Selamun aleykum hocam bir kadının erkek doktora gtmesi ve karnını açması ameliyat olması gibi durumlar sakıncalımı açıklarmısınız?

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Tedaviye, dolayısı ile sağlığa yüce dinimiz İslam`ın büyük ehemmiyet verdiği bilinen bir hakikattir. Zira insanın yaratılış gayesi "ibâdettir / kulluktur". İbâdet de ancak sağlıkla yapılabilir. Meselâ;

Fıkıh kitaplarının taharetler bölümünde, "sargı üzerine mesh" diye bir başlık bulunur… Ve bu başlık altında, abdest uzuvlarından birinde ya da bir kaçında yarası bulunup, üzerini sargı vs. ile bağlayan birisinin nasıl abdest alması gerektiği izah olunur. Açıklamalara bakıldığında, bu mevzudaki bütün görüşlerin, yaranın tedavisinden ve sağlıktan yana olduğu görülür. Bunun, herhalde hiç bir istisnası da yoktur. Hatta üzeri sarılan bir yara, açılması ve su değmesi hâlinde zarar görecekse, yıllarca sarılı kalsa dahi açılıp o uzvun yıkanması istenmez, sargının üzeri meshedilir. Burada iyileşmenin sadece gecikmesi dahî zarar sayılır.

Bunu böylece tesbit ettikten sonra; kadının erkek doktora, erkeğin de kadın doktora muayene olması hususunda da hemen hemen, aynı musâmahayı (anlayış ve genişliği) görürüz.

Mâlumunuz, hakiki bir zaruret olmadan başkalarına avret yerini açmak şer’an / dinen haramdır. Fakat muâyene, doğum, ameliyat ve sünnet gibi bir zaruret varsa ve hastanın hemcinsinden de ehil / uzman bir doktor yoksa, haliyle durum değişir. O zaman ihtiyaç nisbetine göre kişi avret yerini açabilir. Ancak şunu da hatırdan çıkartmamak lazım; şayet avret mahallinden bir karış kadar açılması yapılacak operasyon için kifayet ediyorsa, fazlasının teşhiri / açılması caiz olmaz. Yani belli bir noktanın açılması yeterli ise, kalan kısmını açmak ve bakmak haramdır. Çünkü "Zarûretler mahzurlu (haram) olanları mubah kılar." diye bir usûl-i fıkıh kaidesi bulunmakla beraber, onun hemen yanıbaşında, bu hükmün sınırlarını belirleyen, "Zarûretler kendi miktarınca takdir olunur. (Yani ihtiyaç ve zaruret sınırlarını aşamaz, aşarsa haramlık başlar)." diye ikinci bir kâide daha vardır.

Bunun mânâsı şudur: Hiç bir zaruret yokken bir hasta karşı cinse muayene olamaz. Karşı cinse muayene olmasını gerektiren bir zaruret varsa, o da kendi miktarını aşamaz. Yani kişi, kendi cinsi ile halledemediği hastalığı ve uzvu ne kadarsa, karşı cinsten olan doktora onun ötesini açamaz; keyfî olarak da ona gidemez.

Estetik (güzellik) operasyonları dışında, yine tedavi ile ilgili, diş sağlığı, röntgen, film, ultrason, MR, tahlil test vs. gibi her türlü ameliye de muâyene ve tedavî hükmündedir. Bunlar için de aynı şeyler geçerlidir. Hattâ doktor Müslüman dahî olmayabilir. Bütün bu meselelerdeki hassasiyet, tabii ki inasnlardaki takvâ anlayışiyle alakalıdır. Bunu biraz daha açarsak şöyle diyebiliriz:

Mesele tedâvi meselesidir deyip en ufak bir sebeple karşı cinse muayene olan belki haram bir iş işlemiş olmaz, günaha girmez ama, bu hususta özel bir gayret gösterip kendi cinsini ve daha ihtiyatlı yöntemi aramayışı onu bir gün bir mahzura / harama düşürebilir. Bunu da gözardı etmemelidir.

Diğer taraftan bu mevzuda titiz davranıp sağlığına zarar vermeyecek şekilde kendi cinsine muayene olmaya ve şüpheden kaçınmaya çaba gösteren birmü’min de, bu çabası ile ecre / sevâba nail ve rızâ-i ilahiye uygun hareket etmiş olur. Ayrıca bu çabalar sonunda bir düşüncenin sistemleşmesine ve müesseseleşmesine doğru gidişi kolaylaştıracağından, bu açıdan da müsbet bir adım sayılır, dolayısiyle ibadet sevâbı kazandırır. Allahu a'lemü bi’s-savâbi. [Bkz. Muhammed el-Hatîb es-Sirb"înî, Mugni'1-Muhtâc I, 35]

Mesela doğum için hanım doktor varsa, o tercih edilmelidir. Şayet böyle bir imkân yoksa, erkek doğum uzmanına doğum yaptırmak da caizdir.

Hasta bir kadın, muayene, tedavi ve ameliyat gibi şeylere muhtaç olabilir. Ancak kadın, hasta olduğunda ehliyetli bir kadın doktor varsa, ona gidip muayene olmalıdır. Şayet bu yoksa, o takdirde erkek bir doktora gider, tedavisini ona yaptırır, sağlığını ihmâl etmez. Aksi takdirde erkeğe gitmesi günah ve vebâl olur.

Kezalik bir erkek hasta olursa, hastalığı ile ilgili ehliyetli erkek bir doktor varsa ona gitmeye mecburdur. Yoksa, haliyle o da bir kadın doktora gidebilir. [İmam Ebu Bekir b. Mes’ud el-Kâsânî, Bedâ'iu’s-Sanâî fî Tertîbi’ş-Şerâyi’, 6, 2962]