Selamun aleykum değerli Hocam, satranç-tavla gibi oyunları zevk amacıyla bile oynamak haram mıdır? Ayrıca “Satranç turnuvalarından para kazanmak kumar değildir. Eğer katılımcılar ortaya bir para koyup o para için yarışıyorlarsa o zaman kumar olur. Ancak turnuvalarda dağıtılan ödüller kumar değil ''ödül''dür...” görüşü doğru mudur?
*******
Satranç oynamanın İslâmî hükmü, onun kumar sayılıp sayılmaması (yani kumar şeklinde oynanıp oynanmaması) ile yakından alakalıdır. Âlimler, kumar çeşitlerinin haramlığı hususunda ittifak halinde / görüş birliği içindedir. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:
“(Rasûlüm!) Sana şarap ve kumardan soruyorlar. De ki: Bu ikisinde büyük bir günah, bir de insanlar için bazı menfaatler vardır. Fakat günahları, menfaatlerinden daha büyüktür…” [Bakara suresi, 219]
Kendisinde, oynayanlardan bir taraf için kazanç, diğer taraf için zarar bulunan her oyun haram kılınan kumar mahiyetindedir. Bu tavla, satranç ve benzeri oyunlardan olabilir. Günümüzde yaygın olan piyango oyunları da bu şumûle/kapsama girer. Bunların bir hayır maksadı taşıması veya mücerret kazanç için oynanması, hükmü değiştirmez. Bunlardan elde edilen kazanç, “habis (pis, kirli) kazanç” sayılır. Bir hadiste, “Allah temizdir, ancak temiz olanı sever” [Müslim, Sahih, Zekât, 64; Tirmizî, Sünen, Tefsîru sûre, 3, 26] buyurulmuştur.
Satranç haram olan kumara vesile yapılarak oynanırsa, haram olduğunda fukahanın icma'ı / ittifakı vardır. Çünkü harama alet olmuştur. Harama alet olan şey de haramdır. Ama kumar sayılacak bir şekilde oynanmıyorsa, yâni araya bir şeyler koymadan, sırf zihin jimnastiği olmak veya yarışma yapmak için (sözünü ettiğiniz satranç turnuvaları gibi) oynanıyorsa, bu hususta İslâm fakihleri farklı görüşler belirtmişlerdir. Şöyle ki:
Hanefî ve Mâlikilere göre satranç, tahrîmen mekruhtur yani harama yakındır. [el-Bâci, el-Münteka, 7, 278; İbn Âbidîn Hâşiyesi, 6, 394] Yani kumar olarak değil de sırf oyun maksadıyla oynandığı takdirde hüküm budur. İster fikir jimnastiği için olsun, ister turnuvalarda ödüllü yarış maksadıyla olsun… Dolayısiyle ordan elde edilen kazancın / ödülün hükmü de aynıdır, tahrimen mekruhtur.
Hanbelî âlimlerinin sahih olan görüşü, satrancın her ne şekilde olursa olsun oynanmasının haram olduğu yönündedir. Ancak Hanbelîlerin diğer görüşüne göre, oynarken araya bir şey konmazsa, farzı terke ve haramı işlemeye sebep olmazsa, satranç oynamak haram değil mekruhtur. Buna bağlı olarak satranç aletini alıp satmak da haramdır. [İbn Kudâme, el-Muğnî, 9, 171]
Şâfiîlere göre satranç tenzihen mekruhtur, haram değildir. Mezhebin sahih görüşü budur. Bunlara göre satranç tavladan hafiftir. Tavlanın özünde, fal oklarında olduğu gibi, atmak vardır. Satrançta ise tefekkür / düşünme temel esastır. Bu da savaş taktiğini öğrenmekte faydalıdır. Yine Şâfiîlere göre satranç aletini alıp satmak mekruhtur. [Nevevî, el-Mecmu', 9, 244; İbn Hacer, ez-Zevâcir, 2, 326]
Gene hatırlatmakta yarar görüyoruz; bütün bu hükümler, satranç, oyun olarak oynandığı takdirde böyledir. Kumar olarak oynandığında, tereddütsüz bütün mezheplere göre haramdır.
Şâfiî ulemasının büyüklerinden İmam Gazalî (rh.) hazretlerine göre, insanın, din ve dünyasında daha bir istekle çalışabilmesi için bazı mubahlarla eğlenip dinlenmesini hoş görmek, yanak üzerindeki ben’in güzelliği gibidir… Eğer o ben, bütün yüzü kaplarsa yüzü çirkinleştirir… Çokluk sebebiyle güzellik çirkinliğe dönüşür… Her güzelliğin çoğu güzellik olamayacağı gibi, her mubahın çoğu da mubahlıkta kalmaz. Meselâ ekmek mubahtır. Fakat çok yemek haramdır… İşte normal şekilde bazı şeylerin mubah oluşu, lakin çoğunun haram oluşu da bunun gibidir.
Bu dört hak mezhepten hahgisine müntesipseniz, onun görüşünü dikkate alıp, ona göre amel etmeniz gerekir.
S o n u ç
Tahrîmî mekruhlar işlene-işlene büyük günah, tenzîhî mekruhlar da yapıla-yapıla küçük günahlar halini alır. Mü’min için mekruhlardan da kaçınmak, hatta şüphelilerden bile uzak durmakta maddi ve manevi açılardan pek çok faydalar vardır.
Sorunuzla ilgili ayrıca bir diğer sitede verdiğimiz şu cevaba da bkz.
http://www.mollacami.net/soru-ve-cevaplar-180.html