es-Selamu aleykum hocam..Hayırlı akşamlar..Nasılsınız?Hocam İnşirah suresinde (Feinne me'al'usri yüsren İnne me'al'usri yüsren-Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır.Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır) manasını dün okumuş olduğum takvim yaprağında: Allâhü Teâlâ şöyle buyurdular: “Hakikaten her zorlukla beraber (iki) kolaylık vardır.” (İnşirah Sûresi, âyet 6) şeklinde tefsiri verilmiştir..Buradaki mana tefsir farkından dolayı mıdır?Manayı tam olarak nasıl anlamamız gerekir?

*******

Ve aleykümü’s-Selâm kardeşim; size de hayırlı akşamlar… Hamdolsun, sağlığınız.

Meallerini zikrettiğiniz ayet-i celileleri isterseniz Arapça metinleriyle birlikte ele alalım ve ona göre bir açıklama yapmaya çalışalım.

Esteıyzü billâh: “Fe-inne mea’l-usri: Muhakkak ve ancak güçlükle beraber vardır”. Ne vardır: “Yüsran: Kolaylık vardır.” “İnne mea’l-usri yüsran: Muhakkak ki güçlükle beraber kolaylık vardır”. [İnşirâh suresi, 5-6] Yani bir zorluğa iki kolaylık vardır.

Burada bir zorluğa karşılık iki kolaylık olması manası; “usr” kelimelerinin ma’rife, “yüsr” kelimelerinin ise nekre[1] olarak tekrar etmesinden çıkıyor. Zira ilm-i usûl’de beyan edildiği gibi, bir kelime nekre olarak tekrar ederse teğâyürü (zıt olmayı, uymamayı, başka türlü bulunmayı, farklı bir şeyi) gerektirir; ma’rife olarak tekrar ederse ittihâdı icap eder; dolayısiyle şey-i vâhid (bir, tek, aynı şey) hükmündedir. Yani bir güçlükle beraber iki kolaylık vardır.

Velhâsıl;

1- Dünyada feyz u nûr,

2- Ahirette sevap ve mükâfat olmakla kolaylık ikidir.

Dolayısiyle şairin dediği gibi, ‘Len yağlibe’l-usru yüsrayni’: elbette ki iki kolaylığa bir güçlük galip gelemez, onu yıkamaz.

Size tavsiyem;

Eğer alt yapınız yani alet ve âlî ilimlerle ünsiyetiniz yoksa bunlara kafayı takmak yerine, komprime olarak yazılanları okuyup kabul ediniz. Yok, eğer söz konusu ilimleri talim etmişseniz, o zaman da tefsirlere müracaat ediniz. Hem bildiklerinizi tazelemiş, hem de tembellikten kurtulmuş olursunuz.


Dipnot

[1] Marife ve Nekre: Arapça'da isimler ma'rife / belirli (el-ma’rifetü) ve nekre / belirsiz (en-nekretü) olmak üzere ikiye ayrılır. Ma'rife, kelimeye belirginlik katar. Nekre ise bunun tam tersidir, kelimenin belirsiz olduğunu ifade eder. Ayrıca ma'rifelerin sonunda asla "tenvin" olmaz, nekre ise her zaman "tenvin" ile bitmek zorundadır. Maamafih istisnalar her zamanki gibi olabilir, bu da umumi kaideyi bozmaz.

İngilizce bilenler ma'rifeyi ingilizcedeki "the" gibi düşünebilirler.

Ma’rife ile nekre arasındaki farkı görmek için misâllere bakalım:

Ma'rifeye misâl: “el-Kitâbu: Bir kitap”. Görüldüğü gibi Lâm-Elif  (ma’rifelik takısı) ile kelime belirginlik kazandı. Burada “el-kitabun” gibi tenvinli bir okuyuş yapmadık. Kitap, belirli bir kitabı ifade ediyor, yani herhangi bir kitap değil. Mesela "şu kitabı ver" dediğimizde, hangi kitabı istediğimiz bellidir. Ancak "herhangi bir kitap ver" deseydik, bir belirginlik olmazdı. İşte bu belirgin isimlere "ma'rife" deniliyor.

Nekreye misâl: “Kitâbun: Herhangi bir kitap”. Görüldüğü üzere burada da "tenvin" ile kelimenin nekre olduğunu anlıyoruz. Bu şekilde kelime belirsizlik kazanmış oldu. Ancak unutmamak lazım; marife olan kelimeler sadece " ا ل : lâm-ı ta’rif" takısı ile oluşmaz, şu durumlarda da isimler "ma'rife" olurlar:

- Alem-i şahıs (Özel isimler): Özel isimler ve bazı yabancı kelimeler doğrudan ma'rife sayılır. İlla da “ma’rifelik eki: belirginlik takısı” almaya gerek kalmaz.

Meselâ;

- مُحَمَّدٌ : Muhammedun (Muhammed) lafzı. Bu lafız özel isim olduğu için sonunda tenvin olmasına rağmen ma'rife bir isim sayıyoruz bunu... عَائِشَةٌ : Âişetun (Ayşe) de öyle... Burada da aynı durum söz konusudur.

- İsim Tamlaması yoluyla oluşanlar: Bazı isimler de isim tamlamasında vazife alarak ma'rife olurlar.

- Mebnî lafızlar…

- Şiirlerde vezin gereği bazı kelimeler…

- Zamirler: Hüve, Hiye gibi…

- İşaret isimleri: Haazaa, haazihii gibi…

- İsm-i mevsûl: Ellezî, elletî gibi…

Go to top