesine ve emri altındakilere öğretirse, Allah Teala o kişiyi kabir azabından korur.[Ebussuûd Efendi, İrşâdü Akli’s-Selîm (Ebussuûd Tefsiri), 7, 119]

Bu surenin havâs ve fazileti hakkında nakledilen bazı rivayetler

·   Ahzab suresini okuyanlar, melekler tarafından ‘ çok şükreden kimseler olarak’ çağrılırlar.

·  Nasip ve kısmetin açılması için 7 defa okunur.

·   Her kim Ahzab Suresinin 45-48. ayetlerini yazar ve bir suyun içine koyar ve bu ayetleri yed gün kuşluk namazından sonra sürekli tekrarlar ve o bu sudan yüzüne serperse, insanlar arasında sevilip ayılır ve iyi bir etki bırakır.

·   Uyku şikayeti olan kişi, yatağa gireceği zaman Ahzab suresinin 56. ayetini Besmele ile okuyup dua etmelidir.

(2) Enfâl sûresi

Bedir harbinin ganimetlerinde ve bu ganimetlerin paylaşımında Müslümanlar arasında anlaşmazlık olmuş, onların nasıl taksim olunacağını, bu hususta hüküm vereceklerin Muhacirler mi, yoksa ensar mı, yoksa hepsi mi olduğu Rasûlullah’a (s.a.v.) sorulmuştu. Bu sorular üzerine bu yüce sure nazil oldu. Nüzul sebebinin ayrıntılarında bazı farklı görüşler varsa da, esas itibariyle Bedir harbi sırasında ve ganimet meselesi sebebiyle nazil olduğunda ihtilaf yoktur. Binaenaleyh sure bütünüyle Medenî’dir, yani Medine’de nazil olmuştur. [Bkz. Ebu Davud, Neseî, İbn Hibbân, Hâkim, İbn Abbas’tan (r.anhuma) rivayet]

Ayetleri 76, kelimeleri 1231, harfleri 5294’tür.

Enfâl” kelimesi nefl’in cem’isidir. Aslında “nefl” ve “nâfile”, bir esas üzere ziyade (fazlalık) olan şey demektir.

Namaz, zekât, oruç, hac ve sair ibadetlerde aslolan farzlardır. Farzların üzerine ziyade bulunanlara nâfile denildiği gibi, cihad’da da asıl gaye i’lâ-yi kelimetullah ve asıl sevap olan ahiretteki ecirdir, mükafattır. Bunun üzerine ziyade olan ve ilave olarak elde edilen ganimete yani allah’ın fazl u ihsânına da “nefel” denilmiştir. [Bkz. Mecmûatün mine’t-Tefâsîr / Beyzâvî, Şeyhzâde]

Bundan başka bir gaziye, ganimetteki payından fazla olarak mesela, “şu sipere ilk girene şu verilecektir” gibi tenfil yoluyla verilmesi şart koşulan mala da “nefel” denilir.

Keza denilmiştir ki, burada “enfâl”den maksat, umumi manada ganimetler değil, doğrudan doğruya “humus”tur… Yani Allah ve Rasûlü adına alınan beşte birdir.

Ayrıca “enfâl”in, müşriklerden savaşsız olarak çıkıp Müslümanların eline geçen “feyi’” olduğu da söylenmiştir. [Elmalı’lı, Hak Dini Kur’an Dili, Eser Kitabevi, İstanbul, 1971, 4, 2364; Çantay, Kur’an-ı Hakim ve Meal-i Kerim, 1, 253 vd. Ayrıca bkz. Esbâbu Nüzûl; Bursevî, Tefsiru Rûhu’l-Beyan, ilgili sure tefsirleri]

***

Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlardır ki:

Enfâl ve Tevbe surelerini okumaya devam eden kimseye (kıyamet gününde) şefaatçi olurum. Ve o kimse münafıklıktan uzak olur. Bu sureleri okuyan kimseye, münafık erkek ve münafık kadınların sayısı kadar ecir verilir. Arş’ı yüklenen melekler, o kişi ölünceye kadar onun için istiğfar ederler.” [Ebussuûd Efendi, İrşâdü’l-Akli’s-Selîm ilâ Mezâyâyi’l–Kitâbi’l-Kerîm (Ebussuûd Tefsiri), 4, 37]

Başka bir hadiste de, “Her kim Tevbe suresinin son iki (128 ve 129’uncu) ayetini okumaya devam ederse, enkaz altında kalarak, boğularak, yanarak ve demir darbesiyle ölmez.” buyrulmuştur. [ez-Zebîdî (1145/1732 – 1205/1791), İthâfu’s-Sâdati’l-Muttakîn fî Şerhi İhyâi Ulûmiddîn, 187]

Enfâl suresinin esrarı hakkında gelen bazı nakiller

·   Bu mübarek sure hapisten, iftira ve musibetten kurtulmak için yedi kere okunur.

·   Katı kalpli kişilerin kendisine yapılan nasihati dinlemeleri için, ekmeğin üzerine Enfâl suresinin 2’nci ayetini mürekepsiz bir kalemle sanki yazar gibi kalemi hareket ettirir ve o kişinin yemesi sağlanırsa, bi-iznillah tesiri görülür.

·   Haksızlığa uğrayıp da haklı olan davayı kazanmak için Enfâl suresinin 7’nci ayeti 950 kere tekrarlanır.

·   Her kim ramazân-ı şerifin ilk cuma günü öğle ile ikindi arasında, ipek veya yünden yapılmış sarı yahut yeşil bir bez parçasına Enfâl suresinin 62-63’üncü ayetlerini yazar ve üzerinde taşırsa, şeytanların ve fesatçıların şerrinden bi-iznillah korunur. Ayrıca aralarına kin, nefret ve dargınlık girmiş baba-oğul, iki kardeş veya yakınların aralarının düzelmesi için şu reçete uygulanır: Enfâl suresinin 62-63. ayetlerini temiz bir kağıda yazıp, zemzem olan bir kabın içerisinde bir miktar bekletildikten sonra bu kişilerin içmesi sağlanır. Şifa Allah’tan…

·   Rûhî bunalımı hafifletmek, işleri kolaylaştırmak ve sebebi bilinmeyen sıkıntılardan kurtulmak için başvurulması gereken tesirli bir manevi reçetedir. Her kim Enfal suresinin 66’ncı ayetini farz namazların sonunda olmak üzere ve bir cuma gününün ikindi vaktinden başlayarak aralıksız bir hafta müddetle okumaya devam ederse, hafta sonunda üzerindeki manevi sıkıntının hafiflediğini yakinen hissecektir. Allah Teala o kimseye her hususta kolaylık ihsan edecektir.

Bilmukabele saadet ve selamet niyazımızla…