Ege bölgesinde -özellikle bizim Manisa yöresinde- "süleymancık" olarak adlandırılan küçük kertenkelenin benzeri hayvana verilen bir isimdir keler veya kertenkele.

Süleymancık'ın biraz toramanca, siyaha yakın toprak renginde ve semirmiş bir çeşididir.

Yurdumuzun dağlık bölgelerinde pekçok yerde her an karşımıza çıkabilirler...

Zora düştüğünde kuyruğunu bırakıp kaçan, sonra kuytuda kendini sıkıp yeni kuyruk çıkartan bir sürüngen... Her türlü yüzeye tırmanabilen bir hayvan...

Çocukluğumuzda dağlarda kuzu güderken sıkça karşılaşırdık! Bazan yaramazlık yapar taşlardık... Nereden, nasıl kulağımıza gelmişse, "namazla alay ettiği ve öldürülmesinin sevap olduğu"na dair söylenti dolaşırdı aramızda... Taşlamamızın esas sebebi de bu olurdu.

"Kertenkele, kertemeyenkele, kertilenkele" gibi garip esprilere de maruz kalan bu sürüngen, çapraz el ve ayaklarını kaldırarak dinlenen bir hayvandır. Bu haliyle çok komik bir görünüşe sahiptir!

Bir diğer anlatımla, bahçe sürüngenidir keler ya da kertenkele... Kert: bahçe (Macarca) + keler: sürüngen (Türkçe)= kertenkele.

YAKALI KELER

Bir de yakalı keler vardır. Gözleri uzunlamasına konumlanmış ve hareketli göz kapakları vardır. Görme yetenekleri zayıftır. Baş ve kuyruk kısımlarında diğerleri gibi genellikle dikensi yapılar bulunur. Pullar üst üste binmiştir. Renk değiştirme kabiliyetleri/yetenekleri vardır. İki çift el vazifesi gören aza ve her azada 5 parmak bulunur. Bu türlerde kuyruk kolay bırakılmaz, ancak koparsa yenilenebilir.

Bir şairimiz de "KELER" isimli şiirinde şöyle diyor:

KELER

Yüze korku veren iri dalgaların
bedenle bitiştiği sahillerin birinde
ben de boşuna arandım
kumsala bakan pencereleri
az öte, ya beride
sanki parlak ve opak
ışıklı küçük evleri
görülmedik sarı, yeşilden
yüzümü o yana çevirdim:
tavanaralarında
zaman saklarmış renkleri.

Keler yuvasından çıktı mı
bir daha bulamazmış.

***

Yukarıda sözünü ettiğimiz Ege bölgesinde "süleymancık" adı verilen hayvancık, aslında tam olarak kertenkele değildir; zira sadece şeffaf, çoğunlukla da turuncumsu olan kertenkelelere "süleymancık" denir. Şeffafdan ziyade metalik gri bir rengi vardır, uzunca, incecedir; daha hızlıdır ama daha aptaldır. Kertenkelenin biraz daha küçüğüdür. Daha hızlı haraket eder. Yazlık yörelerinde odanızı örümcekler ve sivrisineklerle birlikte paylaştığınız bir diğer canlıdır. Adı, hemen herkeste biraz sempati uyandırır. Hatta içimizi bircık da acıma hissi kaplar. Zemine göre renk alabilen bir tür kertenkeledir süleymancıklar ve çok da sevimlidirler aslında...

Küçükken yöre şivesiyle, "aha süleemencik, süleemencik... koşun" nidalarıyla kovalayıp yakalar, elde tutarken kafa sallamasını seyretmeyi sevredik. Yakalayamadıklarımıza taş atardık, o da hep yaptığı gibi kuyruğunu bırakır kaçardı. Kuyruk oracıkta fıldır fıldır oynarken o ana gövdeyi gözden ırak bir yere taşırdı. Biz de kuyruğu, attığımız taşla koptu sanırdık... Meğer o hayvancağızın düşmanlarından kurtulmak için hep kullandığı taktikmiş bu...

Tip olarak pek sevimli olmasalar da isimleri sayesinde şirinlik kazanan ve kertenkeleye benzeyen surungendir "süleymancık"lar... Genelde duvarlarda görülür ve yakalamak nerdeyse imkânsız gibidir... Ama çocuklar hariç. Onlardan zor kurtulurlar zavallıcaklar!

İnsanı korkutan bir hayvan değildir, kendi halinde gezinir durur, ama biraz hızlıcadır, o kadar.

Go to top