Selamün aleyküm hocam,

son zamanlarda malum devletin bircok kisi ve kuruluslari fisledigi haberleri cikiyor haberlerde, dinen devlet istihbarat icin insanlari fisleye bilir mi?

*******

Ve aleyküm selam.

Devlet, bu iş dinen caiz midir değil midir, diye bize sormuyor ki, meseleyi dini bakımdan cevaplamaya çalışalım. Kaldı ki soracak olsa bile herhalde bunun adresi biz olmayız. Öyle değil mi?

Ayrıca böylesine detaylı, devlet ve devletlerarası hukuki bir soruyu bu platformda ele almak ne kadar sağlıklı olur? Meselenin bir yönü bu. Bir başka açıdan düşünecek olursak, hangi devlet, hangi rejim-sistem veya ciddi bir kuruluşun hayatiyetini idame ettirmesi için istihbaratı olmaz ki? Bunun adına fişleme deyin, ne derseniz deyin?

Ancak her işte olduğu gibi, bu işte de önemli olan; kişilerin hak ve hürriyetlerine halel gelmemesi, adalet ve hakkaniyet sınırlarının aşılmamasıdır. Bilindiği gibi İslâm’da tecessüs caiz değildir. Kişilerin gizli hallerini araştırmaya izin verilmemiştir. Temel hukuk kaidesi, “Nahnü nahkümü bizzavâhir vallâhu yetevellâ bisserâir” umdesidir. Yani gizlilikleri araştırmak, tecessüs etmek yoktur. Zâhiren görünenlere göre hükmedeceksin. Bilmediğin görmediğin yönleri seni alakadar etmez. Onlar Allah’a ait hususlardır.

Bir bakıma istihbaratın da neticede gayesi; milletin huzur ve sükûnu, emniyet ve âsâyişin temini değil midir? Elbette ki öyledir. Hz. Ömer (r.a.) halifeliği döneminde geceleri Medine sokaklarında niçin dolaşıyordu? Ve bu esnada malumunuz bir defasında ölçüyü zorladığı, tecessüs edip dinlediği, içeriye izinsiz pencereden girip selam dahi vermeden sorguladığı için, işret halindeki bir kişiden bile mukabil itiraz görüp ondan özür dilemedi mi?

Binaenaleyh hukukta usûl kadar uygulamadaki esaslar da önem arz etmektedir.

O bakımdan size tavsiyem; ecdadımız eski Türklerde, Selçuklularda, Osmanlılarda istihbarat çalışmalarının nasıl yürüdüğünü-yürütüldüğnü tarihi çalışmalardan bakınız, okuyunuz. Zira İslâm tarihi bir bakıma İslâm hukukunun uygulamalı halidir. Onun içindir ki bilhassa İslâm tarihini okumamız vaciptir.

Dolayısiyle usûlen istihbarat meselesi İslâm hukuku dahil, hemen her hukuk sisteminde vardır. Yeter ki uygulamada yanlışlıklar yapılmasın. Yakın zamana kadar olduğu gibi bu çalışmalar, milletin dini faaliyetlerini istihbar ve zabt u rabt altında tutmak  için olmasın. İç ve dış ihanet şebekelerinin tesbiti ve gereken tedbirlerin zamanında alınabilmesi için olsun. 

Go to top