“Ancak kerîm olanlar ikrâm eder; leîm olanlar ise, onlara ihânet ederler.”
Hadis-i şerifte de, “İyilik ettiğin kişinin şerrinden sakın” buyrulmuştur.
Başka bir rivayette ise şöyle bir ilave var: “Düşük karakterli birine iyilik ettiğinde kötülüğünden sakın.” Bu rivayetteki ilave, manayı daha net anlayabilmemize ışık tutmaktadır.
Düşük karakterli kişi, hadiste “Leîm” sıfatıyla ifade olunuyor. Böyle birine iyilik ettiğinde sana ihanetle karşılık verebilir. Karakteri düşük olduğu için senden iyiliğinin devamını, sürekli olmasını ister. Senin durumunu düşünmez. Yardımı azalttığında ise, sana çullanır. Seni esir almak ister. Çünkü o, karşılıksız, yorulmadan kazanmaya alışmıştır. Seni sömürülecek biri olarak görmüştür. Sen ise, “yeter seni sırtımda taşıdığım” dediğinde, âmiyane tabirle (halk deyimiyle), “dellenir”, muvazeneyi, ölçüyü kaybeder. Sen artık onun için eşeddü’l-hısam, yani en şiddetli rakipsin, düşmansın.
Hassân radıyallâhu anh ve Cahilî şairler hicivlerinde, hadislerde geçen bu “lu’m, leîm” kelimelerini çok kullanmışlardır.
“Leîm”; cimri, alçak-adi ruhlu, kötü bir asla sahip manalarında kullanılmaktadır.
Araplar, olumlu anlamda bunun zıddı olarak “kerîm” sıfatını kullanıyorlardı.
Cahilî dönem ahlâkına göre de bir insan, bir şey vâdedince onu yapması gerekirdi. Zira kerîm denen insanın bir özelliği de ahde vefa idi.
Araplar; “va‘de hilaf, va‘di yerine getirmeme, sefih yani leîm-alçak insanların ahlakıdır” derlerdi.
Bu sıfat şair Hassân’ın (r.a.) şiirlerinde de, bir insan için cimrilik, aç gözlülük, bayağılık, âdîlik, haysiyetsizlik, soysuzluk, kötülük içinde yetişme gibi kötü sıfatlara delalet ediyordu.