Halis ECE


• 1925- Şapka giyilmesi hakkındaki kanun çıktı. Kanun kabul edilirken, Rize'de şapka ve diğer inkılaplara karşı gösteriler yapıldı. Göstericilerden 8'i idama mahkûm edildi.

• 1934- Mustafa Kemal Atatürk, İsmet Paşa'ya "İnönü" soyadını verdi.

• 1936- Almanya ve Japonya, Avrupa kültürünü ve dünya barışını "Bolşevik tehdit"ten korumak amacıyla bir anlaşma imzaladılar.

• 1943- Sir Winston Churchill, Franklin D. Roosevelt ve Çan Kay-şek Kahire'de bir araya geldiler; Japonlar teslim olana kadar savaşa devam kararı alındı.

• 1948- Öğrenci velilerinin talebiyle, ilkokullara isteğe bağlı din dersleri kondu.

• 1954- Gazeteci Nurettin Ardıçoğlu, Başbakan Adnan Menderes'e yayın yoluyla hakaretten 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

• 1956- Türkiye'de 1 milyon18 bin adet radyo olduğu açıklandı. Aynı gün yapılan Çekoslovakya-Türkiye maçı1-1 bitti.

• 1958- Besteci Ahmet Adnan Saygun'un Yunus Emre Oratoryosu New York'ta Birleşmiş Milletler'in açılış töreninde seslendirildi. Orkestra ve koroyu şef Leopold Stokowski yönetti.

• 1968- İstanbul'da Dr. Siyami Ersek ve ekibi, trafik kazasında ölen bir memurun kalbini bir işçiye taktı; hasta 39 saat yaşayabildi.

• 1969- Beatles müzik grubundan John Lennon İngiltere'nin Biafra'ya müdahalesi ile Amerika'nın Vietnam politikasına verdiği desteği protesto amacıyla, İngiltere Kraliçesinin verdiği ünvanı reddetti.

• 1973- Yunanistan'da askeri darbe.

• 1979- Gazeteci Abdi İpekçi'yi öldürmekten yargılanan Mehmet Ali Ağca İstanbul Kartal Maltepe Askeri Ceza ve Tutukevi'nden kaçtı.

• 1993- Özgür Gündem gazetesi18 Kasım 15 gün kapatılmıştı. 'da yeniden15 gün kapatma cezası verildi. Gerekçe: Devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne yönelik yayın yapmak.

• 1996- Gazeteciler, basına getirilmek istenen yeni kısıtlayıcı düzenlemelere karşı protesto bildirisi yayınladı. Düzenlemeler sansür olarak değerlendiriliyor. Aynı gün Emeğin Partisi (EMEP) kuruldu.

• 1999. Yargıtay, PKK lideri Abdullah Öcalan hakkında verilen idam cezasını onayladı.

Dünya Kadına Yönelik Şiddete Son Günü [Erkeklere yönelik şiddete devam mı?!]

Fizyolojik şiddet mi, ideolojik şiddet mi?

Herkesin dilinde "kadına yönelik şiddet" sözü var!.. Kimi "töre cinayeti" deyip konuşuyor, kimi "aile içi şiddete son" deyip konuşuyor!..

Ama, konuşmaların çoğunluğu; kadının "fizyolojik" varlığı ile ilgili!.. Yani, "dayak"tan, "fizikî işkence"den şikâyet ediliyor!..

Doğrudur, kadınlar "fizyolojik şiddet"e maruz kalmaktadır ve bu, elbette son bulmalıdır!.

Yalnız, Türkiye'deki kadınların büyük bir çoğunluğunun "ideolojik şiddet"e maruz kaldığı gerçeği, her nedense hep gözardı edilmektedir!.. Ne yani, "aile içi şiddet" vardır da, "okul içi şiddet" yok mudur?..

"Başörtülerin zorla çıkarılması" ve uygulanan "yasak" da, bir nevi "ideolojik şiddet" değil midir?.. (Hasan Karakaya, Vakit, 25 Kasım 2006)

Ağla sevgili yurdum

ANADOLU’nun bir kentinde mülki zevat eşliğinde "Öğretmenler Günü" kutlaması yapılıyor.

Öğretmen adaylarının başörtülü, türbanlı, yemenili falan yakınları da salonda...

Tören başlamadan önce şöyle bir anons geçiliyor:

"Başörtülüler lütfen dışarı çıksın."

Bazı kadınlar toplantıyı terk ediyor, bazıları da başlarını açıyor.

Bana da terk edenlerin incinmişlikleri ile başını açanların küçük düşürülmüşlükleri arasındaki mahiyet farkını düşünmek kalıyor. (Ahmet Hakan, Hürriyet, 26.11.2006)
***

Bugün Doğanlar:

• 1845- Toplumsal değişime olan bağlılığıyla bilinen ve Portekiz'e doğalcılık ve gerçekçilik akımlarını getiren, ülkenin en büyük romancısı olarak kabul edilen yazar José Maria de Eça de Queirós.

• 1895. 1968-75 arasında Çekoslovaya Cumhurbaşkanlığı yapan ve 1968 Sovyet işgali döneminde Sovyet taleplerine direnişiyle halk arasında itibar kazanan iki dünya savaşı kahramanı Ludvík Svoboda.

• 1895- Stalin döneminde iç ve dış ticaretin yönetiminden sorumlu olan nüfuzlu siyasetçi ve eski Bolşevik Anastas Ivanoviç Mikoyan.
***

Bugün Ölenler:

 1945- Besteci Lemi Atlı.

 1974- 1962-1971 yılları arasında Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği yapan U Thant.
***

Şapkası gelsin kendisi kalsın

Atatürk Kastamonu’da başına geçirdiği ŞAPKAyı bütün Türkiye’de yaygınlaştırmak için trene binip Ankara’ya hareket ettiğinde bu niyetinden kimsenin haberi yoktu. Ancak Vakit Gazetesi’nde çalışan Mecdi Bey müstesnâ. O gazeteci olduğu için haberi duymuş ve binbir zahmetle bulduğu bir şapkayı kafasına geçirerek istasyonun yolunu tutmuştu.

Mecdi Bey eski meclis binâsının önünden geçerken, meclis binâsının balkonunda oturan Kel Ali (Çetinkaya) kendisini gördü. Ve onun kim olduğunu sorduktan sonra, yakalatıp huzuruna çıkarttı. Mecdi Bey korkudan bir şey söyleyemiyordu. Kel Ali:

—Bu gavur şapkasını giymekten utanmıyor musun? diye bağırıp çağırdıktan sonra, kendisinin zindana atılmasını emretti.

Daha sonra Atatürk’ün Kastamonu’daki konuşması Ali Çetinkaya’ya ulaştı. Şapka bulabilen herkes onu istasyonda karşılayacaktı. Çetinkaya, mosmor olmuş bir vaziyette kel kafasına geçirecek bir şapka arayıp dururken, aklına birden zindana attırdığı Mecdi Bey geldi. Gözleri parlıyordu.

—Bana Mecdi’nin şapkasını getirin, dedi. Ama kendisi içeride kalsın.Ve Kel Ali, Mustafa Kemal’i ilk defa bu şapka ile karşılar.
(Tercüman Gazetesi /10 Mayıs 1989)
***

“… KENDİMDEN ÜRKTÜM!”

Tâhiru’l-Mevlevî ilk şapka giyişini anlatıyor:

“… Şapka ile sivil elbisemi getirmişlerdi. Binâenaleyh mintanı çıkardım, gömlek ve yelek giydim. Sarıklı fesimi bırakıp fötr şapkayı başıma koydum.

“… Kafama geçen şapkanın altında vücudumun titrediğini hissettim.

“Alelhusus Avrupa medeniyetinin yabancısı ve onun mümessili bulunan şapkanın pek acemisi bulunuyordum. Avrupaî serpuş merâsimine vâkıf olmadığım için, onu da fes gibi kulaklarıma kadar çektim. Oradaki bir ayna parçasına bakınca, yüzüm bana gâyet çirkin göründü:

“Âyineye baktım, orada aksimi gördüm. / Allah biliyor kalbimi, kendimden ürktüm’ dedim.”

***

“… FARKIMIZ OLMASIN…”

Ankara vâlisi Yahya Gâlip Bey, şapka inkılâbından sonra İsmet İnönü’nün yanına gelerek:

— Efendim, demiş, şapkanın ön kısmına bir ay-yıldız koyalım ki, diğer milletlerden farkımız olsun.

Bunun üzerine İnönü:

— Sen aklını kaybetin gâliba! diye çıkışmış. Biz bu inkılâpları onlardan farkımız olmasın diye yapmadık mı?


BİR BİLMECE

- Kanuna göre mecburî... Ama kimsenin taktığı yok! (Şapka)

Go to top