Selamün aleyküm hocam, Allahtan acil şifalar diliyoruz, bir sorumuz olacaktı, cevap verip vermemek takdirinize kalıyor, eğer vaktiniz ve sağlığınız elverirde cvaplayabilirseniz çok sevinir dua ederiz. sorumuz şu: hanımlar belli günlerinde ve lohusalık dönemlerinde namaz kılıp oruç tutabilirler mi, ya da namazlarını kılmaları, oruçlarını tutmaları gerekir mi? namaz kılmaları ve oruç tutmaları gerekir diye ortalıkta dolaşanlar var, yeterli cevap veremiyoruz, bu konuya açıklık getirebilir misiniz?  teşekkür ederiz. İsim saklı

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Bildiğiniz gibi İslâm fıkhında, bir küçük hades (abdestsizlik) bir de büyük hades durumu vardır. “Büyük hades”ten maksat; cünüplük, hayız veya nifas hâlidir.

Ehl-i Sünnet mezheplerine göre, küçük hadesle (abdestsiz iken) haram ve yasak olan şeyler, büyük hadesle de yasaktır. Ayrıca bunlara ilave olarak büyük hadesliye, Kur’an okumak ve mescide girmek de haramdır. Mezheplerdeki geniş açıklamalara göre hüküm budur; yani cünüp, hayızlı veya nifaslı olan kimseye, Kur’an okumak ve zarûret dışında mescide girmek de câiz olmaz.

Soru özellikle hanımları alakadar ettiğine göre, “âdetli ve lohusa”lık hallerinde yasak olan hususları kısaca maddeler halinde hatırlamak faydalı olur kanaatindeyim.

Hayız ve nifas durumunda, Müslüman bir kadına, şu 8 şey haramdır:

1. Namaz kılmak.

2. Oruç tutmak.

3. Kur’an’dan âyet okumak.

4. Kur’an’dan bir âyete dokunmak.

5. Camiye girmek.

6. Ka‘be’yi tavaf etmek.

7. Zevciyet muâmelesinde (cinsî münasebette) bulunmak.

8. Kocası, kadının diz kapağı ile göbeği arasında kalan kısmından perdesiz olarak –şehvetsiz de olsa– faydalanmak. Bütün bunlar âdet ve lohusalık durumunda olan hanımlara yasaktır.

Gene bildiğiniz üzere hanımlar, özel halleri dolayısiyle kılamadıkları namazları kaza etmezler. Ama senede bir defa gelen ramazan oruçlarını, ramazandan sonra tutamadıkları gün sayısınca kazar ederler.

Maalesef bazı ilahiyatçılarımız (Mustafa İslamoğlu.… gibi), güya kadın-erkek eşitliği adına bu ucûbeyi de ortaya attılar… Tabiatiyle basında-medyada, toplumda konuşulur hale geldi! Oysa böyle bir hüküm, kadınlara iyilik değil, aksine kötülüktür, külfettir malumunuz.

Cenab-ı Hak buyuruyor ki: (Rasûlüm), Sana kadınların âdet halini soruyorlar. De ki, o bir eziyettir. Âdet günleri onları rahat bırakın; temizleninceye kadar da yaklaşmayın. Tertemiz oldular mı, onlara Allah’ın size buyurduğu yerden yaklaşın. Allah tevbe edenleri sever, tertemiz olanları da sever.” [Bakara suresi, 222]

Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın” emri, âdetli kadının temiz sayılmadığını gösterir. Namaz için abdesti veya boy abdestini şart koşan âyet ise şöyle biter: “…Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez; fakat sizi tertemiz kılmak ve size (ihsan ettiği) nimetini tamamlamak ister; umulur ki şükredersiniz.” [Mâide suresi, 6]

Âdetli kadın temiz sayılmadığından namaz kılması mümkün olmaz. Bu sebeple namazdan sorumlu tutulmaz. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Allah kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemez.” [Bakara suresi, 286]

Ümmü Habîbe binti Cahş (r.anha), kandan şikayet edince Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Hayzın seni engellediği süre içinde namaz kılma; sonra yıkan ve namazını kıl.” [Müslim, Sahih, Hayz, 65]

Âdetli kadın namazdan sorumlu olmayınca onu kaza etmekten de sorumlu olmaz. Nitekim Muâze (r.anha) dedi ki, Âişe’ye (r.anha) sordum:

- “Neden âdetli kadın oruç tutuyor da namaz kılmıyor, (yani neden tutamadığıorucunu kazâ ediyor da edâ edemediği namazını kaza etmiyor?)”

- “Sen Harûriyye misin?” dedi.

- “Hayır, Harûriyye değilim ama soru soruyorum” deyince şöyle cevap verdi:

- “Bizim başımıza bu hadise gelince, (tutamadığımız günler sayısınca) orucu tutmamız (kazâ etmemiz) emredilirdi ama (edâ edemediğimiz) namazı kılmamız (kazâ etmemiz) emredilmezdi.” [Müslim, Sahih, Hayz, 65]

Hadiste geçen “Harûriyye”, Harûrâlı demektir. Harûrâ, Sıffîn savaşında Hz. Ali’nin (r.a.) saflarından ayrılan Hâricîlerin toplandığı yerdir. [Bkz. Fığlalı, Ethem Ruhi, ‘Hariciler’, DİA, XVI, 169-175]

Hâriciler, bildiğiniz üzere Ehl-i Sünnet dışı sapık fırkaların başında gelenlerdendir.

Yine Hz. Âişe (r.anha) validemiz demiştir ki:

“Nebî sallallahu aleyhi vesellemin yanında âdet hâli görürdük de, bize, tutamadığımız günler sayısınca orucu kaza etmemizi emrederdi.” [İbn Mâce, Sünen, Hadis no: 1670]

Ebu Seleme (r.a.) de şöyle dedi:

Hz. Âişe’yi (r.anha) dinledim, şöyle diyordu: “Ben, üzerimde ramazan ayından oruç borcu olurdu da, şaban ayı gelmeden bu borcu ödeyemezdim.[Buharî, Sahih, Hadis no: 1819; Müslim, Sahih, Hadis no: 1146]

Velhâsıl meselenin aslı budur; farklı söylenenlere kulak asmamak, itibar etmemek lazım.