Mrb çocuklar iman etmekle mükellef midirler ve çocuklara kul hakkından sorulur mu? Tekinoğlu ailesi – gmail.

*******

Mrb

Çocuklar (sabîler: reşid olmayanlar), imanla da amelle de mükellef değillerdir. Ancak hadis-i şerifte beyan buyrulduğu üzere, “Her doğan, İslâm fıtratı üzere doğar. Sonra, anne-babası onu Hıristiyan, Yahûdi veya Mecûsi yapar.” [Buhârî, Sahih, Cenâiz, 92; Ebû Dâvud, Sünen, Sünneh, 17; Tirmizî, Sünen, Kader, 5] 

Bilinmelidir ki, mükellef olmamakla birlikte çocuğun, sahip olduğu imanın da, yaptığı amelin de faydasını göreceği, ebeveynin de mükâfatını alacağı muhakkaktır. O bakımdan gerek imanî telkin, gerekse amelî tâlim ve ahlâkî terbiye noktasında ihmâlkar davranmamak, şuurlu hareket etmek icap eder. Yukardaki hadis-i şerifte verilen temel mesaj budur; yani İslâm fıtratı üzere doğan yavruları bâtıl inançların, menfî ideolojilerin yahut sefahet odaklarının eline düşmekten koruma noktasında, anne-babaya düşen büyük vazife ve sorumluluğu hatırlatmakta, ikaz etmektedir.

Çocuklar mükellef olmamaları sebebiyledir ki, sabî olarak ölenin hâli de ebeynin vaziyetine göre hüküm alır. Ebeveyn Müslümansa İslâm, münkirse kâfir muamelesi görür. Dünyevî uygulaması da aynıdır. Aşağıdaki linklere de bkz.

http://www.halisece.com/sosyal-meseleler/2252-cocuk-terbiyesi-ve-safhalari.html

http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1825-ateistin-sorulari.html

***

Şer’i bakımdan iman ve amelle mükellef olmayan çocuk, haliyle fert olarak kul hukukundan da sorumlu olmaz. Ancak unutmamak lazım; çocuğun ebeveyni ya da velîsi, dünyevî açıdan yaptıkları zararı karşı tarafa ödemekle yükümlüdür. Şayet ödemezlerse hem dünyevî açıdan hem de uhrevî bakımdan mes’ul olurlar.

Zira başkasının malına haksız yere zarar vermek dinen günah, ahlâken ayıp, hukuken de suçtur. Tolmunun güvenliğini ve düzenini bozduğu için dünyada, dinin bir emrinin ve kul hakkının ihlâli olduğundan da âhirette ağır bir sorumluluğu gerektirir. 

Bu noktada “başkasının malına dolaylı zarar verme”yi kısaca anlatmaya çalışalım. Meselâ;

- Küçük çocukların ve hayvanların zarar vermesi,

- Hatta kuyu, inşaat vb. sebeplerle meydana gelen zararlar da itlâf sınırları dâhilinde sayılır. O bakımdan zarara uğrayan kimse mâsum olduğu sürece, zarara doğrudan veya dolaylı şekilde bulaşan-ilişen bu zararı ödemekle mükelleftir. Binaenaleyh;

- Küçük çocuğun velisi,

- Hayvanın maliki,

- Kuyunun sahibi,

- Belli durumlarda işçinin işvereni, bunların sebep olduğu zararı öderler.

Keza esnaf ve sanatkârlar da, müşterinin malını koruyup gözetmekle mükelleftirler; o bakımdan doğrudan kusurları olsun veya olmasın, müşterinin malına ulaşan zararı tazmin etmekle (ödemekle) yükümlüdürler.

Malın tazmininde mislî mallar, yani ölçü ve tartıya tâbi mallar misliyle, değilse kıymetiyle ödenir. Tabii ayrıca helâlleşmek de gerekir. Şayet ödenmeden, helâlleşmeden gidilirse, ahirette mutlaka “kul hakları” meyanında hesabı görülür. Ve unutmamak lazımdır ki; bu hesap da çok çetindir! 

Sitede kul haklarıyla alakalı olarak kaleme alınan diğer yazılara da bkz.

Go to top