Halis Hocam Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuh.  bir arkadaşım şaka ile "sende çok hakkım var mallarının yarısı benim ona göre" dedi ben de yine şaka ile sadece "tamam" dedim bu konuşma yoluyla mallarımın yarısı gerçekten onun oldu mu? Bu diyalog ile malları arkadaşıma hediye etmiş mi oldum? Eğer öyle ise bu sadece mevcut mallarımı mı kapsar yoksa ölene kadar kazanacağım tüm varlığı mı kapsar? Cevabınız için şimdiden teşekkür ederim. Hayırlı günler dilerim. Doruk Baş

*******

Ve aleyküm…

Eğer arkadaşının, söylediği gibi, senin üzerinde gerçekten hakkı / hakları varsa ve helâl de etmiyor, ödemeni istiyorsa o hakkı / hakları ödemeniz gerekir. Bunun lâmı-cimi olmaz. Hak ödemekle îfa edilir, sorumluluğundan ancak öyle kurtulunur.

Yok, eğer böyle bir hak söz konusu değil, anlattığınız gibi o sadece şakayla bunu söylemiş ve sen de yine şakayla buna müsbet manada da olsa karşılık vermişsen, bu şaka olarak kalır. Fıkhî-hukukî açıdan bunun bir hükmü olmaz. Halihazır malında-mülkünde de, gelecekteki kazancında da bir hakkı söz konusu değildir.

Ama böyle bir diyalog (muâmele) karı-koca arasında nikâh, talâk ve köle âzat etme (itak) mevzuunda olsa idi, bunların şakası da ciddi olacağı için hüküm sabit olurdu.

***

Maamafih benim sizlere âcizane tavsiyem; böyle tehlikeli sularda kulaç atmamaya, sıkıntılı diyaloglara girmemeye dikkat edin! Çünkü, bazı temel fıkhî eserlerde, bu mevzuda dikkat çekici şu açıklamaları da görüyoruz:

Şaka yollu olan (söz-konuşma) da hibe’ye girer. Mesela bir insan öbürüne,

- ‘Sen şunu bana hibe ettin’ dese, öbürü ise,

- ‘Evet, hibe etmiştim’ karşılığını verse, diğeri de,

- ‘Kabul ettim’ dese, öbürü de;

- Teslim etse, hibe caizdir.”

Gerçi belli şartlar oluşmazdan evvel hibeden dönüş caizse de bu hâl, dinimizde ahlakî bakımdan müstehcen (edep ve ahlâk dışı), tab’-ı selime mugayir (sağlam ve sağlıklı tabiat sahiplerinin karakterine aykırı) bir huy olarak kabul edilmiş ve hoş karşılanmamıştır. Nitekim Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlardır ki: “Atiyye (hediye-armağan) veya hibesinden dönen, kusmuğuna dönen köpek gibidir." [Bkz. Bilmen, Ö.N., İstilahat-ı Fıkhiye Kamusu, İstanbul, 1967, 4, 262-266; Ebu Davud, Sünen, Büyû’, 83, (3539); Tirmizî, Sünen, Büyû’, 52, (1299); Nesâî, Sünen, Hibe, 2, (6, 265); İbn Mâce, Sünen, Hibe 2, (2377)]

Nevevî'nin (rh.) tasrih ettiği üzere bu rivayet, kabzedilen hibe, sadaka gibi her çeşit bağıştan rücû etmenin haram olduğu hususunda açıktır. Sadece baba, çocuğuna yaptığı bağıştan dönebilir. Zevi'l-erhâmdan kardeşler, amcalar vs.'ler de hibelerinden dönemezler, haramdır. İmam Şâfiî, İmam Mâlik ve İmam Evzaî (rhamehumullah) bu görüştedir. İmam-ı Azam Ebu Hanife (rh.) ve diğer bir kısım ulemâ ise, "hibeden dönmeyi maalkerahe (mekruh olmakla birlikte) caiz" addetmişlerdir. Bu görüşü İmam Tahavî (rh.) şöyle açıklar:

"Hadis-i şerifteki ‘kusmuğuna dönme’ tabiri, kusmuk haram olduğu için, her ne kadar tahrimi (haramlığı) iktiza etse de, kusmuğuna dönen köpeğe benzemesi haram olmadığına delâlet eder. Çünkü köpek kulluk vazifesiyle mükellef değildir ve dolayısıyla kusmuğu ona haram olmaz. Öyleyse hadiste kastedilen manadan murad, köpeğin fiiline benzemekten kaçınmaktır."

Hanefilere göre, hibeden dönmeye (rücû'a) engel hallerden birisi yoksa, hediyeden dönülebilir. Diğer fıkıh âlimleri hediyeden dönmeyi caiz görmezler. [Bkz. Bakara suresi, 263; Tevbe suresi, 60,104; Mecelle, mad, 834, 862, 863, 864, 874; Ali Haydar, Mecelle, mad. 834 şerhi; İbn Âbidîn, Reddü'l-Muhtâr, Mısır 1286 4, 776; el-Mevsılî, el-İhtayar, 3, 48; Bilmen, Ö.N., a.g.e., 4, 262-283]

Go to top