Selamün aleyküm hocam, talebe ve yurt yapılması için düzenlenen kermeslerimize verilen para ve eşya zekata sayılırmı? bu kermeslere hayır olarak verdiğimiz elbise vb giyecek ve yiyecek eşyası zekat olurmu? bunlar orada satılıyor.. h. bilal karataş – Messenger

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Önceki yıllardan birinde, bir başka siteye buna benzer bir soru gelmiş ve cevaplamış idik. Onu aşağıya aynen aktarıyorum. Lütfen bkz.

***

Soru:

“Hocam, Kuran Kursu yapılması için geleneksel Konya’mızda düzenlediğimiz Üstazımız Süleyman Efendi Hazretlerine bağlı kardeşlerimizin hazırladığı kermeslerimiz var.. Bu kermeslere elbise gibi zekatımızı versek olur mu? Hayır olarak.. Ama verdiğimiz zekat satılıyor, kermes olduğu için.. Bi açıklama yaparsanız sevinirim Allah’a emanet olun.. 

Cevabımız:

“Öncelikle kermeslerinizin hayırlı-uğurlu-bereketli geçmesi için dua edelim, gayret edelim. Rabbim rızasına muvafık muvaffakıyetler nasip eylesin. Âmin...

Bildiğiniz gibi Kur’ân-ı Kerim, zekâtın verilebileceği kimseleri hususî bir biçimde sıralayıp, sonra da nerelere harcanabileceğini şöyle ifade eder: 

Zekâtlar, Allah'tan bir farz olarak fakirlere, yoksullara, üzerinde çalışanlara (zekât toplamak üzere vazifeli memurlara), kalpleri te'lif olacak olanlara (gönülleri İslâm'a ısındırılmak istenenlere) verilir; âzad edilecek köleler, borçlular, Allah yolunda ve yolcu olanlar için sarf edilir.” [Tevbe sûresi, 60] 

Görüldüğü üzere âyet-i kerimede, zekâtın verileceği insanlar ve sarf edilebileceği/harcanacağı yerler sekiz sınıf olarak belirtilmiştir:

1. Fakirler: Nisap miktarından az bir mala sahip olan ve mevcut malı ihtiyacına kifâyet etmeyenlerdir. Yani normal ölçülerde geliri giderini karşılamayan kimseler. 

2. Miskinler: Fakirden daha aşağı derecede olup hiçbir şeye sahip olmayan yoksullar.

3. Âmil: Ülû’l-emr tarafından zekât, sadaka ve öşürleri toplamak üzere vazifelendirilen memur. 

4. Müellefe-i kulûb: Kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenenler.

5. Borçlular: Borç altında olup da, ödeme imkânı bulunmayan kimseler.

6. Yolcu: Yolda kalan kimse, yani memleketinde malı-mülkü, varlığı-serveti olsa bile, gurbette parasız kalmış insan.

7. Köle: Hür / özgür olmayan kişi.

8. Fî sebîlillah: Allah yolunda (mücadele-mücahede eden ve hizmette bulunan kimse) demektir. 

Âlimlerimiz / müçtehitlerimiz tarafından, bu sekiz sınıftan, “tahsis lâmı” ile beyan olunan ilk dört grup için temlikin şart; zarfiyet edâtı” ile ifade edilen dört kısım sarf yerleri içinse, temlikin şart olmadığı söylenmiştir. [Bkz. Zemahşerî, el-Keşşâf; er-Râzî, Mefâtîhu’l-Ğayb, mezkûr âyetin tefsiri.]

Temlikin bunlar için de gerekli olduğunu söyleyenler ise, zekâtı, onların ihtiyaçlarını görmekle vazifeli kimselere vermek suretiyle bunun yerine gelmiş olacağını ifade etmişlerdir. Zira Allah yolundaki mücahidlerin, “cihad ihtiyaçları”nın hepsini bizzat kendilerinin temin etmeleri / edebilmeleri mümkün değildir. Bu uygulamadaki asıl maksat ise, ihtiyaçların karşılanması olduğundan, ihtiyacın cinsine göre zekâtları, mücahidlerin teker-teker bizzat kendilerine değil de, veliyyü’l-emr’e yani onların işlerini-hizmetlerini görmekle, ihtiyaçlarını gidermekle vazifeli kişi veya kişilere teslim etmekle de temlik tahakkuk etmiş ve farz yerine getirilmiş olur.

Zekâtla alâkalı bu nass (âyet-i celile), günümüzde çocuklarımızın-gençlerimizin en iyi şekilde yetişmeleri için faâliyet gösteren İslâmî müesseselerin-derneklerin mâlî yapısını teşekkül ettirecek şekilde genişçe tefsir ve te'vil edilmeye (yorumlamaya) gayet müsaittir. 

Ayrıca talebe adına tahsilatta, teberruda bulunan personel (hoca-talebe-ihvan-esnaf-tüccar), âmil hükmünde olamaz mı? Kendi kasaları-keseleri için talepte bulunmuyorlar ki. Gaye belli, niyet belli, yapılan iş bellidir.

***

S o n u ç

Şüphesiz ki zekât niyetiyle verdikleriniz zekât yerine geçer, bunda kuşkunuz / tereddüdünüz olmasın.

Şöyle düşünün:

Öbür türlü verdiğimiz zekâtlarımızı ekseriyetle nasıl veriyoruz ki; bizzat talebeye mi, yoksa vazifeli personele mi?

Tabii ki vazifeli personele…

Kimin için?

Talebe için.

Kermes niçin?

O da talebe için.

Yani ismin farklılığı, faaliyetin değişikliği maksadı değiştirmiyor.

Hedef, “Allah yolunda”ki hizmetlere malî ibadetimizle destek olmak…

Vesselam…”