Sevgili Ece hocam, biz kesiyoruz Peygamber efendimiz (sav) için. Diyanet hocası neye dayanarak böyle bir saçmalama yapmış bir bilginiz var mı?
Hocam selamün aleyküm. Hocam kayıplara karıştınız.
Hafiz Zvl Blk – ABD
*******
Ve aleyküm selam değerli kardeşim;
İfadenizden, söz konusu ettiğiniz meselenin başta Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) olmak üzere ahirete irtihal etmiş akrabamız ve diğer Müslüman kardeşlerimiz için kurban kesilip kesilemeyeceği hususu olduğu anlaşılıyor. Diyanet hocasının bu mevzuda ne dediğini yazmamışsınız. Haliyle ben de bilmiyorum, ama olumsuz konuştuğu anlaşılıyor. Lakin Müslümanlar için bu meselede şaşılacak, tereddüde düşülecek bir durum yok. Gayet tabii Allah için vefat eden kişi adına kurban kesilip sevabı da ona hediye edilebilir. O da bundan elbette ki istifade eder.
Meselenin fıkıh ilmi açısından izahına gelince…
Hanefî mezhebine göre bir kimse, kendi parasıyla alıp sevabını ölmüş bir yakınına veya herhangi bir mü’min kardeşine bağışlamak üzere bayram günlerinde veya sair günlerde kurban kesebilir. Bazı âlimler ise bu kurbanın arefe günü kesilip fakirlere dağıtılması daha isabetli olur. Çünkü Kurban bayramı günü fakirler zaten etten nasipleneceklerdir. Arefe günü kesilip dağıtılırsa, o gün de onların et yemeleri temin edilmiş olur, demişlerdir.
Kişi, kestiği bu kurbanın etinden kendisi yiyebileği gibi, başkalarına da verebilir. Zira kendi kurbanı gibi hüküm alır, sevabı da bağışlanana gider.
Ancak bir kimse vefat eden kişinin, irtihalinden önceki emri ile onun adına keseceği kurbanın etinden yiyemez. Zira bu, adak hükmündedir; dolayısiyle kesen yiyemeyeceği gibi, yakınları yani usûl ve fürûu da yiyemez. Bunu tamamen tasadduk etmesi gerekir. [İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, V, 229]
Hâsılı, ebedî âleme göç etmiş mü’minler adına da kurban kesilebilir, sevabı onlara bağışlanabilir. Nitekim Hunneş radıyallanu anh’ten şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Hz. Ali'yi (r.a.) iki koç keserken gördüm ve ona, ‘Bunlar nedir?’ diye sordum. Hz. Ali, ‘Rasûlüllah (s.a.v.) bana, kendisi için kurban kesmemi vasiyet etmişti; işte ben onları kesiyorum’ dedi.” [Ebû Dâvud, Sünen, Edâhî, 2]
Bunun da bayram günü yahut da öncesinde kesilmesi hususunda bir ayrı hüküm yoktur. Her zaman kesilebilir.
Şâfiîlere göre, izni olmaksızın başkası adına kurban kesilemez. Vasiyet etmemişse, ölmüş kişi adına da kurban kesilemez. Detaylar için bkz.
http://www.halisece.com/kurban/327-kurban-kesmek-kimlere-vaciptir.html
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/701-para-toplayarak-kurban-kesmek.html
Not: Kayıp değilim kardeşim, fakat sosyal medyaya ayıracak pek vaktim olmuyor, olan zamanımı da diğer çalışmalara-hizmetlere ve özel sitemize ayırmaya gayret ediyorum. Siteye yazarsanız oradan sorularınızı daha çabuk ve daha rahat görme imkânımız olur.
Allah’a emanet olunuz.
Kıymetli Hocam Selamun Aleyküm,
Eşimin bir sorusu olacaktı aynen naklediyorum;
"Hocam salatı nariyeyi hatmi yapılmasını burda hocalarımız uygun görmüyor. Ağır bir hatim olduğunu ve yarardan çok zarar verebileceğini söylüyorlar. Ne yapmamıız lazım, bir takım istek ve dileklerimiz için nariye hatmi yapabilir miyiz."
Selam ve dua ile..
İsmail 6ok - Gmail
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
Mâlum olduğu üzere yüce dinimiz İslâm’da ve bâhusus tasavvuf yolunda itaat ve teslimiyet esastır. Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in üslûbiyle, “Semi‘nâ ve eta‘nâ” deyip mucebince âmil olmamız gerekir. Madem hocanız / hocalarınız öyle söylüyor, yapılması gereken, söylenene itaat etmektir. Kendi bildiğine ya da birilerinin söylediğine göre hareket etmek değil. Bu inceliği idrâkte neden zorlanıyoruz, onu da tam olarak anlayabilmiş değilim. Bu aynen askerin kendi komutanına itaati gibidir, bir başkasının komutuna uyması halinde durum ne olur, düşünsenize…
Evet, Salât-ı Nâriye de diğerleri gibi adı üstünde bir salâttır. Elbette onun da bildirilen bir okuma usûlü-âdâbı vardır, çeşitli esrâr ve faideleri mevcuttur, okunur ve bi-iznillâh istifade edilir. Bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2928-salat-i-tefriciye-ve-hatmi.html
Ve yine buyrulduğu üzere salavâtlar ‘aspirin gibidir, okumak için bir reçeteye ihtiyaç yoktur’; yani izne tâbi değildir. Fakat nasıl ki aspirini hemen her rahatsızlık için herkesin alması uygun olmayıp, bazılarında yarar yerine büyük zararlar tevlid ediyorsa, mânevi ilaçlar da böyledir. Her dua-niyaz, her salavât, her zikr u fikr, tesbih ve tehlil herkese muvafık olmayabilir. Bunu da hâzık hekim, sahasının mütehassısı olan zevat belirler. Mesela sağlık alanında en azından aile hekimi tayin eder, öyle değil mi? O halde kafamıza, okuduklarımıza, duyduklarımıza göre değil, müsaade edilenlere göre hareket etmemiz, denilenleri denildiği gibi yapmamız gerekir. ‘Ben ömrümde izinsiz bir dua bile okumadım’ diyen Zât-ı Şerif’in (k.s.) müntesipleri olarak bu sözü hayatımızda düstur edinmemiz iktiza etmez mi?
Bir okuyucumuza verdiğimiz son cevapların hemen hepsi, esas itibariyle bu mevzuyu alakadar etmektedir. Onları ve o yazılarda atıfta bulunduğumuz linkleri dikkatle okumuş olsaydınız, herhalde bu soruyu sorma ihtiyacı hissetmezdiniz diye düşünüyorum.
Lütfen bkz.
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/3390-aliyyu-l-kadr-sigasi-salavat.html
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/3392-sene-basi-sene-sonu-dualari-sahih-midir.html
Mukabil selâm ve dualar…
Selamun aleyküm değerli hocam. İnternette sıkça rastladığımız Aliyyü’l Kadr Sîğası'nın kaynağı nedir? Sahih hadis midir?
Aliyyü’l Kadr Sîğası (Salavat)
“Allahümme Salli Ve Sellim Ve Barik Ala Seyyidina Muhammedin Nebiyyil Ümmiy ElHabibil Alil Kadri El Azimil Cahi Ve Ala Alihi Ve Sahbi.”
“Ey Allâh-ım! Yeri, kıymeti, Yüksek olan Efendimiz Ümmî Sevgilimiz Muhammed (Sallallâhu Aleyh-i ve Sellem)’e ve O’nun âl’ine ve ashâbına, salât-ü selâm eyle.”
Fazileti:
Her kim ki bu salavatı Cuma geceleri bir kere dahi okusa, son nefeste mezara inerken Resulullah (Sallallâhu Aleyh-i ve Sellem) onu karşılar. Dünyanın neresinde gömülürse gömülsün lahdine Resulullah (Sallallâhu Aleyh-i ve Sellem) indirir. Cuma geceleri bu salavatı bir kere dahi olsa okumayı adet haline getirelim. Cuma Gecesi Okunacak Salavat (3 kere)
Aliyyül Kadr Siğası (Salavat) cuma gecesi okumanın çok fazileti var. En az üç kez veya 100 defa okunur.
Her gece on kez okunur (cuma günü dışında diğer günler).
Resullah (Sallallâhu Aleyh-i ve Sellem) onu mezarında karşılar, onun ruhaniyeti gelir.
İmam-ı Suyuti (Rahimallâhü) demiş ki: “Bir kerede devam etse olur.”
Emre Karkar – Gmail
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
Bahis mevzuu salavâtın kaynağı Ehl-i Sünnet âlim ve mutasavvıflarının eserleridir. Mesela senin kopyaladığın yazının sonunda İmam Süyûtî’nin (rh.) ismi zikredilmektedir ki, doğrudur ve bu zât, Ehl-i Sünnet âlimlerinin büyüklerindendir. Uyanık halde iken, pek çok defa Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sohbetlerine mazhar olmuştur. Sahih hadisleri diğer sözlerden ve mevzûattan ayrıştıran çok değerli bir muhakkiktir. Keza Ahmed es-Sâvî (k.s.) hazretlerinin el-Esrâru’r-Rabbâniyye’sinin 52’nci sayfasında, Yusuf en-Nebhanî’nin (k.s.) Efdalü’s-Salavât adlı eserinde de (Salât no: 56, sh. 98-99) bu salavât mezkürdür. Ayrıca söz konusu eserlerde bu salavâtların faydaları, esrar ve hikmetleri de anlatılmıştır. Merak edenler oralara müracaat edebilirler.
Hâsılı, bu ve benzeri pek çok salavât-ı şerife vardır. Mesela Delâilü’l-Hayrat isimli vird, salavât-ı şerifelerden mürekkeptir. Dolayısiyle aspirin gibidir, reçeteye gerek yoktur; yani okumak için herhangi bir izne tâbi değildir.
Ama unutmamak lazım;
Bâtın erbabı, maneviyat ehli mü’minler, üstazlarının izni olmadan öyle her gördükleri, duydukları şeyleri okumazlar. Nitekim Tarikat-ı Aliyye-i Nekşibendiyye-i Müceddidîn kolu silsilesinin 33’üncü ve sonuncu halkasını temsil eden Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) hazretleri, ‘Ben hayatımda izinsiz bir dua bile okumadım’ buyurmuşlardır. Bu da bize örnek ve rehber olmalıdır.
Kısacası her şeyde olduğu gibi dinde, ibadet ve tâatte, zikir ve tefekkürde de ifrat ve tefritten uzak, mûtedil bir yol takip etmelidir.
Meselenin daha iyi anlaşılabilmesi için lütfen aşağıdaki linklere de mutlaka bkz.
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2393-esmaul-husna.html
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1735-belli-vakitlerde-salavat-okumayi-vird-edinmek.html
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/800-delail-i-hayrat-kitabi.html
http://www.halisece.com/islami-makaleler/373-okunan-salat-u-selamlara-meleklerin-verdigi-mujde.html
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2504-kisi-salavat-i-serifeye-devam-ederse.html
Selamun aleyküm değerli hocam. İnternette sıkça rastladığımız sene başı sene sonu duaları sahih hadis midir? Bu tür rivayetlerle (eğer sahih değilse) amel etsek bid'at'mi işlemiş oluruz? Emre Karkar – Gmail
*******
Ve aleyküm selam değerli kardeşim;
İnternette sıkça rastladığınız sene başı sene sonu vb. dualarla alakalı nakillerin sıhhat derecelerini bize değil de, onları kaleme alıp tab edenlere sormanız daha isabetli olur. Kaldı ki kopyaladığınız metinlerin sonlarında kaynakları da belirtilmiş. Kuşkunuz varsa kontrol edebilirsiniz.
Bir başka okuyucumuzun benzer mevzularla ilgili sorusuna şu cevabı vermiş idik. Lütfen siz de dikkatle okuyun:
“Bu sorduklarından ötürü ayrıca bilmende fayda var; söz konusu o kaynakların hemen hepsi de birer mev’iza ve irşat kitabıdır. Muhaddislere göre, ahkâmla alakalı hadislerin mütevâter veya meşhur olması gerekir ama, amellerin faziletleriyle, mükâfatlarıyla ilgili olan hadisler zayıf da olabilir. Nitekim İmam Ahmed b. Hanbel (rh.) bu mevzuda şöyle demiştir: ‘Biz ahkâmla ilgili hadisleri kaydederken elimizi sıkı tutar, sık dokuruz. Amellerin faziletleriyle (ve bunların makâfatıyla) alakalı olunca, ellerimizi biraz gevşek tutarız.’
“Bu sebeple, mezkür hadislerinin ve benzerlerinin zafiyetini bahane ederek ileri geri konuşanlar, çok büyük bir yanlışlık içinde olabilirler. Nitekim ‘mevzu’ olduğu iddia edilen nice hadislerin, zamanla sıhhati tebellür etmiştir. Her şey kuru zahirî ilimle hallolmaz. Bâtına da ihtiyaç vardır. Hem de çoook… Binaenaleyh sadece burada adı geçen eserler de değil, İmam-ı Rabbanî (k.s.) hazretlerinin Mektubat'ında, sair tasavvufî eserlerde, siyer, tefsirler ve hadis şerh ve haşiyelerinde de, hadis usûlü kriterlerince zayıf olduğu iddia edilen bu nevi hadisler çoktur ve bu husus, hiçbir zaman bu eserlerin ve müelliflerinin kıymetini düşürmez, değerinden bir şey kaybettirmez. Kütüb-i Tis’a’da, hatta Kütüb-i Sitte’de dahi belli sebeplere binaen zayıf kabul edilen hadislere yer verilmişken, hüküm istinbatında mesnet olmayan mev’iza ve irşat kitaplarında bu çeşit hadislerin varlığı gayet tabiidir. Kaldı ki, Aliyyü’l-Kaarî, Aclunî (rahımehumallah) gibi âlimlerin de ifade ettiği gibi bu husus, her zayıf hadisin manası yanlış, demek de değildir. Hatta aynı metni ihtiva eden hadislerden biri senedinden dolayı zayıf kabul edilirken, diğer nakli sahih kabul edilmektedir.” Bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2498-cennette-yuz-derece-vardir-bir-tanesi-butun-alemleri-icine-alir.html
Binaenaleyh, metinlerinde itikadî bakımdan hiçbir aykırılık bulunmayan bu dua, niyaz ve ilticaları okumak niçin bid’at olsun! Fakat daha önceki cevaplarımızda hatırlattığımız usûl ve âdâbı da hiçbir zaman hatırdan çıkartmayınız!
Sene sonu ve ve başındaki ibadet ve dualarla ilgili detaylı bilgi için ayrıca bkz. http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2178-kameri-yilbasi-muharrem-ayi-ve-bu-ayda-tavsiye-olunan-ibadetler.html
Selamun aleyküm değerli hocam.
Hz. Zekeriya (as) testere ile şehid edilmiştir, Hz. Yahya (as) ise başı kesilerek şehid edilmiştir. Neden bu iki Peygamber de Hz İsa (as) gibi göğe yükseltilerek kurtarılmadı gibi bir soruyla karşılaştım.. Nasıl yaklaşmam gerekir? Emre Karkar – Gmail
*******
Ve aleyküm selam kardeşim;
Karşılaştığınız o sorulara öncelikle muhatabınıza “Kader” mevzuunu anlatmakla yaklaşmanız gerekir.
Ardından da Cenab-ı Hakk’ın Hâlık-i zû’l-Celâl ve’l-Kemâl, “Lâ yüs’elü ammâ yef’alü” olduğunu, O’nun dışındakilerin ise, “vehüm yüs’elûn” bulunduğunu… Yani Allah Teâla’nın ezelî ve ebedî iradesiyle takdir edip yarattıklarından-yaptıklarından dolayı hiçbir şekilde hiçbir yere ve hiçbir kimseye hesap vermek zorunda olmadığını, bunun söz konusu bile edilemeyeceğini; O’nun haricindekilerin ise -insanlar dâhil- hemen her şeyin ve herkesin yaptıkları sebebiyle O'na karşı tamamen mes’ul bulunduğunu, sorumlu tutulacaklarını hatırlatmanız gerekir.
Bu hususta detaylı bilgi için lütfen ayrıca aşağıdaki linklere de bkz. ve dikkatlice okuyunuz:
http://www.halisece.com/islami-makaleler/318-imanin-altinci-sarti-kadere-inanmak.html
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/3119-kader-i-inkar-edenler-ummetin-mecusileri.html
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2935-kader-i-inkar-sorulari-ve-cevaplari.html
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/1980-allah-teala-la-yus-el-amma-yef-al-dir.html
http://www.halisece.com/sorulara-cevaplar/2709-hesap-tan-once-kabir-azabi.html