Silsile-i Sâdât-ı Nakşibendiye’nin 4’üncü halkasını teşkil eden İmam Cafer-i Sadık radıyallahu anh (H. 83/M. 702–H. 148/M. 765), kendisinden nasihat isteyen Süfyan-ı Sevrî (k.s.) hazretlerine demiştir ki:
“Yâ Süfyân! Sultan’dan ve başkasının yaptığı bir şeyden üzüntüye düşersen, ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ duasını çok oku. Zira o, sıkıntıyı açan bir anahtar ve Cennet hazinelerinden bir hazinedir”.
Büyük muhaddis İmam Hâkim ve İbn Asâkir’in (rahımehumallah) naklettikleri hadis-i şeriflerde de buyrulmuştur ki:
“Lâ ilâhe illallah’ demek 99 belâyı defeder, en aşağısı sıkıntıdır. ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ okumak, 99 derde devadır. Bunların en hafifi sıkıntıdır.”
***
“Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” mübarek cümlesinin kısaca manası; “(Dünya ve ukba işlerinin tamamına, ibâdet ve tâte, günahlardan kaçınmaya) güç-kuvvet ve kuvvet sadece Allah’tandır” demektir.
Havl; hareket, hile, çare, güç mânâlarına gelir. Kelime “hile” ve “muhavele” ile aynı köktendir. Muhavele, tahavvül, bir şeyi değiştirmek, bir şeyi değişime uğratmak, değiştirme çabası göstermek demektir. Havl ise değişim gücü manasındadır. “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” cümlesiyle, güç ve kuvvet gerektiren her işimizde, her halimizde, ibadet ve taatımızda, isyandan-günahtan kaçınabilmemizde, her hayrımızda muhtaç olduğumuz güç, kudret ve kuvvetin yalnız Allah’tan geldiğini, Allah’a ait olduğunu ifade etmiş oluyoruz.
***
Bu hususta gelen diğer bazı hadis-i şerifler de şöyledir:
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh. (Güç ve kuvvet ancak Allah’tandır) sözünü çok tekrar edin.” [Tirmizî, Sünen, Daavât, 141, Hadis no: 3596]
Ebu Zerr (r.a.) anlatıyor: “Rasûlullah (s.a.v.) bana:
- “Sana Cennet hazinelerinden bir hazineyi haber vereyim mi?” buyurdular.
- “Evet! Ey Allah’ın Rasûlü!” dedim.
- ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ de!” buyurdular.” [Kütüb-i Sitte Muhtası, 17, 498-99]
Hâzimi’bni Harmele (r.a.) anlatıyor: “Rasûlullah’a (s.a.v.) uğramıştım. Bana;
- Ey Hâzim! ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ de. Çünkü bu cümle, Cennet hazinelerinden biridir” buyurdular. [A.g.e., 17, 499]
- Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: “Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki:
“Kişi evinin kapısından çıkınca, adama müekkel (nezaretçi olan, bakan gözetleyen) iki meleği vardır. Adam:
- “Bismillah” deyince, onlar:
- “Doğruya irşad edildin (hak yolu gördün, doğru yola girdin)” derler. Adam:
- “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” deyince, melekler:
- “Korundun!” derler. Adam:
- “Tevekkeltü alâllah” deyince, onlar:
- “İşin (Allah tarafından) görüldü” derler. (Rasûlullah s.a.v. devamla) buyurdu ki:
“Sonra adam cinnî ve insî şeytanla karşılaşınca, Melekler (o şeytanlara):
- “Hidayete erdirilen, işi görülen ve hıfz altına alınan bir kimseden ne istiyorsunuz?” derler.” [A.g.e., 17, 511]
Evinden dışarıya çıkan, sıkıntı-üzüntü ve kederi olan bir insan için bunlardan daha büyük müjde, daha güzel mükâfat, daha güvenilir bir teminat olabilir mi? Gelin öyle ise, bu mübarek cümleyi okumaktan geri kalmayalım; dilimiz-gönlümüz bundan boş bulunmasın.
***
Ve yine öfkelendiğimiz-heyecanlandığımız zamanlarda sâkinleşmek için, “Allâhümme innî eûzü bike mine’ş-şeytânir’raciym” duasıyla da istâzede bulunabiliriz. Yani rahmet-i ilahiden koğulmuş Şeytan’ın her türlü şerrinden/kötülüğünden, zarar ve ziyanından Allah’a sığınır, O’nun yardımını dileriz. O’nun yardımının olduğu yerde de, başka hiçbir yardıma zaten ihtiyaç olmaz.