Benim Cevremde Zahiri Zengin Is adamlari var… Onlarin Cogu Namaz Kilmiyor.. Onlari Asagidaki Yazdigim Yöntemle Namaza Baslatmak istiyorum.. Fikrim -- Düsüncem Dogrumudur?

Onlara Fikhi Olarak.. Sabah Namazini 4 Rekat Kilmalari. Ögle Namazini. Sadece 4 Rekat… Farzini Kilmalarini.. Diger 6 Rekati, Nafile Oldugu Icin.. Birilerine Kendi  Yerlerine.. Para Karsiligi Kildirmalarini Ilkindi..  4  Rekat  Farz Kilmalarini.. Diger 4  Rekati  Yine  Baskasi Aksam.. 3  Rekat Kilmalarini   Diger Iki Rekati  baskalari..Yatsi, 4 Farz  3 Vacip… Diger 6  Rekati  Yine  .. Karsilikli Olarak Baskalari  Vermelerini..

Kurslarda  Ögrenmistik. Nafileler  Baskalarinin Yerine Kilinabilir..

Bu sekilde Namaz  Zor  bakan veya  KIlamayan Insanlari   Alistirmak.

Fikhin Ruhsatindan Istifade etmek..  Amac  Namazi Basitlestirmek Degil…Namaza Deger vermek..

Siz  Bu fikre Ne dersiniz..

Mit freundlichen Grüßen

Soru: Tayfur Demirel tarafından yazıldı. Kategori: Soru – Cevap

*******

Selamün aleyküm Tayfur.

Çevrendeki namaz kılmayan zengin işadamlarını, söylediğin yöntemle namaza başlatmak isteme fikrin kökten ve tamamen yanlıştır. Başkasının adına namaza da oruca da niyet edilmez. Namaza ve oruca kısacası bedenî ibadetlere ancak Allah için niyet edilir. Sadece kıldığımız namazın, tuttuğumuz orucun sevabını başkasına / başkalarına hediye edebiliriz, o kadar.

Oruç ve namaz gibi ibadetler, mükellef olan her Müslümanın bizzat yapması gereken şahsî farzlardır. Bunun için her mü’min namazını bizzat kılmak, orucunu tutmak sûretiyle ancak borcunu îfa etmiş / yerine getirmiş olur. Aksi bir durum caiz olmaz. Bu hususta daha önce sorulan bir soruya verdiğimiz cevap var sitede… Detaylı bilgi için lütfen şu linke bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/3400-baskasinin-niyetine-namaz-ve-oruc.html

Kurslarda Ögrenmistik. Nafileler Baskalarinin Yerine Kilinabilir” sözünüzün bir dayanağı da doğrulukla herhangi bir alakası da yoktur. Tamamen yanlıştır. Fıkıhta böyle -sözüm ona abes- bir ruhsat söz konusu değildir.

Ve ununtmamak lazım: sakîm bir yolla / yöntemle müstakîm bir netice / doğru bir sonuç elde edilmez, edilemez. Bunun adı düpedüz dinde deform olur. O bakımdan bunları düşüneceğine, onlara doğru dürüst İslâm’ı, imanı ve bunların gereği olan namazı, zekâtı, orucu, haccı anlat. Ehemmiyetini öğret. Zikri geçen ibadetlerin, dinin olmazsa olmazları olduğundan bahset.

Gene hatırdan çıkartmamamız gereken bir başka husus; dinde hiçbir zaman taviz verilemeyeceğidir. Esasen verilen bir taviz, bir başka tavizi doğurur. Onun arkası kesilmez. Bu, işin bir yanı; öbür ciheti ise, dinde kim adına bu tavizi vereceksiniz? Onun sahibi-maliki, mübelliği bellidir. Allah ve Rasûlüdür. Bize düşense, sadece tebliğ ve beyan olunanlara, anlatıldığı gibi uymak ve uygulamaktır. Ne farzlarda, ne vaciplerde, ne de sünnetlerde tezyid veya tenkısâta gidebiliriz. Emir ve nehiyleri olduğu gibi kabul ve tatbik etmek mecburiyetimiz vardır. Tabii ki herkes kabiliyet ve istidadı nisbetinde… Kimisi tam, kimisi yarım, kimisi çeyrek… Ama herkesin hedefi, elbetteki tam ve kâmil mânâda bir Müslüman olabilmektir.

Rabbimiz sırât-ı müstakiminden ayırmasın. Hidayet-i kâmile ile Müslüman olarak ruhumuzu kabz eylesin. Meccânen de Cennet ve Cemâliyle müşerref kılsın. Amin…