Size daha önce sorduğum ve http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1208-nazm-i-ilahi.html linkinde bulabileceğiniz soruya ithafen benden kaynak istemiştiniz ben de soruda sorduğum konuyu bunu söyleyenlere göre aynen aktarıyorum "Tevrât, İncîl ve bütün kitâblar ve sahîfeler ise, hepsi birden, bir def’ada inmişdi. Hepsi, insan sözüne benziyordu ve lafzları mu’cize değildiler. Onun için çabuk bozuldu, değişdirildiler. Kur’ân-ı kerîm ise, Muhammed aleyhisselâmın mu’cizelerinin en büyüğüdür ve insan sözüne benzememekdedir. Bunlar, imâm-ı Rabbânî (Mektûbât)ının, üçüncü cildi, yüzüncü mektûbunda ve (Huccet-ullahi alel’âlemîn)de ve Zerkânînin (Mevâhib) şerhı, beşinci cildinde uzun yazılıdır." demişler. Gerçi ben Mektubat 100. Mektuba baktım bununla alakalı bir konu göremedim kaldık ki kısa bir mektuptur. Diğer kaynaklar benim erişebileceğim kaynaklar değil uygun zaman ve kuvvet bulabilirseniz gerçekten bu kaynaklarda size bahsettiğim hususun var olup olmadığına, var ise ne manaya geldiğini bana aktarabilirseniz çok memnun olurum.

 

********

Zikri geçen mektuplarında İmam-ı Rabbani (k.s.) hazretleri, Kur’an-ı Mecîd’in faziletine / üstünlüğüne dair yazdıkları arasında, şu dikkat çekici açıklamalara yer veriyor:  

“...Kur’an-ı Mecîd’i tilavet etmek ibadetlerin en faziletlisi ve yine onun şefâati, başkalarının şefaatinden -bu ister mukarreb bir meleğin, ister bir peygamberin şefaati olsun- daha sür’atli kabule şâyandır. Kur’an tilavetinden hasıl olan sevap ve semereleri tafsilatlı olarak anlatmak mümkün değildir. Çoğu zaman bu tilavet, tilavet edeni, hiç kimsenin ulaşamayacağı yüksek makamlara çıkarır.”

Bu açıklamalarının ardından şöyle bir soru ortaya koyuyor:

- “Bu Fazilet sadece Kur’an harflerine ve kelimelerin mi muhsustur, yoksa onlar gibi kadîm kelâm-ı nefsî olan diğer indirilmiş kitapların harfleri ve kelimeleri de bu devlette onlara ortak mıdır?

Bu soruya verdiği cevabı ise şöyledir:

Derim ki; hepsinin bu devlette ortaklığı vardır. Keşif gözüyle baktığımda gördüğüm fark ise, Kur’an-ı Mecîd’in sanki dairenin merkezi, diğer semavî kitapların ve hatta ezelden ebede konuşmayı sağlayan aletlerin hepsinin bu dairenin muhîti olduğudur (tamamını şumûlüne aldığı, kapsadığıdır). Binaenaleyh Kur’an, her şeyin aslı ve bütün kitapların en üstünüdür. Çünkü merkez, dairenin en şerefli parçası ve bütün noktalarının aslıdır. Diğer noktalar onun tafsili ve onların icmâli gibidir. Allah Teala Kur’an hakkında, “O, şüphesiz evvelkilerin kitaplarında da vardır” buyurdu. [Şuarâ suresi, 196; el-Mektubat, Fazilet Neşriyat, İstanbul, yyy., 3, 100] 

Görüldüğü gibi bu mektupta anlatılanlarla, buradan nakledildiği söylenenler arasında doğrudan bir alaka yoktur. Daha fazlasısını söylemek istemem, gereği de yok. Bu arkadaşlarımızın neyi nasıl yaptıklarını görmek için bkz. http://www.halisece.com/fikih/588-duada-elleri-birlestirmek.html Bunu görüp tesbit ettikten sonra diğerlerine bakma lüzumu da hissetmedim. Zira İmam-ı Rabbani (k.s.) hazretlerinin söyledikleri bizim için vâfi ve kâfidir. Ayrıca bu mektubun tafsilatında anlatılanlar da, bizim daha önceki açıklamalırımızı teyid etmektedir. Hatta buradaki ifadeler de...

Vesselâm...

Go to top