Selamun aleykümhocam. Sorum şu: Mutezile mezhebi mensupları kaderi inkar ettiği halde kafir sayılmıyor. Neden? Bazıları da Allah’ın geçmiş gelecek herşeyi bildiğini kabul edip inanıyor, fakat kadere inanmıyor. Bunlar Ehli Sünnet inancına göre küfre girmiş oluyor mu?İsim mahfuz

*******

Ve aleyküm selam değerli hocam;

Bilindiği gibi Ehl-i Sünnet câmiası tekfir mevzuunda çok hassastır. Bu cümleden olarak,‘Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’e göre bir insanda 99 küfür emaresi, bir de iman alameti olsa, o bir alamete göre hùkùm verilir ve o kişinin küfrüne hükmedilmez.’ Düstur budur. Onu-bunu tekfir etmekle kimsenin eline bir şey geçmez! Hâşâ Cennet’ten bir parsel fazladan yer edinilmez? İşin en nâzik yanı da, eğer tekfir edilen kişi kâfir değilse, o itham, bumerang gibi sahibine döner ve onu vurur! Tekfir eden kendisi kâfir olur. Çok dikkatli olmak lazım.

Yukardaki mezkür ifade, Ehl-i Sünnet’in tekfir mevzuunda ne kadar dikkatli olduğunun göstergesi ve ölçüsüdür. Bununla anlatılmak istenen maksat, tekfir hususunun önemli, nazik bir mevzu olduğudur… Ve herhangi bir kimsede görülen küfür alâmetinin sebepleri ve tekfire engel olacak mânilerin araştırılması, aynı zamanda kişinin umumi manada bütün hayatındaki İslâmi yapısına bakarak çok dikkatlice değerlendirilmesi gerektiğidir.

Bu kısa girişten sonra söz konusu mezhep mensuplarına gelebiliriz.

Öncelikle ifade edelim ki, Mu’tezile tek bir mezhep değildir. Aşağıda izah edeceğimiz üzere, çok farklı gruplara / fırkalara ayrılmışlardır. Ayrıca Mu’tezile müntesipleri, Müslüman olduklarını ifade etmektedirler. Keza onların hepsi kader ve diğer hususlardaki ayetleri inkâr etmiyorlar. Fakat bunlara Ehl-i Sünnet çizgisi dışında bir te’vil / yorum getirmektedirler. O bakımdan bu düşünceyi savunan insanlar tekfir edilmemiş, Ehl-i Bid'a / Ehl-i Dalâl (bid’at ve sapıklık ehli / topluluğu) olarak adlandırılıp vasfedilmişlerdir.

Ancak, imanın 6 şartından biri olan KADER’i ve kaderle alâkalı nassları açıktan inkâr edenler, elbette ki kâfir olur. Zira iman bir bütündür, tecezzî (bölünme / parça-buçuk) kabul etmez.

***

Ehl-i Kıble kimdir, tekfir edilir mi?

Ehl-i Sünnet yahut Ehl-i Bid'at’ten olup Kıble’ye yönelerek namaz kılan bütün MüslümanlaraEhl-i Kıble denir. Ehl-i Bid'at mezheplerinden bazısının diğer Müslümanları tekfir etmesine rağmen, Ehl-i Sünnet'e göre kim olursa olsun Ehl-i Kıble’den hiç kimse tekfir edilmez. Eğer itikadî bir sapkınlıkları yoksa / kâfir değillerse arkalarında namaz kılmamazlık edilmez. Büyük günâh da işleseler onların cenaze namazı kılınır ve hayır dua edilir. [İbn Mâce, Sünen, Cenâiz, 31; Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 2, 32]

Ehl-i Sünnetdışı mezhepler arasında zikredilenKerrâmiye’de deEhl-i Kıbletâbiri ileKelime-i Şehâdet getiren herkes kastedilir.Ehl-i Sünnetulemâsı iseEhl-i Kıble’yi, "Kâbe'ye yönelerek namaz kılmanın farziyetini kabul edenler." diye târif etmiştir. Aliyyü’l-Kaarî (rh. v. 1014/1606) bunun için daha geniş bir târif yaparak şöyle der: "Ehl-i Kıble, zarûrât-ı diniye üzerinde ittifak eden kimselerdir."[A.g.m., Şerhu'l-Fıkhı'l-Ekber, s. 139]

Ehl-i Kıble’yi, Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Bid'at diye ikiye ayıran âlimler; Mu'tezile, Şîa, Kerrâmiye, Mücessime, Müşebbihe, Mürcie gibi bid'at mezheplerini de Ehl-i Kıble’den saymışlar…

Fakat açıkça İslâm'ın temel nasslarını değiştiren, bozan, reddeden Bâtınîlik, Gulât-ı Şîa, Hâriciye, Cehmiye, Bahâiye, Kaadıyânilik, Ahmedîlik, Nusayrîlik, Dürzîlik gibi fırka ve mezhepleri Ehl-i Dalâlet’ten addetmişlerdi.

Çünkü bunlar arasında meselâ Hâricî Ezârika mezhebi gibi Müslümanın kanını, malını, canını helâl sayarak birçok Müslümanı katletmiş olanlar bulunmaktadır.

İslâm’da tekfiri, tefrikayı, bölük-bölük fırkalara ayrılmayı, cedeli, te'vili, inanç esaslarının tartışılmasını Ehl-i Bid'at mezhepleri ortaya atmışlardır. Bunların içinde de, dalâlet ehli olanlar, hevâlarına uyanlar İslâm için en tehlikeli olanlardır.

Hâsılı, bunlardan da zerre miktarı da olsa iman götürebilenler, günahları nisbetinde cezalarını çektikten sonra Cennet’e gireceklerdir. İman götüremeyenler ise, hiç şüphesiz muhallet finnândır! Ebedî olarak Cennemliktirler!

***

Dilerseniz mevzumuzu, isim ya da isimler vermeye gerek kalmadın, günümüzdeki kader münkirlerinin kimler olduğunu en açık tarzda târif ve tavsif edip, özelliklerini gayet net şekilde ortaya koyan bir hadis-i şerifle noktalayalım.

Huzeyfe (r.a.) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki;

“Her ümmetin mecûsileri vardir. Bu ümmetin mecûsileri (kaderi inkâr edip) ‘kader yoktur!diyenlerdir. Bunlardan kim ölürse, cenazelerinde hazır bulunmayın (namazlarını kılmayın). Onlardan kim hastalanırsa, onu ziyaret etmeyin. Onlar Deccâl bölüğüdür (onun askerleridir). Onları Deccâl'e ilhak etmek, Allah (c.c.) üzerine bir haktır. (Yani onları, mutlaka Deccâl’in güruhuna, avaneleri, taraftarları arasına katacak ve neticede ebedî olarak azap olunacakları Cehennem ateşine gönderecektir!)”[Ebû Dâvud, Sünen, Sünnet, 17, Hadis no: 4692]

Hadis-i şerifte anlatılan kader münkiri mecûsiler, günümüzde -maalesef- mebzûl! Hem de bilim şaklabanları ve bir kısım sözde ilahiyatçı geçinenler arasında… Arkalarında da hayli takipçileri var. Görülen o ki, bu devirde de ümmetin mecûsileri epeyce kalabalık.

Rabbim celle şânuhu şerlerinden, sapıklık ve sapkınlıklarından Ümmet-i Muhammed ve evladını muhafaza eylesin. Amin... 

Go to top