Hocam selamun aleykum.Sizin ilminizden istifade edebilmek icin sizi rahatsiz edip duruyorum.hakkinizi helal ediniz.eger misait olursaniz size yine bikactane sorum olacak.Biz kursda okurken 7 buyuk salavati serife ezberlemistik. … bazi arkadaslar bu salavati serifelerden Salavati fethiyenin yuzyirmibin salavata denk oldugunu soyluyorlar İkincisi ise borcu cok olanlarin Hazreti Ebu Bekir r.a efendimizin okumus oldugu salavati serifeyi gunluk 100 defa okunmasini tavsiye ediyorlar Bu bilgiler dogrumudur. Birde mumkunse bu 7 salavati serifenin fazileti hakkinda bilgi verebilirmisiniz. Cengiz Ceylan – Facebook

*******

Ve aleyküm selam kardeşim;

Birbirimizden istifade etmenin yolu, karşılıklı iletişim kanallarının açık ve gereğinin yapılıyor olmasına bağlıdır, öyle değil mi? Yazılanları okumadan nasıl istifade edeceksiniz? Aklınıza gelen meselelerin, öncelikle sitede olup olmadığını araştırınız lütfen. Şayet orada cevabına rastlayamazsanız sorma yolunu tercih edeniz. Binaenaleyh bu usulden hareketle;

Sorunuzun cevabına geçmezden evvel şu linke bakmanızı ve kaydedeceklerimizi ondan sonra okumanızı tavsiye ediyorum. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2393-esmaul-husna.html

***

1- Salât-ı Fethiyye veya Salâtü’l-Fâtih, yani her kapalı-kilitli şeye Fâtih (anahtar) olan salât. Fâtih açıcı demek. Bu salât, özellikle kilitli, sıkıntılı, meşakkatli işlerin fethi (açılması) için bir anahtardır. Yani bütün bunların çaresi, ilacı Efendimiz Muhammed Mustafa’ya bu salât ile salât ü selâmdır.

Salât-ı Fethiyye şudur:

Allâhümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedini’l-fâtihı limâ uğliqa ve’l-hâtimi li-mâ sebeka nâsıri’l-haqqa[*] bi’l-haqqı ve’l-haadî ilâ sırâtıke’l-müsteqıymi ve alâ aalihî haqqa qadrihî ve miqdarihi’l-azıym.”

Meali: Allâh’ım! Kapalılıkları-kilitlenmişleri açan, geçmiş (peygamberler)e mühür basan (onların sonuncusu bulunan), Hakk’a hak ile yardımcı olan, (mahlûkatı) senin doğru yoluna hidayet eden Efendimiz Muhammed’e, Ehl-i Beyti’ne, O’nun yüce kadr u kıymetince, azıym mikdarınca (çok büyük derece ve pek yüce olan mertebesince) salât u selâm eyle ve O’nu mübarek kıl (bereketli eyle).

Fazileti ve esrârı:

Bu salâtın, 120 bin salavât-ı şerife gücünde olduğu mânâ âleminde Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) tarafından bildirilmiştir.

Hikmeti:

1. Bu salât-ı şerife, okuyanı Cehennem ateşinden korur.

2. Kırk gün okuyanın tevbesi kabul edilir, günahları bağışlanır.

3. Cuma gecesi bin defa okuyan, Efendimiz (s.a.v.) ile görüşür.

Yaşadığı devrin büyük velilerinden ve kutuplardan olan Ahmed Tîcânî (k.s.) hazretleri yakaza halinde bu salâtın faziletini Rasûl-i Ekrem Efendimize (s.a.v.) sorar. Cevaben:

Bir kimse Salât-ı Fâtih’i bir defa okursa, zamanın başından salavat getirenin okuduğu zamana kadar ins ü cinin ve meleklerin getirdiği salavâta denk sevap kazanır. Günahları da bağışlanır” buyurmuşlardır.

Geçmişte zamanın kutuplarından Muhammed el-Bekrî (k.s. d. h. 930 – m.1523) hazretlerine ait olan bu salât öyle büyük bir salâttır ki, Rasûl-i Zîşânımızın (s.a.v.) mânâ âlemindeki beyanı ile, ömründe bir defa dahi bu salât ü selâmı okuyan kişi, Cehenneme girmez.

Mağrib sâdâtından bazısının nakline göre, bu salât Allah Teâla tarafından bir sahife ile Muhammed el-Bekrî (k.s.) hazretlerine indirilmiştir. Bu zâtın soyu baba tarafından Hz. Ebu Bekir’e (r.a.), anne tarafından da Rasûlullah Efendimize (s.a.v.) dayanmaktadır. 

Bu salâta kırk gün devam edene Allah Teâla bütün günahlardan tevbe nasib eder. Her kim bu salâtı Perşembe veya Cuma yahut Pazartesi gecesi bin defa okursa, Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) ile uyanık halde buluşur. Ancak bu salât, kılınacak dört rek’at namazın ardından okunmalıdır. Bu namazın;

Birinci rek’atında üç kere Kadr suresi,

İkinci rek’atında üç kere Zilzâl suresi,

Üçüncü rek’atında üç kere Kâfirûn süresi,

Dördüncü rekatındada üçer kere Muavvizeteyn (Felak ve Nâs süreleri) kıraat edilmelidir.

Bu salavatın sahibi olan büyük kutub Muhammed el-Bekri hazretleri demiştir ki:

"Ömründe bir kere bu salâtı okuyan Cehenneme girerse, Allah Teala’nın huzurunda beni yakalasın.”

Yukarıdaki bu sözlerin sahibi olan zat, Abdülkadir Geylanî (k.s.) hazretlerinden sonra, “Benim bu ayağım doğuda ve batıda bulunan bütün velilerin boynu üzerindedir” diyebilmiş ikinci zattır.

Bir kere kendisi Rasûlullahın (s.a.v.) kabrini ziyaret ederken Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v) ona :

Allah seni ve zürriyyetini mübarek kılsın” diye açıkça hitab etmiştir.

İmam Şa‘rânî, İmam Şihab ve Münâvî (rahımehumüllah) gibi birçok âlim, bu zatı en mübalağalı ifadelerle medh ü senâ etmişlerdir. [es-Sâvî, el-Esrâru’r-Rabbaniyye, sh. 45; Yusuf en-Nebhanî, Efdalü’s-Salevât, Salât no: 50, sh. 89-96]

2- ‘Borcu cok olanlarin Hazreti Ebu Bekir r.a efendimizin okumus oldugu salavati serifeyi gunluk 100 defa okunmasini tavsiye ediyorlar. Bu bilgiler dogrumudur?

Bu sorunuzun cevabı için bkz.

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2626-borc-icin-dua.html

http://www.mollacami.net/soru-ve-cevaplar-1134.html

Söz konusu cevabi yazılarda da okuyacağınız üzere, bu hususta çok çeşitli dualar ve çareler var. Nitekim tavsiye edilen dualardan biri de, Hz. Ebu Bekir’in (r.a.) salavatında geçen cümlelerdir. Salavât okumak özel bir izne tâbi değildir. Hz. Üstazımızın (k.s.) ifadeleriyle bunlar, aspirin gibidir reçetesiz satılır. Gayet tabii ki okuyabildiğin kadar okursun. Yapabiliyorsan sabah-akşam 100’er kere okur ve borçtan kurtarmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz edersin. Bu mesele değil. Bunun eğriliği olmaz. Ancak maneviyat ehli mü’min için münasip olan, öncelikle tavsiye edilenleri yapmak olmalıdır.

3- ‘7 salavati serifenin fazileti hakkinda bilgi verebilirmisiniz?’

Bir defa bunlar 7 değil, 6 salavâttır. Başta okunanla sonda okunan aynı salâttır. Bu salavâtın faziletini, feyzini-bereketini, esrar ve faydalarını anlatmaya bizim ne kelâmımız, ne de kalemimiz kâfi gelir. Okuyabildiğin kadar okumaya bak. Gerisini Mevlâ-yi Zû’l-Celâl’e bırak. Bununla birlikte İmam-ı Rabbani (k.s.) hazretlerinin beyanıyla, irşada salahiyetli hakiki bir mürşid-i kâmil ü mükemmilden tahsil olunan kabûle lâlık zikir, salavât getirmekten efdâldir. Meselâ ism-i zâtın zikri, kelime-i tevhidin âfâkî ve enfüsî zikri gibi… Bkz. http://www.halisece.com/index.php/tasavvuf/316-kabule-layik-bir-zikir-salevattan-evladir

Ayrıca unutmamamız gerekir;

Bizler ibadet ve tâatımızı dünyevi menfaatler, uhrevi sevap için değil, sadece ve sadece Allah rızası için yaparız. Kısacası öyle yapmamız, öyle olmamız gerekir. Zira sevap ve ecir için ibadet, avamın kârıdır, onların işidir. Bize lâyık olan yalnızca rızâ-yi ilahiyi kasdetmektir. Yani, “İlâhî ente maksûdî ve rızâke matlûbî” düsturundan şaşmamak iktiza eder.

 

Dipnot: 

[*] Üstâzünâ Süleyman Hilmi Tunaha Efendi (k.s.) hazretleri bu kısmı, 'Nâsıri'l-hakkı...' değil, yukarıda kaydettiğimiz üzre, cezbeli bir üslûb ile “Nâsıri’l-Haqqa bi’l-haqqı…” diye okurlar imiş. Hasan Arıkan Hocaefendimizin (Rabbim sıhhat ve afiyette dain, ömrünü uzun ve bereketli kılsın) bizzat kendilerinden dinlemiş idim. H.E. 

Go to top