Selamunaleyküm Muhterem Hocam

dinimizislam.com internet sitesinde aşağıdaki bilgiyi gördüm, sizin bu konuda malumatınız var mı, Ebu Talib'in imanına dair başka deliller var mı?

Ebu Talibin diriltilerek iman ettiği Şifa-i şerif şerhinde de vardır.İmam-ı Süyuti hazretleri, Ebu Talib’in imanlı olduğunu ispat eden kıymetli bir kitap yazarak, 12 hadis âliminden de delil getirmiştir. (Mirat-ül harameyn s.1096-1112)

*******

Ve aleyküm selam.

Ebu Talib'in imanı meselesinde çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Ehl-i Sünnet âlimlerinin ekserisi iman etmediğini söylemektedirler. Bununla birlikte, Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) ile iftihar ettiği ve onun peygamberliğini kalben tasdik ettiğine dâir bazı emârelerin şiirlerinden anlaşıldığını ifade eden âlimler de vardır. Dolayısiyle Allah Rasûlü'ne (s.a.v.) olan cibillî / hılkî / tabiî bağlılığı ve onu koruma uğrunda yaptığı fedakârlıkları dikkate alarak, şefaat-i Muhammediye ile kurtulacağını ifade ederler.

Rivayetler açısından meseleye baktığımız zaman Ebu Talib’in şehadet getirmeden öldüğü kesindir. Bu rivayetleri şu şekilde sıralayabiliriz:

Ebu Talib'in ölüm anı gelince, Rasûlullah (s.a.v.) yanına geldi. Başucunda Ebu Cehil ile Abdullah İbnu Ebî Umeyye İbni'l-Muğîre'yi buldu.

- “Ey Amcacığım! Bir kelimelik 'Lâilâhe illallah' de! Onunla Allah indinde senin lehine şahadette bulunayım!” dedi.

Ebu Cehil ve Abdullah atılarak (Ebu Talib'e):

- “Sen Abdulmuttalib'in dininden yüz mü çevireceksin?" diye müdahale ettiler.

Rasûlullah (s.a.v.) kelime-i şahadeti ona arzetmeye devam etti. Onlar da kendi sözlerini aynen tekrara devam ettiler. Öyle ki bu hal, Ebu Talib'in son söz olarak, onlara:

- “Ben Abdulmuttalib'in dini üzereyim!” demesine kadar devam etti. Ebu Talib Lâilâhe illallah demekten kaçınmıştı. Rasûlullah (s.a.v.):

- “Yasaklanmadığı müddetçe senin için istiğfar edeceğim!” dedi.

Bunun üzerine Allah azze ve celle şu vahyi indirdi:

“Akraba bile olsalar, onların cehennemlik oldukları ortaya çıktıktan sonra müşrikler hakkında Allah'tan af dilemek ne Peygmaber'e ve ne de iman edenlere yaraşır (uygun düşmez). [Tevbe suresi, 113]

Cenab-ı Hak şu ayeti de Ebu Talib hakkında indirmiştir: (Rasûlüm!) Sen sevdiğini hidâyete erdiremezsin; bilakis, Allah dilediğine hidâyet verir ve hidâyete girecek olanları en iyi O bilir.” [Kasas suresi, 56]

Buharî, Müslim ve diğer birçok hadis kitaplarında ve tefsirlerde bunun bilhassa Ebu Talib sebebiyle indirildiği rivayet edilir. Bununla beraber, Fahreddin Razî hazretleri, bu âyetin görünüşünde Ebu Talib'in küfrüne bir delil olmadığını özellikle hatırlatmıştır. [Elmalı’lı, Hak Dini Kur’an Dili, ilgili ayet tefsiri]

Ebû Said (r.a.) anlatıyor: “Ebû Talib Rasûlullah’ın (s.a.v.) yanında anılmıştı. 'Umulur ki, Kıyamet günü şefâatim ona fayda eder de, böylece ateşten, topuklarına kadar yükselen sığ bir yere konur, yine de beyni kaynar” buyurdu. [Buhârî, Sahih, Menâkıbü'l-Ensâr, 40, Rikak 51; Müslim, Sahih, İman 360]

Başka bir hadiste ise Hz. Abbas (r.a.) şöyle anlatıyor:

- “Ey Allah'ın Rasûlü dedim, amcana (istiğfarla) yardımdan seni alıkoyan nedir? O seni koruyor, senin için kafirlere kızıyordu.”

- “Evet! dedi, olacak. O ateşin sığ bir yerindedir. Eğer ben olmasaydım Cehenem’in en derin yerinde olacaktı." [Buhârî, Sahih, Menâkıbü'l-Ensâr, 40, Edeb 115, Rikak 51; Müslim, Sahih, İman 357]

Bu ve benzeri hadisler bunun delilidir.

Ayrıca adını zikrettiğiniz siteden naklettiğiniz bilgilere inanmanın da tabii ki bir mahzuru olmaz. Ancak benim kontrol imkânım olmadı. Buna vaktim de yok. Madem sizin dikkatinizi çekmiş, araştırıp bizi de bilgilendirebilirseniz memnun oluruz.

Bu hususta son bir not:

Ebu Talib’in iman edip etmemesi, aslında biz mü’minleri itikadî ve ameli bakımlardan direkt olarak ilgilendiren bir mesele değildir. Onun iman edip etmemesinden bizler mes’ul olmadığımız gibi, bunu bilmekle de mükellef değiliz. O bakımdan bu gibi meselelerin gereğinden fazla peşine düşmenin de muvafık bir davranış olmayacağı açıktır. Bunun da hatırdan uzak tutulmaması gerektiğini bilmemiz lazım!

 

 

 

 

 

 

 

Go to top