Hocam selamun aleykum.kandiliniz mubarek olsun.hocam hem recebi serif ayi hemde kandil olmasi dolayisiyla oruc tutmak istedik.ama gece sahura uyanamadik .bizde sabah oruca niyetlendik.bu durumda bizim orucumuz olurmu.not dun iftar ederken allahumme leke sumtu diye baslayan iftar duasini duasini okumustuk
*******
Ve aleyküm selam.
Eğer ‘sabah’ dediğiniz vakit kuşluk vaktini geçmemişse, orucunuz sahihtir. Çünkü nâfile oruçlarda niyetin zamanı, akşamla başlayıp ertesi günün kaba kuşluğuna kadar devam eder. O vakitten sonraya kalırsa geçerli olmaz. Ancak akşamdan niyet ettiğinize göre, yeni bir niyete zaten gerek ve ihtiyaç yok. Orucunuz sahihtir.
A ç ı k l a m a
Dilerseniz önce oruçta niyetin hükmü nedir, onu görelim. Sonra da niyetin zamanını ve niyetle alakalı bazı hükümleri ele alırız.
Amellerin / ibadetlerin hükmü niyet ile olacağı için, oruçta da niyet şarttır. Niyet, malum olduğu üzere asıl insanın kalbindedir. Yarın oruç tutacağını bilmek ve içinden geçirmektir. Dil ile söylenmesi gerekmez. Gece sahura kalkmak da niyet yerine geçer.
Oruca ne zaman niyet etmelidir?
Ramazan orucuna, zamanı belirlenmiş adak orucuna ve nâfile oruçlara; akşamdan itibaren ertesi günü kuşluk vaktine kadar niyet edilebilir. Bu oruçlar için mutlak bir niyet yeterlidir. Mesela ‘yarınki günün orucunu tutmaya’, ‘yarın oruç tutmaya’, ‘yarın nafile oruç tutmaya’ diye niyet edilebilir. Maamafih bunlar için geceleyin niyet edilmesi, bu oruçların tayin edilmesi ve ‘yarınki ramazan orucunu tutmaya niyet ettim’ denilmesi daha faziletlidir. [Bkz. Bilmen, Ö.N., Büyük İslam İlmihali, Oruç kitabı, md. 73]
Ramazan orucunun kazası ile vakti belirtilmemiş adak orucuna, nâfile olarak başlanıp bozulmuş oruçların kazâsına ve kefâret oruçlarına niyet ise, akşamdan itibaren imsâk vaktine kadar yapılır. Bu vakitten sonra yapılan niyetle bu oruçlar sahih olmaz. Bu hükümler Hanefî mezhebine göredir. Şâfiîlere göre ise, nâfile oruç için, güneş batana kadar niyet câizdir. Yeter ki niyete kadar orucu bozan bir şey yapılmasın…
Niyetle ilgili bazı meseleler:
Bir kimse geceleyin herhangi bir oruç için niyet ettiği halde, imsâk vaktinden önce bu niyetinden dönse, bu dönme sahihtir.
Ramazan-ı şerîfin her günü için ayrı niyet lâzımdır. Çünkü araya geceler girmekte ve her günün orucu, ayrı bir ibâdet sayılmaktadır.
Bir kazâ orucuna güneşin doğuşundan sonra niyet edilse, o oruç kazâ yerine geçmez, nâfile oruç tutulmuş olur.Kazâ oruçlarına mutlaka imsâk vaktinden önce niyet edilmesi şarttır.
Bir kadın, henüz hayız hâlinde iken geceden oruca niyet etse, imsâk vaktinden evvel de hayız hâlinden çıksa, niyeti sahih olur, oruç tutması gerekir.
Şâfiî mezhebine göre niyetin vakti, oruç farz olursa gecedir; gündüze bırakılmaz. Gece niyet getirilmediği takdirde bayramdan sonra gününe gün kaza etmek lazımdır. Ancak, İbn Hacer (rh.) diyor ki: "Şâfiî olan kimse Ramazan`da niyetini unutup gece vaktinde getirmeyen kimse, Hanefî mezhebini takliden gündüz öğleden evvel niyet getirsin."
Maliki mezhebine göre Ramazan-ı şerifin başında bir niyet getirilirse kâfidir.Her gece niyet getirmek gerekmez. Bunun için Hanefî veya Şâfiî olan kimse Ramazan-ı şerifte, "Ben şu Ramazan-ı şerif ayında oruç tutmağa niyet ettim." dese iyi olur. Çünkü bir günün niyetini unutacak olursa da, Mâlikî mezhebine göre orucu sahih / geçerli olur.
Hocam,abdest alırken yüzümüzdeki iki çene arasında kalan,yanaklardan çıkan kılları,ve diğer uzuvlarımızı yıkarken (el,kol) bunlardaki kıllarıda yıkamak vacib mi?Birde kaşların altına suyu geçirmek mi gerekiyor?
*******
Böyle mantıksız soru olur mu?
Aklımızla-mantığımızla alay mı ediyorsun?
Ciltteki kıllara suyu değdirmeden, onları yıkamadan cildi nasıl yıkacacaksın?
Gayet tabii ki ciltle birlikte kılları da yıkayacaksın!
Ama eğer bununla kastın, sık olan sakalın diplerini yıkayıp yıkamamaksa, onun cevabı; abdestte sık olan sakalın diplerini yıkamak mecburiyeti yoktur, sadece sakalın ıslatılması kâfi gelir.
Gusülde ise sakal, sık ve gür bile olsa, suyu cilde mutlaka ulaştırmak gerekir. Kaş ve bıyıkların durumu da aynıdır. Yani gusülde kıllar ile birlikte cildin / derinin de yıkanması gerekir. Fakat abedestte ıslatılması yeterli olur.
Meseleyi tekrar edecek ve biraz daha açacak olursak; abdestte yüzü-çeneyi yıkarken, seyrek sakallıların sakal tüylerinin diplerindeki deriyi de yıkamaları gerekir. Sakalı seyrek olmayıp gür olanlar ise, tüy diplerindeki deriyi yıkamak zorunda değillerdir. Onların yalnızca sakallarını ıslatmaları yeterlidir.
Gözlerin içini, kaş ve bıyıkların altındaki deriyi de yıkamak şart değildir. Bu bakımdan lens kullananların abdest alırken / guslederken lenslerini çıkarmaları icab etmez. Kaş ve bıyıkların ise, biraz önce belirtiğimiz üzere, abdestte üstten kıllarının ıslatılması kâfidir. Alttaki derinin ıslanması gerekmez. Ancak gusülde bıyık ve kaşların altındaki derinin de ıslanması lâzımdır. Aksi halde gusül sahih olmaz.
Hocam selamun aleykum. Hocam bildiğiniz gibi karınca duası diye bir dua var. Bu duanın Hazretimiz tarafından tashih edildiğini mollacami sitesinden öğrendim. Sizden ricam bu duanın düzeltilmiş halini ve okuma usulunu yazabilir misiniz?
*******
Ve aleyküm selam.
Yazamam, çünkü Arapça karakterle dizgi imkânım yok. Ayrıca olsa da buna vaktim yok. Araştır, bir yerlerden temin etmenin yoluna bak. Nerede ikamet ettiğini bilmiyorum ama, mesela Fazilet Neşriyat’ın şubelerinden sorabilirsin...
***
Sonradan ilave not:
Biraz önce bizim "Karınca öldürmek ve 'karınca duası" başlıklı yazıyı neşreden bir forumda, zikri geçen duanın resim olarak metni ile karşılaştım. Linkini veriyorum, oradan bakabilirsiniz.
http://www.sadakatforum.com/karinca-oldurmek-ve-karinca-duasi-t11436.0.html
Selamün aleyküm. Hayırlı günler.Hocam kevser suresi okunurken "İnne şanieke..." demek yerine "İnnâ şanieke..." demek namazı bozar mı?
*******
Ve aleyküm selam. Size de hayırlı günler…
Sorduğunuz mesele, fıkıh kitaplarının “Zelletü’l-Kaarî” yani okuyanın sürçmesi, yanılması bahsiyle alakalıdır. Bu terkibin fıkıh ıstılahındaki karşılığı; bir Müslümanın, namazda okuduğu âyette yanlışlık yapmasıdır. Yapılan bu yanlışlığın namazı bozup bozmaması yanlışlığın ölçüsü veya kasda dayanıp dayanmaması ile ilgilidir.
Yanlışlık eğer kasden yapılır ve bu âyetin manasının değişmesine sebep olursa, namaz bozulur. Eğer mana değişmezse, namaz bozulmaz; fakat günahı vardır. Bile-bile bir âyetin yanlış okunması caiz değildir.
Kasten olmayıp hata ile / bilmeyerek / farkında olmayarak yapılan yanlışlıklarda; okunan kelimenin benzeri Kur'ân-ı Kerim’in başka bir yerinde varsa namaz bozulmaz, yoksa bozulur. Kelimenin harekesini yanlış okumak veya tecvidinde hata etmek namazı bozmaz. Hatta yanlış okunan kelimenin benzeri Kur'ân'ın başka yerinde mevcutsa, yapılan yanlışlık manayı değiştirse bile namaz bozulmaz. Bu görüş, mezhep imamlarımızdan İmam Ebu Yusuf'a (rh.) aittir. İmam-ı Azam Ebû Hanîfe ve İmam Muhammed'e (rahımehumallah) göre ise; namazın bozulup ya da bozulmaması okunan kelimenin Kur'ân-ı Hakîm’de bulunup bulunmamasına değil, mananın fazlaca değişip değişmemesine bağlıdır. Yapılan yanlışlıkla mana fazlaca değişirse namaz bozulur, değilse bozulmaz. [Bkz. Bilmen, Ömer Nasuhî, Büyük İslâm İlmihali, s. 283 vd.; Mehmed Zihni Efendi, Nimet-i İslâm, s. 302]
Hâsılı;
Yapılan yanlışlığın namazı bozup bozmaması hususunda, yukarıdaki anlatılanlar esas olmakla beraber, her namaz kılanın bunları ayırdetmesi de mümkün değildir. Yanlış okunan kelimenin benzeri Kur'ân'da var mıdır veya mana bozulmuş mudur? Bunu da herkes bilemez. Onun için namazda bir âyeti yanlış okuyan ve bu yanlışı farkeden kişi için en emin yol, namazını iade etmesidir. İhtiyata uygun olan budur.
Binaenaleyh bu sorunuzu ve benzeri meselelerinizi bu ölçüler çerçevesinde değerlendiriniz.
Bu meseleyle ilgili ayrıca bkz.
http://halisece.com/sorulara-cevaplar/1740-zelletu-l-kaari-zi-yerine-ze-okumak.html
http://halisece.com/sorulara-cevaplar/2145-tilavette-teganni-ve-makam.html
Selamün Aleyküm abi, hayırlı akşamlar. Kurşun döktürmenin hükmü nedir Abi? Dinen bir dayanağı var mıdır? Ya da olumsuz bir yanı. Hayırlı akşamlar... Murat Ayverdi - Facebook
*******
Ve aleyküm selam Murat hocam; size de hayırlı akşamlar…
Malumunuz, söz konusu işlem yani 'kurşun dökmek-döktürmek', halk arasında nazardan korunmak için yapılmaktadır. Bu hususta işin kolayına kaçıp, bazılarının dedği gibi kabaca ve kısaca şöyle denilebilir:
“İslâm inancına uymayan bâtıl âdetlerdendir, bid’attir... Müslümanın yapması / yaptırması meşrû değildir, caiz olmaz… Ve yine halk arasında 'mum eritmek', 'tuz döktürmek' veya 'ot yakıp hastanın başının üzerinde gezdirmek' gibi… görünürde hiçbir mânâsı olmayan tatbikatlara tevessül etmemek lâzımdır. Bunlar doğru davranışlar değildir. Çünkü Cenab-ı Hak her türlü derdi verirken, meşrû olarak dermanını da yaratmıştır. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) de nazarın hak ve bundan korunmak için ne yapmamız gerektiğini çeşitli vesilelerle açıklamışlardır. Mü’min ölçü olarak sünneti esas almalı, o çizgiden ayrılmamaya gayret etmelidir. İslâm’da istikamet ve hidayet üzere yürüyebilmek ancak bu yolla mümkündür.”
Ancak detaya inip tatbikatları ve neticelerini görüp dinlediğimizde, farklı durumlarla karşılaştığımızı da ifade etmeliyiz. O bakımdan bu mevzuda mollacami’ye gelen bir soruyu, biraz daha farklı bir perspektiften cevaplamış idik. Bkz. http://www.mollacami.net/soru-ve-cevaplar-1270.html
Keza detaylı bilgi için sitemizdeki şu iki linklere de bkz.
http://halisece.com/sorulara-cevaplar/739-nazar.html
http://halisece.com/sorulara-cevaplar/1008-nazar-boncugu.html