Hocam nasılsınız? Hocam “Hay’dan gelen Hu’ya gider” cümlesini gündelik hayattaki deyim hali ile mi anlamalıyız, yoksa Allah’ın ismi geçtiği için Allah’tan gelip Allah’a gideriz manasında mı anlamalıyız? Allah razı olsun Hocam.

Sonu: Fazıl Karataş tarafından yazıldı. Kategori: Soru - Cevap

*******

Ve aleyküm selam değerli kardeşim;

Halk arasında sıklıkla kullanılan ifade ve tabirlerin mânâları zamanla silinip kaybolur. Çünkü bu tabirlere can veren, ruh üfleyen zemin ortadan kalkar. Bu durumda toplum, ya mânâsı bozulmuş ya da yeni ve farklı mânâlar kazanmış ifade kalıplarıyla yoluna devam eder.

Türkçemiz'de "hay-huy" diye enteresan bir ifade ve üslûp vardır. “Hay'dan gelen Hu'ya gider” sözü de, günlük hayatımız içinde "kolay ve emeksiz kazanılan şeyler, elden kolay çıkar" gibi bir mânâ yükleyerek kullandığımız bir tabirdir.

Bazılarına göre bu sözün bambaşka bir mânâsı vardır. Bunun aslı; "Hayy'dan gelen Hû'ya gider"dir. Yani, Mevla'mızın "Hayy" ve "Hû" sıfatları kastedilerek, "Her zaman diri olan Allah’tan gelen yine o Allah’a dönecektir" mânâsına gelen bir sözdür ve bu, "İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn" (‘Biz Allah içiniz ve biz nihâyet ona döneceğiz.’ Bakara suresi, 156) ayet-i kerimesinin karşılığıdır.

Görüldüğü üzere, halk arasında söylenen "Haydan gelen hûya gider" tabiri olumsuz bir mânâ taşıyor. Halk bu tabiri, bir kimsenin kumarda/piyangoda/şans oyunlarında… kısacası emek sarf etmeden gayrimeşrû yollarla kazandığı haram paranın kendisine bir hayrının ve yararının olmayacağı mânâsında kullanıyor.

Ama "Allah'tan gelen Allah'a gider" tarzındaki ifade ise, müsbet yani olumlu bir mânâ ifade etmekte... Bu durumda akla şu sorular gelmektedir:

- Şayet gerçek maksat bu idiyse, niçin, Cenab-ı Hakk'ın zâtına delâlet eden Allah ismi açıkça kullanılmak yerine iki isim/sıfat (Hayy ve Hû) kullanılmış? Daha da önemlisi, niçin Cenab-ı Hakk'ın başka isimleri değil de bâhusus bu iki isim tercih edilmiştir?

- Acaba bütün bunlar sırf kafiye tutturmak için olabilir mi? Yoksa başka bir maksadın olduğuna mı işaret ediyor?

Mütefelsif bir yazarımız, sadedinde olduğumuz sözle alakalı olarak, bu sorulara cevap teşkil edecek mahiyette şu açıklamalarda bulunuyor:

“Halvetîlikte müridler seyr-i sülûk esnasında esmâ-yı seb'a (yedi isim) zikretmekle vazifelidirler: Tehlil (Lâ ilâhe illallah), Allah, Hû, Hakk, Hayy, Kayyûm, Kahhâr.

Şeyh Efendi müride, haline göre ona bu isimlerden birini zikretme vazifesi verir ve mürid sırasıyla makamdan makama bu isimleri zikremek suretiyle basamakları çıkardı.

Dikkat edilirse 3. sırada 'Hû', 5. sıradaysa 'Hayy' ismi yer almaktadır. Şayet sâlik, 5. mertebede kalmayı ve ilerlemeyi başaramazsa, hâli tekrar geriye avdet eder ki, bu takdirde Hayy'dan gelip Hû'ya gitmiş (düşmüş) olur; yani -tam da halkın kasdettiği anlamda- bütün yaptıkları boşa çıkmış olur. Nitekim "Benim oğlum Bina okur, döner döner yine okur" diye bir tabir vardır. Bu deyişte geçen 'Bina', medreselerde Arapça eğitimi sırasında tâkip edilen ve kendisine fiillerin yapısını (binasını) mevzu edinen ikinci kitabın ismidir. Benzer maksatla söylenir. Talebe bir mertebede takılıp kalır, yukarı çıkmayı beceremez. Hayy'dan gelip 'ya giden mürid ise, daha ileriye gitmek bir yana geri gitmiştir. Artık şimdi yapması gereken, bir kez daha 'nun kapısını çalıp mertebeleri yeniden tırmanmak için eski hâl ve makamından izin almaktır.”

***

S o n u ç

“Hay’dan gelen hu’ya gider” tabirini, -yerine göre- yukarıda açıklamaya çalıştığımız her üç mânâ da kullanmak mümkün... Şöyle ki:

Hem halk diliyle “olumsuz” yönde kullanılabilir, hem ilim ehlinin “Allah’tan gelen Allah’a gider” anlayışında istimâl edilebilir, hem de tasavvufî mânâda müridin bir türlü terakkî edemeyip yerinde saymasını ifade eden, “Benim oğlum Bina okur, döner döner gene okur” mefhumu kastedilebilir. Görüldüğü üzere bunlarda dinî bakımdan bir mahzur söz konusu olmaz. Çünkü mânâ itibariyle hepsi de doğrudur. Ayrıca bu sözde tahkir, tezyif ve istihza gibi olumsuzluklar da yoktur.

Go to top