selamunaleyküm saygıdeğer hocam;

dinimizin izin verdiği kocanın karısını boşama sebepleri  nelerdir.hangi hallerde koca karısını boşayabilir. Cevdet

*******

Ve aleyküm selam.

Değerli kardeşim;

Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim’de, hangi sebeplerden dolayı boşanmanın zaruret haline gelebileceği açık bir şekilde anlatılmıştır.

1- Açık edepsizlik (fuhuş-zina)

Zina, İslâm'da kebairdendir, büyük bir günahtır. Aile düzenini yerle bir eden, evlilik bağını zedeleyen korkunç ve çirkin bir fiildir.

Böyle bir fiilin Müslüman bir ailede işlenmesi hiçbir zaman düşünülemez. Bu fiili Müslümanın evine reva gören bir kadın ya da erkek, o eve layık olamaz.

Bu hususta gelen iki ayet meali şöyledir:

“Onlara verdiklerinizin bir kısmını alıp götürmek için onları sıkıştırmayın. Şayet apaçık bir edepsizlik yaparlarsa başka. Onlarla iyi geçinin...” [Nisa suresi, 19]

“Ey peygamber; kadınları boşadığınız zaman onları iddetleri içinde boşayın ve iddeti sayın. Rabb'iniz Allah'tan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkmasınlar. Ancak apaçık bir edepsizlik yaparlarsa (fuhuş) başka...” [Talak suresi, 1]

2- Huzursuzluk çıkarma, fikrî anlaşmazlık

İslâmi bir toplumun, huzurlu bir ortam oluşturması için, toplumun çekirdeğini oluşturan, özünü-nüvesini teşkil eden ailenin huzurlu olması gerekir. Ailedeki huzuru ise, birbiriyle çok iyi anlaşan eşler sağlar. Ailedeki temel direkler, dengeli değilse aile yuvası her an yıkılmaya mahkumdur. Ailedeki huzuru ve devamlılığı sağlamak için, dengesiz olan direğin tamir edilerek düzeltilmesi, düzelmesi mümkün değilse değiştirilip yenilenmesi, hem aile hem de İslâm toplumu adına yararlı olacaktır.

Ailenin temel direklerinden biri olan kadın, kocasına karşı gelip evde huzursuzluk çıkarıyorsa… Yani bir evde kadın, kocasının taşıdığı fikre destek vermiyor, aksine köstekliyor, sözlü veya fiili olarak karşı çıkıp davasından döndürmeğe ya da alıkoymağa çalışıyorsa bu kadını boşamak, zaruri hale gelmiş demektir. Eğer erkek, bu kadını boşamazsa bu durumda iki şık ortaya çıkar.

Birinci şık: Erkek karısına aldırış etmez, yoluna devam eder... Ancak, bu durumda evde huzursuzluk başgösterecektir. Huzursuzluğun baş göstermesi ile de, eğer varsa, çocuklar etkilenecek ve sonuçta bunalımlı bir nesil ortaya çıkacaktır. Bu nesil, belki de Allah'ı tanımayacak derecede dinden-imandan uzak bir nesil olacaktır. Çünkü kadın, evde devamlı çocukların yanında bulunduğundan dolayı onları daha fazla etkileyecektir. İstikbalde bu çocuklar, mücadeleci bir erkek için büyük bir kayıp ve davasına ağır bir darbe olacaktır. Ayrıca erkek, evde huzurlu bir ortam bulamadığından çalışmalarında başarısız olacak veya en azından istediği seviyeye gelemeyecektir. Birbirlerinin evliyası / dostu / destekçisi olması gereken mü'min erkek ve kadınlar, evde bu velayeti oluşturamamışlarsa, dışarıda hiç bir zaman oluşturamazlar; iyiliği emredemez, kötülükten alıkoyamazlar. O halde Kur an'ın emrettiği ölçüler içinde böyle bir kadını boşamak şart olacaktır.

İkinci şık: Mü'min erkek, karısının sözüne uyup davasından ve çalışmalarından vazgeçecektir ki, bu da o erkeğin, fasık olmasına ve dinden uzaklaşmasına sebep olacaktır. Son yıllarda bunların birçok örnekleri bulunmaktadır. Buyuruyor ki Mevlamız:

“(Rasûlüm) de ki: 'Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabalarınız, kazandığınız mallar, düşmesinden korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler, size Allah'tan, Rasûlü’nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, o halde Allah emrini getirinceye kadar gözetleyin. Allah fasık kavmi hidayete erdirmez.” [Tevbe suresi, 24]

“Ey iman edenler, eşlerinizden ve çocuklarınızdan bazıları size düşmandır. Onlardan sakının...” [Teğâbun suresi, 14]

İnsanı Allah yolundan alıkoymak için çalışan her kadın, aynı zamanda kocasının da düşmanıdır. Bu düşmandan sakınmanın ve korunmanın yolu, ondan uzaklaşmaktır. Bunun en iyi yolu da, o kadını boşamaktır. Çünkü, bu tür kadınlar iyi kadınlardan değillerdir. İsyankâr kadınlar, eğer düzelmezlerse onları boşamak en ideal yoldur. Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için saliha kadınlar itaatkardır. Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah çok yücedir, pek büyüktür”. [Nisa suresi, 34]

Eğer nasihat edilmesine, yataklarından uzaklaşılmasına ve dövülmelerine rağmen, düzelip kendilerine çeki-düzen vermezlerse onları boşanmak en iyi çaredir. Ancak düzelmeleri halinde, aleyhlerinde bir yol aramak yasaklanmıştır.

3- dünya hayatını ve süsünü Allah'a tercih etmek

Kadın olsun erkek olsun kişi; yaratılışın temel gayesi olan Allah'â iman ve itaat (kulluk) etmek ve O'nun dini için çalışmakla mükelleftir. Yaratılışlarının şuurunda olanlar, hareketlerinin yönünü ona göre düzenlerler. Ve yeryüzünde fitne kalmayıncaya ve hakimiyet yalnızca Allah'a ait oluncaya kadar çalışmak, inandığını söyleyen herkesin üzerine düşen bir vazife ve sorumluluktur. Zira Rabbimiz buyuruyor ki: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım”. [Zâriyat suresi, 56] “... Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz...” [Fâtiha suresi, 4]

“Fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! Eğer (inkâra son verip küfürden) vazgeçerlerse muhakkak ki Allah, onların ne yaptıklarını çok iyi görmektedir”. [Enfâl suresi, 39]

Yaratılış gayesini unutup dünya hayatının süsünü isteyen kadınları (ya da erkekleri) boşamak, her iman eden mücadele erinin yapması gereken bir davranış olmalıdır. Aksi halde, bu kadınlar ya da erkekler davetçiye ayak bağı olacak ve engel teşkil edeceklerdir. Bu yüzden onlardan boşanmak, kadın iseler mehirlerini verip onları salmak en iyi yoldur. “Ey Nebî! Hanımlarına söyle: 'Eğer siz, dünya hayatını ve onun süsünü istiyorsanız, gelin size mut'a (mehrinizi, boşanma bedellerinizi) vereyim ve sizi güzellikle salayım. Eğer siz, Allah'ı ve ahiret yurdunu istiyorsanız Allah, sizden güzel hareket edenlere / iyi davrananlara büyük mükafat hazırlamıştır”. [Ahzâb suresi, 28-29]

Allah'ın nizamının hâkim olması için çalışmayıp dünya hayatını ve süsünü isteyen kadınlar ya da erkekler, Allah'ın nizamının hâkim olmasına çalışan davetçilerin önlerinde bir kambur, bir engeldirler. Bu engelin giderilmesi de mü'minler için bir zarurettir. Çünkü yüce Rabb'imiz, dünya hayatını ve süsünü isteyenlerin ahirette nasiplerinin olmadığını bildiriyor. Ahirette nasibi olmayanın, ahirette nasibi olanlarla beraber olması söz konusu olamaz. “İşte onlar, ahireti verip dünya hayatını satın alan kimselerdir. Onlardan azap hiç hafifletilmez ve onlara hiç yardım da edilmez”. [Bakara suresi, 86]

“Kim, (yalnız) dünya hayatını ve zinetini istemekte ise, işlerinin karşılığını orada onlara tam olarak veririz ve orada onlar hiçbir zarara uğratılmazlar.

İşte onlar, ahirette kendileri için ateşten başka hiçbir şeyleri olmayan kimselerdir; (dünyada) yaptıkları da boşa gitmiştir; yapmakta oldukları şeyler (zaten) bâtıldır”. [Hud suresi, 15-16]

Kim ahiret kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya kârını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz. [Şûrâ suresi, 20]

Dünya hayatını ve süsünü isteyenin, ahiret kazancını isteyenle hiçbir ilgi ve ilişiği olmayacağından, mü'min bir şahsiyetin yapacağı en güzel hareket, dünya süsünü isteyen eşini boşamasıdır. Bu boşamanın nasıl, ne zaman ve ne şekilde olacağını ise İslâmi esaslar, net bir şekilde ortaya koymuştur. Bunlara da riayet edilmesi gerekir.

Go to top