İbadet ve sadakaların sevabı hayatta ya da ölmüş olanlara bağışlanabilir mi?

Selamün aleyküm. Hocam kıldığımız namazların ve diğer ibadetlerin sevapları, yaptığımız hayır ve iyiliklerin ecri ölmüş olanlara veya hayatta bulunanlara hediye edilebilir mi?

Soru: Doğanay tarafından yazıldı. Kategori: Soru – Cevap

*******
Ve aleyküm selam.

Değerli kardeşim;

Yapılan ibadet, hayır ve hasenâtın sevabını başkasına / başkalarına bağışlamak caizdir ve güzel bir ameldir. Mü’min, kıldığı namazın, tuttuğu orucun, çektiği istiğfarların, okuduğu Kur’an-ı Kerim’in, işlediği hayır ve iyiliklerin ecrini-sevabını başka mü’minlere hediye edip bağışlayabilir. Söz konusu kişiler ister sağ, ister ölmüş olsun, kendisine sevap bağışlanan kimse, muhakkak ki bundan istifade eder / faydalanır. Başkası tarafından bağışlanan sevapla, bir kimsenin bizzat yapması gereken ibadet borçları ödenmiş olmaz ise de, bunlar iyilik ve sevaplarının çoğalmasına ve derecesinin yükselmesine vesile olur. Ayrıca, bağışlayanın kazandığı sevap ve mükâfattan da hiçbir şey eksilmez. [Bkz. İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr ale’d-Dürri’l-Muhtâr, Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut, yyy. 1, 943; Abdülkerim Polat, İslam’da Ticaret Hukuku, Sabah Kültür Yayınları, İstanbul, 1977, s. s180]

Nitekim annesi ve babası öldükten sonra, onlara bir iyilik yapıp yapamayacağını ve ne gibi iyilikler yapabileceğini soran kişiye Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.), 

Evet; onlara dua etmek, rahmet dilemek, onlar için istiğfar etmek, vasiyetlerini yerine getirmek, dostlarına hürmet edip ikramda bulunmak, akrabaları ile ilgilenip onlara karşı üzerine düşeni yapmaktır[Ebû Dâvûd, Sünen, Edeb, 130; İbn Mâce, Sünen, Edeb, 2] buyurmuşlardır.

Annesinin âniden vefat ettiğini, şayet konuşabilseydi sadaka verilmesini vasiyet edeceğini zannettiğini, onun adına sadaka verirse sevabının kendisine ulaşıp ulaşmayacağını soran sahabîye de: 

Evet, ulaşır. Onun nâmına sadaka ver[Buharî, Sahih, Vasâyâ, 19; Müslim, Sahih, Zekât, 16, Hadis no: 2373] buyurmuşlardır. 

***

S o n u ç

Buna göre, sevabı ölen kimsenin veya hayatta bulunan kişinin ruhuna bağışlanmak üzere her türlü ibadet yapılabileceği gibi, çeşitli vesilelerle dua da edilebilir, hatta edilmelidir.

Yapılan ibadet ve hayırların sevabının bağışlanması, hayır-duada bulunulması için mutlaka kabrin başında bulunmak da şart değildir.

Ancak, imkânı olanların zaman-zaman kabir ziyaretinde bulunarak orada dua etmesi müstehaptır. Fahr-i Kâinat Efendimiz’in (s.a.v.) Cennetü’l-Baqı’e gidip orada dua ettiği mâlumdur. [Bkz. Müslim, Sahih, Cenâiz, 35, Hadis no: 2299-2301]

Filasıl dinimizde kabirleri ziyaret etmek erkekler için müstehap olup, kadınlar için caizdir. Başta Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) olmak üzere peygamberlerin (aleyhimüsselâm) sâlih kimselerin, anne-baba ve yakın akrabanın, sair mü’minlerin kabirlerini ziyaret etmek mendup sayılmıştır.

Kadınların kabirleri ziyaret etmesi, bağırıp çağırma, saçını-başını yolma ve kabirlere aşırı saygı gibi bir fitne korkusu olmadığı zaman mümkün ve caizdir. Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.v.), çocuğunun kabri başında ağlamakta olan bir kadına sabır tavsiye etmiş, fakat onu ziyaretten men etmemiştir. [Buhârî, Sahih, Cenâiz, 7, Ahkâm, ll; Müslim, Sahih, Cenâiz, 15] Ve yine Hz. Âîşe (r.anha) validemizin de, kardeşi Abdurrahman b. Ebi Bekr'in kabrini ziyaret ettiği nakledilir. [Tirmizi, Sünen, Cenâiz, 61]