Hocam selamun aleykum. Hocam cok sıkıntıdayim bi kadindan kurtulmak istiyorum nefsime yenik dusup birakamiyorum. Ayni hatayi surekli yapip duruyorum. Namazimdan kuranimdan uzaklasiyorum onunla oldugum zamanlar. Rabitamida cok yapamiyorum ama o kadinin benden kendiliginden uzaklasmasini istiyorum. Yardimci olun hocam Allaha tekrar yonelip ihlasli kul olmak istiyorum. 

Soru: Muhammed tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap

*******

Ve aleyküm selam.

Kıymetli kardeşim;

1. Bunları bize veya bir başkasına sormana gerek yok aslında... Bu soruların cevabını kendi kendine pekâla verebilir, meseleyi halledebilirsin. Öyle değil mi? Bir Müslümanın bilemeyeceği şeyler değil bunlar... Bilmiyorsan, sen nasıl Müslümansın, demezler mi adama? Ancak bilmek de yetmez tabii… Sağlam iradenle hayatında uygulayacaksın o bildiklerini…

2. Cenab-ı Hak herkes gibi sana da irade-i cüz’iyye vermiş. Sen de o iradeni -önce- müsbet yönde kullanmış, şeriatın hem zâhir hem bâtın (manevi) cihetine talip olmuşsun. Sonra da tembellik ve ihmâlkârlık edip hevaiyata düştüğünü söylüyorsun. Bundan kurtulmanın çaresini yazıp anlatmaya gerek var mı? "Yiğit düştüğü yerden kalkar" dememiş mi atalarımız? 

3. Eğer namazına-niyazına sımsıkı sarılır; rabıta-i şerife, zikr-i kalbî ve hatimleri de ihmâl etmez, Allah yolundaki hizmetleri de boşlamazsan söz konusu hevaiyattan / esaretten ne diye kurtulamayacaksın ki?! Söz konusu illetten kurtulmanın çaresi / ilacı bunlar. Gereken ilaçları alıp kullanmazsan doktorun da, reçetenin de bir faydası olmaz insana, öyle değil mi?

Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’inde, “Sana vahyolunan kitabı güzel güzel oku ve namazı kıl. Sahih namaz, muhakkak ki edepsizlikten ve uygunsuzluktan nehyeder (alıkoyar). Ve her halde Allah’ın zikri en büyük iştir (en büyük ibadettir). Ve Allah her ne işlerseniz bilir.” [Ankebut suresi, 45] buyurmuyor mu?

Nefsi terbiyenin de en üst mertebesi rabıta-i şerife değil mi?

Rabbimizin (c.c.) söylediklerinde -hâşâ- bir yanlışlık olabilir mi?

Asla!

O halde Kur’an-ı Hakîm’i güzel güzel okumayı ihmâl etmeyeceğiz, namazı âdâp ve erkânına riayet ederek hem kalp hem kalıp olarak ihlâsla edâ etmeye gayret edeceğiz. Ayrıca en büyük ibadet olan günlük zikr u fikrinimize riayet edeceğiz. Şunu unutmamamız lazım; Allahu Teâla yaptığımız her şeyi zerresinden küresine, habbesinden kubbesine görür, bilir, haberdârdır. Herkesi, hatta kendi kendimizi bile kandırabiliriz amma, Cenab-ı Hakk’ı asla ve kat’â!..

Bunları hakkıyla yaparsak, söz konusu nefsani-şeytani illettlerden -biznillah- kurtuluruz. Yoksa böyle boş yere sızlanır durur, birilerinden yardım bekleme abesliğiyle meşgul oluruz. Kimse de gelip bizi kurtarmaz. Nefis de şeytan da kendiliğinden def olup gitmez. Bilinen manevi silahlarla biz kovacağız onları... Bunun kanunu böyle bu dünyada…

Kısacası öyle “Armut piş ağzıma düş yok” ne maddî ne manevî hayatta…

Halis niyetle, sırat-ı müstakim ve istikamet üzere, sadakat ve itaatla çalışıp çabalayacak, gayret edeceğiz ki hayırlı neticeler devşirebilelim!

Tamam mı kardeşim?