Selamün aleyküm, hocam ölüenin arkasından ağlamak caizmi bunda günah olur mu? Sadettin Altınkaya – İzmir

*******

Ve aleyküm selam.

Ölüm çok önemli ve pek büyük bir hâdisedir. Bu sebeple insanın hüzünlenmesi, kederli bir hâl alması normaldir. Hatta açığa vurup sessizce ağlaması ve gözyaşı dökmesinde bir sakınca yoktur. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) de oğlu İbrahim’in,  kızının  ve kızının çocuğunun (torununun) vefâtlarında ve ashabtan Sa’d b. Ubâde’nin (v.15/636) hastalığında, bizzat gözlerinden yaşlar akıtarak ağlamış… Kendisine, ağlamayı yasakladıkları hatırlatılınca, bunun yasak olan ağlama şekli olmayıp, gözyaşı dökmekle Allah’ın azap etmeyeceğini, ancak mübârek diline işâret ederek onunla azap edeceğini belirtmiş… Ve “Muhakkak ki ölü, ehlinin üzerine bağırıp çağırmasıyla azap duyar” [Buhârî, Sahih, Cenâiz 43] buyurmuştur.

Ölüye sessiz ağlamanın câiz ve mubah olduğu açıktır. Yüksek sesle ve bağırarak ağlamak ise, Hanefî ve Mâlikî mezheplerine göre haramdır; Şâfiî ve Hanbelî mezhebi ise yüksek sesle ağlamayı mubah görmüşler… Ancak onlar da, cahiliyyede olduğu gibi ölünün birtakım iyiliklerini sayıp dökerek, vay benim yiğidim, arslanım, evimin direği... gibi sözlerle bağırıp çağırarak ağlamak, saçını-başını yolmak, başına-yüzüne veya dizine vurmak, elbiselerini yırtmak câiz değil, haramdır, demişlerdir.

Bir yakınını ve sevdiği kişileri kaybedenlerin, eğer güçleri yetiyorsa sabretmeleri ve ağlamamaları en iyi harekettir. Sabredildiği takdirde karşılığının Cennet olduğu bildirilmiştir. Buna güç yetiremeyenlerin, sessizce ağlamaları ve gözden yaş akıtmaları câizdir. Ama ölünün birtakım iyiliklerini ve hayatta yaptığı işleri sayıp dökerek ve ağıtlar düzerek ağlamak, kesinlikle haram ve yasaktır. “Benim çocuğumu, benim kocamı, benim babamı Allah niçin aldı? Başkasının canını alsaydı, başkasını öldürseydi ya...” gibi ifadeler, bu sözleri sarf ederek ağlama ve sızlanmalar bir nevi kadere itiraz manasını tedai ettireceğinden Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) tarafından mahzurlu görülmüştür. Efendimiz (s.a.v.), oğlu İbrahim’in vefâtında gözlerinden yaşlar akıtmış, “…göz ağlar, kalp üzülür, Rabbimizin râzı olmayacağı söz söylemeyiz[Bkz. Buhârî, Sahih, Cenâiz, 32, 42, 43] demişlerdir. 

Go to top