selamun aleyküm
hocam biri bize hakaret etse günümüz laik mahkemelerine başvurarak ondan tazminat parası almak caiz olur mu? bir de bizi biri darp ettiği zaman onu mahkemeye verip günümüz kanunlarındaki cezaları almasını sağlamak caiz olur mu?Allah razı olsun.
*******
Ve aleyküm selam.
Caizdir.
Niye caiz olmasın ki?
Süleyman Demirel’in, “benzin vaadı da biz mi içtik?” dediği gibi, şer’î hukuk vardı da sen mi tercih etmedin?
Şayet aldığın / alacağın tazminattan için rahat etmiyorsa, kendin harcamaz ihtiyacı olanlara verirsin. Yok eğer, 'ben dava açmak da istemiyorum, hakkımı helâl ediyorum' ya da 'öbür tarafta alırım' dersen, o da senin bileceğin iş.
İkinci sorun da birincisiyle ilintili.
Dayağı yemişsin, afiyet olsun!
Ne yapacaksın?
Ya sineye çekecek ya da hakkını arayacaksın.
Nerede?
İçinde yaşadığın mevcut sistemin mahkemelerinde… Öyle değil mi? Herhalde uzayda değil!
Eğer ‘beni döven kişinin ben cezalandırılmasını istemiyorum, affediyorum’ diyorsan, o da senin bileceğin bir durum. Yediğin dayak da yanına kâr kalmış olur!
selamun aleyküm
Hocam namazda niyet ederken mesela bu günkü akşam namazı diye niyet ediyoruz.o akşam namazına günün ilk namazı olduğunu düşünerek mi niyet edeceğiz. yoksa günün 4. namazı olarak düşünüp mü niyet edeceğiz.veya diğer vakitlerde nasıl düşüneceğiz.
*******
Ve aleyküm selam.
Hiç birini düşünmene gerek yok. Akşam namazına niyet etmen kâfi… Diğer vakitler de gene öyle. Hangi namazı kılıyorsan ona niyet edersin. Hangi namazın günün kaçıncı namazı olduğunu tayin etmek / belirtmek gibi bir zaruret yok niyette. Kaldı ki o mesele tâli bir meseledir ve ulemanın değerlendirmelerine göre farklılık arz eder. Görmedin mi, okumadın mı birkaç gün önce birileri sordu ve cevaplamış idik. Bk.
http://halisece.com/sorulara-cevaplar/2591-gayrimuslimlerin-islam-devletinde-alkol-icmesi.html
selamün aleyküm hocam hayırlı günler süt emzirmede haramlık helallık mefhumu nasıldır hocam emen coçuk ile emziren anne iki aile arasında haram helallık nasıldır teşekkür ederim allah razı olsun hocam
*******
Ve aleyküm selam kardeşim; size de hayırlı günler…
Sorduğunuz meseleler defalarca soruldu ve etraflıca da cevaplandı. Lütfen ‘süt kardeşliği’ yazarak sitede kısa bir araştırma yapıp okuyunuz.
Hadi seni o zahmetten de kurtaralım, aşağıdaki linklere bkz.
http://halisece.com/sorulara-cevaplar/1630-sut-emen-cocuk.html
http://halisece.com/sorulara-cevaplar/2124-sut-kardesliginin-sartlari.html
http://halisece.com/sorulara-cevaplar/572-sut-kardesligi.html
Merhaba;
Hafıza için hangi ayet veya dua okumak lazım, günlük kaç kere tekrar etmek gerekmektedir?
*******
Merhaba;
Sorunun cevabı için bk.
http://halisece.com/sorulara-cevaplar/1406-hafiza-zayifligi-ezber-unutma.html
Ayrıca aşağıdaki linklere de bakmanız faydalı olacaktır:
http://halisece.com/sorulara-cevaplar/1784-istimna.html
http://halisece.com/sorulara-cevaplar/1990-istimna-bi-l-yed.html
http://halisece.com/sorulara-cevaplar/820-hafizlik.html
es-Selamu aleykum hocam..
Hocam yaşayan bİr Şeyhin kendisine Rabıta yapan müritleri var iken,Kendisi de daha önce İcazet aldığı Mürşidine Rabıta yapar diye bilmekteyim..Burada Rabıta yaptığı Mürşid-i kamil dünyasını değiştirip ahirete intikat etti ise ve üveysilik kanalı açık değil ise Yaşayan Şeyhin Feyiz kaynağı kim olmaktadır?Allah razı olsun Hocam..selam ve dua ile..
*******
Ve aleykümü’s-selâm.
Sevgili kardeşim, öncelikle kendin için de sair maneviyat yolcuları için de gereksiz ve de hiç mi hiç alâkadar etmeyen bir alana girdiğini hatırlatmak isterim. Diline doladığın meselenin; seni de, beni de, diğer tasavvuf erbabı kişileri / mürîdânı da ilgilendirmediğini bilmelisin.
Mürşid-i kâmil neyi, nasıl yapacağını sana mı / müritlerine mi soracak hâşâ! Ya da şöyle soralım; böyle birinden mürşid-i kâmil olur mu Allah aşkına? Onu tesbit ve tayin eden kimdir? Allah ve Rasûlü değil mi? Herhalde işin bu yönünü düşünmek, bunun şuurunda olmak bile bu noktanın idrâki ve böyle bir istifhamın zâitliği-lüzumsuzluğu için yeterli olur kanaatindeyim. Kaldı ki dikkatle okunursa, onların beyanları içerisinde bu soruların cevabı da vardır zaten anlayana…
Ayrıca mürşid-i kâmilin vefatı, onun irşad ve tasarrufuna mâni midir ki, ‘Rabıta yaptığı Mürşid-i kamil dünyasını değiştirip ahirete intikat etti ise ve üveysilik kanalı açık değil ise Yaşayan Şeyhin Feyiz kaynağı kim olmaktadır?’ gibi akla-mantığa zarar, ilmî kıstaslara zıt, dolayısiyle tasavvuf düstûr ve irfanına aykırı bir soru tevcih ediyorsun… Bunu anlatmaktan -tabiri caizse- dilimizde tüy bitti, kalemimizde mürekkep kalmadı. Lütfen okuyun yazılanları… Öbür taraftan, Allah Teala neye kadir değildir ki, -hâşâ- Rasûlü’nün vârisini nûrsuz-feyizsiz bıraksın. Dilerse bil-vâsıta, dilerse bilâ-vâsıta…O, “ol” der, “oluverir her şey”. O’nun için hiçbir işte bir güçlük söz konusu değildir. Öyle değil mi? Maamafih bu ve benzeri meseleleri düşünmek bizim işimiz de değil aslında... Kafamızı-gönlümüzü lüzumsuz yere böyle şeylerle meşgul etmemeliyiz.
Yine bu ifadelerinizden anlaşılıyor ki, ‘üveysilik’in de ne olduğunu tam olarak anlayamamışsınız. Doğru bilgi için sitedeki üveysilikle ilgili açıklamayı lütfen okuyun.
Son hatırlatma:
Allah dostlarının “Tasavvuf, hâzâ edeptir.” ya da “Tasavvuf, bütünüyle edeptir; edebe uymayan kimse, Hakk’a kurbiyyetten uzaktır.” sözlerini unutmamak lazım. Dolayısiyle haddimizi bilmek, hududu aşmamak, kantarın topuzunu kaçırmamak ya da bir başka ifadeyle, mayınlı arazide dolaşmamak gerek! Herkes bulunduğu mevkii, uyması gereken umdeleri-âdâbı, bilmeli; mürşidân-ı kirama karşı edebini korumalıdır. Tasavvuf, Rasûlullah Efendimiz’den (s.a.v.) günümüze kadar ulaşan ve kıyamete kadar da devam edecek olan sahih ve salim bir yoldur, sırat-ı müstakimdir. Bu sahadaki itaat-teslimiyet-sadakat ve istikamet umdelerinde Efendimiz’e (s.a.v.) ve Ashabına (r.anhum) tam ve kâmil manada uymak gerekir. Vesselâm...
Bilmukabele hayır-dualar...