Hocam bu usulü bize yurtlarda iken kıbrıs harbi ve 80 ihtilalinde tekrarlanmisti ögrettiler , usûl şöyleydi sabah namazının sünnetinde fil suresinden Kâfirûn süresine kadar bir rekatta Nasr suresinden Nâs süresine kadar 1 rekatta okuyup tekbir alınıp Ahzab duası okuyoruz ben hala o şekilde kilarim Rabbim kabul buyursun çünkü dünyanın sıkıntıları bitmiyor. . Fzehra Çakıroğlu – Facebook

*******

Selamün aleyküm.

Değerli kardeşim;

Muvzû-i bahs ettiğimiz sabah namazının sünnetindeki Kunut tekbiri ve Ahzâb duâsı ayrı, sizin sözünü ettiğiniz namaz ayrı… Yani bunlar ikisi, biribirinden farklı meseleler. Hafızanızda yanlış kalmış olabilir. Anlatmaya çalıştığınız namaz usûlü şöyle:

Belvâ-yi umûm[*] anında, hâlis niyetle iki rek’at namaz kılınır. Birinci rek’atte Elemtera’den Sûre-i Tebbet’e, ikinci rek’atte İhlâs-ı şeriften Sûre-i Nâs’a kadar okunup, Cenab-ı Hakk’a iltica edilir.” [Erol, Ali, Hatıratım, s. 93] 

 

Dipnot

[*] Farsça izafetle “belvâ-yi umûm” veya “belvâ-yi âmme” ya da Arapça terkiple “umûmü’l-belvâ, kısaca umumi belalar-sıkıntılar-felaketler demektir.

Belvâ lûgaten; musibet, zahmet, sıkıntı, ıztırap, meşakket, güçlük gibi manalara gelir. Âmme ise umum, bütün, herkes manasınadır. Buna göre "belvâ-yi âmme" herkesi şumûlüne alan (kapsayan) meşakkat ve güçlükler demektir.

Fıkhî ıstılâh olarak “belvâ-yi âmme”; kaçınılması güç, umûmun mübtela olduğu bir şey hakkında husûsî bir hüküm verilmesidir.

Dinimiz kolaylık dinidir. Kur'an-ı Kerîm'de, "Allah sizin için kolaylık ister, zorluk değil ", [Bakara suresi, 185] buyurulur. Bu sebeple "belvâ-yi âmme" fıkhın fer'î kaynaklarından biri olmuştur. Müslümanların çoğunun uğradığı güçlük ve meşakkatler, bu kaideye dayanılarak hafifletilmiştir. Bunlara dair birkaç misâl:

- Fırıncıların ekmek ufaklarını ve hamur parçalarını çiğneme durumu, bunun ma‘fuv oluşu

- Sokakta elbisemize sıçrayan ve korunması mümkün olmayan su ve çamur damlalarıyla namaz kılmanın caiz olması…

- Özürlü kimselerin özürleri sebebiyle bulaşan pislikle namaz kılmalarının caiz olması

- Sabîlerin / Çocukların öğrenmek için abdestsiz olarak Kur'an-ı Kerîm'i ellerine almalarının caiz olması… Ama tabii ki abdeste alıştırmak, abdestli tutmalarını temin etmeye gayret etmek gerekir.

- Binalardaki tuvaletlerde ön ve arkanın kıble cihetine gelecek şekilde yapılmış olması halinde bu durumun cevazı[Bkz. İbn Nüceym, el-Eşbâh ve'n-Nezâir, Kahire, 1968, s. 76-77] Yani o halde yapılmış ve değiştirilmesi fevkalâde güç ya da imkânsız olan tuvaletlerin o vaziyette kullanılmasının caiz olması…

- Doktor ve sağlık görevlilerinin tedâvî için kadın ve erkeklerin avret mahallerine (zaruret miktarını aşmamak kayıt ve şartıyla) bakmalarının caiz olması gibi.

Ancak hakkında nass olan hükümler "belvâ-yi âmme" sebebiyle kolaylaştırılamaz. İnsanın idrarı elbisesine bulaşır, bunda belvâ-yi âmme vardır, diye idrarın necis olmadığına hükmedilemez; çünkü bu hususta nass vardır. [Âtıf Bey, Mecelle Kavâid-i Kulliyye Şerhi, İstanbul, 1327, s. 25] Yani “belvâ-yi âmme” tabii bir durum olmalı, mükelleflerin gevşekliğinden kaynaklanmamalıdır. Meselâ mükellef mümkün mertebe necâsetten kaçınmalıdır; zira necâsetin affedilişi âdeten kaçınılamayacak kısımla ilgilidir.

Go to top