Abi selamün aleyküm hürmetler bir mevzu hakkın da sizin bilginizi almak istedim yardımcı olursanız çok sevinirimm network diye bir internet üzerinden para kazanma meselwsi var diger adı megaholdings acaba hükmü nedir ? Bilgilendirirseniz çok memnun olurumm hürmetler...

*******

Ve aleyküm selam.

Sevgili kardeşim; adı ister Titan, ister,  ister Amway, ister Nikken, ister Oriflame, ister Mega Holdings olsun, fark etmez. Bunların hepsi de Kapitalist sistemin para tuzaklarıdır, parazit kuruluşlarıdır, para tarikatlarıdır; milyonları, hatta milyarları boş hayâllerle büyüleyip sömürmektedirler. Binaenaleyh hiç biri de İslâm fıkhı / hukuku açısından caiz değildir.

Meselenin detayı için bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1244-network-marketing.html

***

Ayrıca farklı görüşler ve meselenin teferruatı ile ilgili olarak aşağıdaki makaleye de lütfen bkz.

AMWAY VS ŞİRKETLERİN SATIŞLARI

Abdülaziz Beki (Prof. Dr.)

15 .03.2008

Soru: Amway, avon, tupperware gibi doğrudan satış sistemlerine (network marketing sistem) üye olunduğu takdirde satıştan % 30 kadar kar sağlanıyor. Sanırım bunda bir beis yok. Benim asıl merak ettiğim, üye olduktan sonra kendi altınıza üye yaptığınız şahısların satışlarının toplamından alınan yüzdelerin helal olup olmadığı. Çünkü bu sistemlerde asıl kazançlar (kendilerinin anlattıkları kadarıyla milyarlar) bu şekilde kazanılıyor. Ticaret fıkhında bu tür bir satışın yerinin olup olmadığı, varsa helal ya da haramlığı hakkında bilgi verebilirseniz sevinirim

Cevap: Anway, avon, Tupperware, Alo wera, Her bellat ve Vemma gibi değişik açıdan yararlı ürünleri dünya çapında pazarlayarak satan batı kökenli şirketlerdir. Arapça “şirketu’teswiqi’l-heremei= piramitik pazarlama/sürüm şirketi” veya “şirketu’t-teswiqi’ş-şebeki= ağımsı sürüm/pazarlama şirketi” (network marketing sistem) denilen şirketin şeri hükmü hakkında bir şey diyebilmek için önce bu şirketin iş alanı ve işleyiş biçimini ortaya koymamız gerekir.

Şirketin İş Alanı:

Fıkıh/fetva ağırlıklı internet Arapça sitelerden yaptığım araştırmalara göre bu şirketlerin iş alanı bazı faydalı ve dolayısıyla meşru ürünlerdir. Şöyle ki;

Bu nitelikte ki şirketlerin piyasaya sürdükleri ürünler, direnç artırma, vücudu güçlendirme, zayıflatma ve bazı hastalıkları iyileştirme gibi bilimsel deneyimlerle tespit edilmiş ürünlerdir. Yani, bir nevi doğal ilaç ve şifalı bitkilerin ürünleri olduğu söylenmektedir. İş alanları budur.

Şirketin Kuruluşu/ Oluşumu:

Anılan şirketlerin kuruluşu/oluşumu ve üye olma keyfiyetine gelince, Bu yabancı şirketlerin kuruluşu, piramit/ ağ misali aşağıya doğru bir baş, ikişer asttan oluşan üçlü bir zincirleme ile uzanıp gidecektir.  

Şirketin Üye Olma Yöntemi:

Mezkur ürünü piyasaya süren şirkete üye olmak isteyen kişi, ilk olarak kendisi de o ürünü şirketten satın almalı, sonra kendisi şirkete iki kişiyi üye /müşteri yapmak için ikna edip kendilerine de aynı ürünü satın almalarını sağlamalı, ve bu iki kişi de diğer iki yeni üye/müşteriyi bulmalı ….ve hakeza…Böylece, şirket, piramitler gibi müşteri/üyelerden teşekkül edecek bir honi hale gelir.

Şirketin Gelirinin Paylaşımı

Her kademedeki üyeden alınan 100$ dolarlık bir ürünün % 75 şirketin masraflarına dair direkt şirkete, kalan % 25’in bir kısmı da üsteki üçgende ki üyelere akarken bir kısmı da üçgen zincirlerin tepedeki üyelere akar, şeklinde bana aktarılmıştır.

Şeri Hükmüne Gelince

Konu hakkında özellikle kazancın paylaşım keyfiyeti nedeniyle iki farklı görüş vardır:

1-Caiz görmeyen görüş

Bu görüşe göre, bu şirketin çalışma sistemi, altta yer alan ezici üye çoğunluğunun zararına veya cüz’i yararına rağmen, piramidin tepesinde yer alan küçük bir azınlığı da aşırı derecede ve kısa sürede haksız yolla zenginleşmelerini sağlayan kurnaz bir sömürü sistemidir.

Nitekim bu sistem, aldatma, aldanma, kumara benzeme ve örtülü faiz çeşitlerini içermekte ve batıl emeksiz yolla başkalarının malını başkalarına yedirmektedir. Çünkü bu ticaretin amacı toplumun yararına bir ürünü satmak değildir; amaç, komisyon almaktır. Yani, başlangıçta 100$ doları verip daha sonra aylık olarak alttakilerin çalışmalarıyla elde edilen kazançtan 5000$ doları alabilmek için ürün bir kılıfıdır. “…Aranızdaki mallarınızı haksız ve hileli yolla yemeyiniz(Nisa suresi, 29) ayetin kapsamına girmektedir. Simsarlık işleminden de farklıdır ki; simsar malın satılmasını sağlamasına karşın üzerinde anlaşılan ücreti/ödülünü alırken, bu şirketteki üye, şirketten malı satın almak ve bedelini ödemekle yükümlüdür. Ancak, üyeliği kabul edildikten sonra simsar konumuna girebilir.

Bu görüşün temsilcileri arasında Suudi Arabistan Müftüsü (Diyanet İşleri Başkanı), Daimi Fıkıh Kurulu üyelerinden Salih b. Fevzan, Abdullah b. Abdurrahman, Prof. Ahmed Halid Bekr (Fıkıh Kurulu Başkanı), Prof. Dr. Muhyüddin Ali Karadaği (Katar Ü.Şeriat Fakültesi Fıkıh Bölüm Başkanı) Şeriat Prof. Dr. Ali es-Salus Katar Ü.) Prof. Dr. Ahmed el-Kürdi gibi orta doğunun önemli din âlimlerinin bulundukları nakledilmektedir. Bu görüşe göre, “mezkûr sistemle çalışan şirkete üye olmak caiz olmadığı gibi elde edilen emeksiz kazancı da kirlidir” denmektedir.

2- Caiz gören görüş

Buna karşın Karadavi’nin buna cevaz verdiğine ancak şimdiye kadar böyle bir fetvanın metnine ulaşılmadığı ifade dilmektedir. Keza, Allame Selman el-Avde’nin de bu konu hakkında sorulan soruya olumlu cevap verdiği de rivayet edilmektedir.

Kendi tercihimi de beyan etmek istiyorum:

Bu şirketin işleyiş biçimi, klasik fıkıh kaynaklarında yer alan “cuale, simsarlık ve dellallık” konularına benzediğini ve dolayısıyla bu tür akitlerin kapsamına girdiğini düşünüyorum. Şöyle ki;

Cuale denilen akdin oluşum ve işleyişi şöyledir:

Örnek: Galerici, belli bir şahsa veya herhangi biri için kim “benden araba satın alacak bir müşteriyi bana getirirsen sana/ona 100 YTL. vereceğim” derse, anılan belli şahıs veya bunu duyan herhangi biri, buna bir müşteriyi getirip müşteri de galerisinden bir arabayı satın alırsa ortaya konulan ücreti/ödülü hak etmiş olur. Simsarlık ve dellallık da buna dayanmaktadır. Bu cuale işlemi özellikle eimme-i selaseye göre caiz bir işlemdir.

Bu pencereden baktığımızda bu şirketin işleyişinde de şunu görüyoruz:

Ürün sahibi Şirket, “kim benim bu ürünümü satın alırsa, ben onu şirketime üye yapacağım ve ayrıca bu ürünümü satın alacak iki müşteri/üyeyi de bulursa ben ona müşteri başına bu kadar ücret/pirim vereceğim” demekte, üye/müşteri de şirkete iki müşteri/üyeyi bulmaktadır. Bu ilk üye/müşteri de şirketin vekili sıfatıyla başkalarını üye yapmakta ve başkalarına da ücret/pirim karşılığında üye yapabilmelerine izin ve yetki vermektedir. Pek çok ilmi yarışmalar da bu cuale kapsamınsa yapılmaktadır. “ Kim hükümdarın ölçek kabını getirirse ona bir deve yükü erzak vardır ve onun kefili de benim” Yusuf suresinde (Yusuf suresi/72) ifade edilen olayda olduğu gibi.

Bildiğim kadariyle, piramitin tepesindekilere verilen yüksek hisse, alttakilerin hisselerinden değil, bilakis şirketin kendi havuzundan verilmektedir. Şayet, alttakilerin hakları üstekilere verilir ise elbette bu caiz olamaz. Ayrıca, az da olsa emeksiz olarak kazanç elde etmek pek muteber sayılmaz. [Gayet tabii ki üsttekilere verilen hisseler, alttakilerin haklarından / kazançlarından verilmektedir. Şirketin kendi havuzuna nerden geliyor ki..?! H.E.]

Hulasa, piramitik pazarlama/sürüm şirketinin şekil şartlarına ve yapısına bakılırsa cuale (simsarlık/dellallık) işlemine benzemekte ve dolayısıyla caiz görülmektedir. Ancak piramitin tepesindeki şirket kurucusu ve fiziki açıdan az çalışan azınlığın kazancıyla piramitin çok çalışan alt tabakasının kazançları arasındaki farka ve mekanizmanın kurnazlığına bakılınca da, cevazına onay vermek zor görülmektedir. Ama, caiz değildir, denmek de zordur. [Peki, bun anlattıklarınızla caizdir demek pek mi kolay?! H.E.]

Kaynak: http://www.cevaplar.org/index.php?content_view=2755&ctgr_id=88